Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsanınalışkanlıkları değişmiyor, eğlence hayatı denince Beyoğlu civarından kopamayanlardanım. Bizdeki de ne inat, hani neredeyse yürüyecek yerimiz kalmayacak ama yine de Beyoğlu denince akan sular duruyor. Hem kültürel hem görsel değişimi kaldıramayıp uzun süredir bu civarlara gelmeyenlerin bile yeniden Beyoğlu’na çekileceği günler neyse ki çok uzak değil. İstanbul Moda Haftası Beyoğlu’na taşınınca ünlü akını başlamıştı. Hoş stilettolarıyla defile alanına yürüyüşünü balta girmemiş ormanlarda geçirilen vahşi saatler gibi anlatıp şikâyet eden bir sürü sosyetik hanımla karşılaşmadım değil. Fakat ünlüler gelmeye başlayınca, halk da daha rahat gelmeye başladığı için bu söylenmelere katlanacağız artık. Yeni sezon tanıtım gecesini Grand Pera’nın içinde yapan Netflix gibi global bir markanın bu konuya destek vermesi çok hoşuma gitti. Perşembe akşamı yapılan davette bir gün kendi dizisinin Netflix’te yayınlanması için hayaller kuran bütün oyuncular oradaydı. Aynı gece Mentha Teras da yeni yerinde kapılarını açtı. Limitsoff Chill Out Festivali’nde içilecek kokteyllerin tanıtıldığı geceden anlaşıldığı üzere, Mama Shelter’ın yerine kurulan Mentha bu yaz iyi gider diye düşünüyorum. Son olarak Klein’ın Nuteras’ın yerine açılıyor olması da çok önemli tabii. Yeni yerinde Klein Garten olarak hizmet verecek olan mekân yemek işine de giriyormuş. “Kışlık Klein kapanıyor, Bodrum’daki yerine de sürekli gitmek zor” diyenler bu işe oldukça sevindi doğrusu.

        Hint komedisi vs Hint yemeği

        Hint asıllı Amerikalı aktör Aziz Ansari sayesinde Hintlilerin de komik olabileceğine ikna olmuştum ki Netflix’te rastladığım ve yarısı New York’ta, yarısı Delhi’de çekilmiş şovuyla karşıma çıkan Vir Das’ın şovunu bayıla bayıla izledim. Gecenin bir yarısı izlediğim şovda dünyanın en lezzetli yemeklerinin Hint mutfağından çıkma olduğunu söylüyordu komedyen. Tatları güzel ama görüntüleri fena olduğu için pek ciddiye alınmadıkları konusunda dalga geçerken, aklıma baharatlı Hint mutfağını öyle bir soktu ki bir anda Google’a bağlanıp İstanbul’daki Hint restoranlarını taramak farz oldu. O açlıkla rezervasyon yaptırdığım Dubb Indian Bosphorus, Harbiye’deki Hilton’un en üst katına kurulmuş bir Hint restoranı. O kadar güzel bir İstanbul manzarasına sahip ki sabahları kahvaltıcı olarak açılsa yine müşteri bulabilir. Otel restoranı olduğu için sanırım, baharat konusunda biraz insaflı davranmışlar. Tadına varıyorsunuz ama deli gibi de yanmıyorsunuz. Ana yemek porsiyonları biraz küçük olduğu için mutlaka Hint baharatları ile lezzetlendirilen pilav türü shahi subj biryani’yi yemeniz gerek, fazlasıyla lezzetli. Restoran çok yakında Hilton’un bahçesinde yazlık versiyonuna geçiyormuş.

        Cem Belevi sazlı sözlü

        Müzikdünyasını anlamamaya başladığımın bir göstergesi olarak Cem Belevi’nin son şarkısı ‘Aç Koynuna’yı örnek vermek istiyorum. İlk şarkıları geniş kitlelere ulaşmayan Cem, geçen sene ‘Alışamıyorum’ ile herkesi mutlu etmişti. Sonrasında sahnede canlı izleyip bayıldığım genç adamdan böyle bir şarkı beklemiyordum doğrusu. Ne bileyim, insan yukarı tırmanan bir kariyere neden böyle bir şarkı ekler ki? Cem, “Gelsen ne güzel, kalsan ne güzel, bak yollarına gül serdim” dedikçe, çocukluğumuzda öğretilen “Orman ne güzel, ne güzel...” sözleriyle bezeli ‘Kestane Gürgen Palamut’ şarkısı geldi aklıma. Aynı basitlikte ama etkisi aynı değil tabii. Bilmiyorum, belki de plak şirketlerinin kariyer el kitabında, “Pop star adaylarının mutlaka davullu, sazlı bir şarkısı olması gerekiyor” maddesi vardır ve Cem de bunu uyguluyordur.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar