Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOCUKLUK yıllarımda okuduğum Jules Verne romanı ‘Seksen Günde Devr-i Âlem’den beri hava araçlarına ilgim vardır. Bu durumun bana özel olduğunu zannetmiyorum, o kitabı okuyan her çocuğun bir zeplin hayali vardır muhakkak. Helyumla uçan Alman yapımı hava aracı masum çocukluk hayalleri içerse de 1915’te Londra’ya ilk atılan bomba da onun marifetiydi. Sonrasında ABD’de 35 kişinin hayatını kaybettiği Hindenburg kazasının ardından gözden düşen zeplinler, bilim kurgu filmlerindeki paralel evrenin vazgeçilmezleri arasına girebildi sadece. Bize de gökyüzünün zeplinlerle dolacağı günleri çocukça bir hayalle beklemek kaldı. Bu yüzden Prag’daki modern sanat müzesi Dox’un terasına kurulmuş Gulliever Zeplini’ni görünce heyecanlandım. Leos Válka ve Martin Rajnis’in elinden çıkma eser, geçen seneden beri sergilenmekte. 42 metre uzunluğundaki zeplini izlemenin bile iyi geldiğini düşünürsek, içine girmenize izin verildiğine inanamıyorsunuz bir an. Martin Rajnis eseri hakkında “12 yaşında bir çocuğun hayali bu” diyerek konuyu özetlemiş aslında.

        Veri patlaması

        Dox Modern Sanat Müzesi’ne gittiğim gün başlayan ‘Big Bang Data’ isimli sergi, içinde yaşadığımız dijital karmaşanın yansımasıydı sanki. Sonuçta hepimiz cep telefonları, sensörler, sosyal ağlar, dijital fotoğraf ve videolar, satın alma işlemleri ve GPS sinyalleri ile veri üretiyor, her gün veri patlamasına katkıda bulunuyoruz. Serginin küratörleri de buradan yola çıkarak dünyanın dört bir yanından toplanmış farklı insan fotoğraflarından bir tepe kurmuştu mesela. Arasında yürümek hüzünlüydü doğrusu. Sizinki haricinde ne kadar çok hayat olduğuna dair gerçekleri yüzünüze vuruyordu. Eğlenceli bölüm ise bugüne kadar keşfedilen veri taşıma aletlerinin sergilendiği alandı. Sanki bir sanat eseriymiş gibi sergilenen kaset ve video kaset gibi şeyleri görünce hüzünleneceğim aklıma bile gelmezdi.

        Ajda enerjisi

        FISILTI gazetesi yine yapacağını yaptı ve Ajda Pekkan’ın sahneleri bırakacağı yalanını ortaya attı. Yalan da olsa insan duyunca üzülüyor tabii. Süperstar’ın enerjisine bir kez tanık olduktan sonra bağımlılık misali yeniden izlemek istiyorsunuz. Dolayısıyla onu sahnede izleyememek birçoğumuz için kıyametle eşdeğer! Fakat onu yakından tanıyanlar korkulacak bir şey olmadığını da bilir. Hayat enerjisini sahnesinden aldığını düşünürsek, sahnelere veda etmesine daha çok zaman olduğunu görürüz. Albüm kayıtları sırasında 8 saate yakın şarkı kaydedebilen, stüdyodaki herkes yorulsa da enerjisini asla kaybetmeyen biri o. Lütfen günümüzdeki star anlayışına göre değerlendirmeyin onu, üzülürsünüz.

        Yeni otelde yeni festival

        EFSANEVİ Ali Sami Yen Stadı yıkıldığından beri maruz kaldığımız dev inşaat nihayet bitmek üzere. Birkaç zamandır stadın yerine yükselen devasa kulelerle baş başa kaldık. O kulelerden biri Fairmont Quasar Hotel olup içinde Elle Dergisi Art of Shopping adında bir alışveriş festivali düzenleyince merak ettim gittim tabii. Elle Dergisi otelin içini lüks bir alışveriş merkezi haline getirmiş, editörlerinin seçtiği markaları konuklarına sunmuştu. İnsanlara bir arada bulamayacakları birçok markayı bir arada sunup üzerine de Tarık Koray’ın çaldığı bir parti düzenlediler. Bakalım Quasar tanıtımı için daha ne etkinlikler yapılacak.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar