Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dinlediğimilk saygı albümü Elton John ve kendisi kadar ünlü söz yazarı Bernie Taupin’in ‘Two Rooms’uydu. Bildiğimiz, sevdiğimiz Elton John şarkıları tanınmayacak hale getirilip her biri yepyeni şarkılar olarak sunulduğu için acayip etkilendiğimi hatırlıyorum. O zaman yaş 19, ne dinlesen bayılıyorsun tabii de sonra ülkemizde Bülent Ortaçgil’e ‘Şarkılar Bir Oyundur’ albümü yapılınca, saygı albümü denilen şeyin kalitesini az çok yazdım kafama. Fakat günümüzde iyice azalan albüm satışları, saygı denilen şeyi bile pazarlama tekniği olarak kullanmaya başlayınca işin tadı kaçtı. Türünün son örneği, Mirkelam için yapılan ‘Mirkelam Şarkıları’ albümü. Yayınlandığı sene İskender Paydaş düzenlemesi ve Umur Turagay yapımı klibiyle hepimizi şoka uğratan ‘Her Gece’, Gülşen versiyonuyla neredeyse orijinal şarkının demosu gibi duruyor. Son şarkıları iz bırakmadığı için olsa gerek Teoman’ın ‘Hatırlar’ versiyonu Mirkelam’ın ne güzel şarkı yaptığının altını çizse de çıtayı yukarı taşımıyor. Allah’tan en sevdiğim şarkılardan ‘Terle (Tereddüt)’, Bedük’ün elinde yeniden doğmuş da albümün amacını unutmayanlar olmuş diye düşünüyorsunuz. Aynı şekilde ‘Laubali’yi yepyeni bir şarkı olarak karşımıza çıkaran Mabel Matiz’in yüksek doz melankolisi, şarkının Özlem Tekin versiyonunda nasıl eğlendiysek 2017 versiyonunda gözlerimizin dolmasına sebep oluyor. Ve albümdeki son favorim Pinhani’nin diliyle karşımıza çıkan ‘Yollar’. Toplamda Mirkelam’ın ne kadar iyi şarkılar yaptığını bize hatırlatan, bu dönem en çok konuşulacak albüm. İçindeki isimlere yeni albüm hazırlayana kadar zaman kazandıracağı da kesin.

        BEYOĞLU BİTMEZ PEKİ YA SİZ?

        Beyoğlu'nun bittiğini söyleyenlerin çocukken annesi izin vermediği için top oynayan arkadaşlarını sadece camdan izleyebilen çocuklar olduğuna karar verdim. Kırk yılda bir yolları Beyoğlu’na düşüyor ve o sırada gördüklerine şaşırıp kaleme sarılıyorlar. Onlar belki o günlük köşelerini doldurmuş oluyorlar ama yarattıkları tahribattan haberleri bile yok. Oysa Beyoğlu’nun habitatı yaşamaya devam ediyor, isteyen yine eğlencesine katılıyor, isteyen de alışverişine. Evet bir daralma söz konusu ama bu yazılar sayesinde algı operasyonuna yardım ediliyor, buna gerek var mı? Tinerci, dilenci ve Suriyeli kelimeleriyle anılmayan bir semt var mı? Nişantaşı’nın göbeğinde dolmuş sırasında çıkan kavganın benzerini ben Beyoğlu’nda görmüyorum mesela, ondan kimsenin haberi var mı? Bebek’in ortasında duran akrep aracı herkesi güvende mi hissettiriyor yani? Köşelerde birbiriyle yarışır bir şekilde yapılan ve çok gereksiz bulduğum ‘felaket tellalığı’ yüzünden işletmeler daha zor günler geçiriyor, bundan o sırça köşk yazarlarının haberi var mı? Bence olsun, düşününce ne kadar gereksiz bir hareket yaptıklarını farkına varırlar belki de...

        İNSANLIK BİTMİŞ BE!

        Tünel'de bir mekânda eğlenirken arkadaşımızın köpeğiyle oynamaya başladı bu güzellik. Önce sahibi yakınlardadır diye önemsemedik ama baktık ki yanımızdan ayrılmıyor. Aşırı heyecanlı, sürekli birini arıyor gibi bir hali vardı. 4 saat geçip yanımıza kimse gelmeyince farkına vardık ki sokağa bırakılmış bir yakışıklı daha! Sakın yanlış anlamayın, yuva arayan sahipsiz köpek haberi değil bu. İnsanlık bitmiş temalı bir yazı daha sadece. Peluş oyuncak sanıp alıyorsunuz bu köpekleri, sonrasında da bakamayıp sokağa atabiliyorsunuz ya! Bir de biz sizin gibi kalpsiz insanlarla aynı sokakta dolaşıp belki yan masalarda yemek yiyoruz. O köpeğe yuva bulurum sorun değil de insanlık adına utancım çığ gibi büyüyor o ne olacak bilemiyorum.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar