Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye Aile Planlaması Vakfı’nın yıllık değerlendirme toplantısı için geçtiğimiz hafta Bursa’daydım. Şiddetin her çeşidinin toplumun tüm katmanlarına yayıldığı dönemde bu tür toplatılardan çıkan sonuçların hayati önem taşıdığı görüşündeyim. Kadın Sağlığı Eğitimleri (KSEP) biz gönüllü eğitmenler tarafından ülkenin dört bir yanında sürdürülüyor. Şimdiye kadar 10 bin kadına ulaşan bir eğitimden bahsediyorum. Kadın ve erkek cinsel organlarını tanıyarak başlanılan eğitimler güvenli annelik, güvenli cinsel yaşam, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, çocuk ve ergenler, temizlik, beslenme, iletişim gibi farklı konuları bütünsel yaklaşımla sunan bilimsel bir program.

        EN TEMEL HAKKIMIZ

        18-49 yaş arası kadınlar ya da 18 yaş altı çocuk gelinler, hedef kitlemiz. Onlar da bu bilgileri eşleri, sevgilileri, kardeşleri, çocukları, hemcinsleriyle paylaşıyor. Çünkü kaliteli bir yaşam herkes için en temel insan hakkıdır. Özellikle hak kavramı üzerinden kadınlara kendi değerlerinin farkına varmaları, cinsel bir meta olmadıkları bilgisi “toplumsal cinsiyet eşitliği “ temelinde anlatılıyor. Her eşit durumun adil olması beklenemez. Bu sebeple, adalet olgusu ancak adillik temelinde yaşama katkı sunacaktır. Bugün kadınların ve çocukların en çok talep ettikleri şey de adalet...

        Çünkü; Türkiye’nin her yerinde karşılaştığımız olay ve durumlar gösteriyor ki; toplumsal baskılar , baskıcı ve biatçı anlayış, özgür, demokratik ve laik düzeni yok etmek için can atıyor.

        BARIŞ REÇETESİ

        Çıkış noktamız da önce bu algıyı yıkmakla başlıyor. Kadınların yaşamın her alanında özgürce var olduğu, çocukların çocukça kaygılar dışında hiçbir kötü deneyim yaşamadıkları Türkiye, aslında hepimizin barış reçetesi. Süreç boyunca tanıdığım kadınların anlattıkları onca trajik olaya rağmen “kadın-yaşam-özgürlük” kararlılıkları umudu, dirence dönüştürüyor. Umut inattan; inat dirençten besleniyor. Dokunduğumuz her insanın istatiksel verilerin parçası rakamlar değil, birey olduklarını ve değerlerinin farkındayız. Karınca kadarınca sürece katkı koymak, bilimsel bilgiyi paylaşıp, soru sorma, sorgulama kültürünü bu topluma felsefik anlamda yerleştirebilmek en büyük sorumluluğumuz. Kadınların, ‘kader’, ‘alın yazısı’,’ takdir-i ilahi’ gibi sözcüklerle mecbur bırakıldıkları hayatların karşısına,”Başka türlüsü mümkün” diyerek dikilen ve bu yolda yürüyen herkese sonsuz teşekkürlerimle.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar