Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “İçimde farklı kadınlar farklı şekilde yaşar aşkı. Ne birini küçümseyebilirim ne de diğerini yüceltebilirim. Sadece bir yol ayrımından bahsedebilirim. Gerçek olan bu. O ayrıma geldiğinde insanın kimi seçeceği kalbinin bileceği bir şey. Bu seçimi mantıkla, akılla, geçmişle ya da gelecek umuduyla yapmanın yolu yok. İnsanın sözünün geçmediği anlar var” diyor Gülşah Elikbank, son romanı İhtimal’in sayfalarında...

        Anadolu kadınının bereketi ve samimiyetiyle can suyu taşıyor romanının toprağına. Üretiyor, emek veriyor. “Her aşk başka bir aşk. Hiçbir şey ezelden, sıfırdan, yeniden başlamıyor. Her duygunun bir öncesi ve sonrası var” sözleriyle kafa tutuyorsa roman kahramanları laf olsun diye değil.

        Gülşah, üniversite yıllarından süregelen dostlarımdan biridir. Okulun ilk günü yurt odasında tanışmıştık. Aynı fakülte, aynı sınıf, aynı ev, nice anı. Diyeceğim o ki, ‘bir varmış’ diye başlayan zamanlardan yani evvel zaman içinden tanışıklığımız. Dokunduğu her şeyi güzelleştiren, kalemini barışa ve adil bir yaşama adayan bir dosta sahip olmak önemli. Bir ihtimalin peşinden nerelere sürükler hayat insanı, bilinmez. İnsan çeşitliliği, çokça hikaye ve farklı bedelleri beraberinde getiriyor. İhtimal’in sayfalarında yer açtığı değerli yazarlardan Bukowski’nin “Dibe vurduğunu sanıp bir dip daha olduğunu keşfedebiliyordu insan” yahut Stendhal’ın “İnsan her şeyi bilebilir, kendisi dışında” tespitlerindeki mesajlar gibi.

        DELİREN KİM?

        Aşkın Gölgesi, Yalancılar ve Sevgililer gibi sevilen romanların ardından Doğan Kitap’tan çıkan sıra dışı romanında aşkın karanlık yüzüne erkek ve kadınların cephesinden ayna tutuyor. İnsanların en çok kendilerine yabancılaştığı çağda, bunca çoğalan mutsuz ve tatminsiz insanı irdeliyor. İhtimal romanında sevmeyi sahip olmak sanan adamları, avcıyken av olanları, cinsellikle aşkı harmanlayıp aşkın içini boşaltanları işaret ediyor bize.

        Zamanında atmadığı adımların, almadığı kararların, sevmediği adamların, gitmediği buluşmaların, bakmadığı gözlerin bedelini ödemek isteyen cesur bir kadının, toplumsal kurallar karşısında yaşadıklarını, dibe vuruşlarını, kalp ağrısını anlatan Gülşah, romanın kahramanı Yeşim aracılığıyla hepimizi şu soruların yanıtını aramaya da yöneltiyor: Deliren ben miydim, yoksa bunca yalanın dolanın ortasında, hiçbir şey yokmuşçasına gülümseyen bu insanlar mıydı?

        Maskelerle çevrili, gecelik aşkların kasıp kavurduğu bu hayatların içinde ben nasıl yaşayacaktım? Sahici bir aşka dokunan biri aynı kalabilir miydi?

        Kişiye ve yaşam deneyimlerine göre değişen bu sorulara Atilla İlhan’ın “Sanmıştık ki, ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız. İkimiz sanmıştık ki, tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız” sözleri bence gayet yerinde olmuş. İhtimallerimiz her daim, güzel kapılar aralasın.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar