Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Belçika’da özel bir şirkette resepsiyon görevlisi olarak çalışan Samira Achbita, işe girdikten 3 yıl sonra başörtüsü takmaya karar verince, çalıştığı şirket tarafından işten çıkarılmıştı. Achbita, işverenin “Bu işyerinde tüm siyasi, felsefi ve dini semboller yasak” gerekçesiyle yaptığı işten çıkarmaya karşı Belçika makamlarına dava açtı.

        Fransa’da stajyer olarak işe alınan Asma Bougnaoui de benzer bir tutuma maruz kaldı. Bir müşteri şikâyet etti, şirket de Asma’dan “tarafsızlık ilkesine göre” hareket etmesini, başörtüsünü çıkarmasını istedi. Asma başörtüsünü çıkarmayı reddedince işten çıkarıldı ve dava açtı. Lüksemburg merkezli Avrupa Adalet Divanı’nın 14 Mart 2017’de ajanslara yansıyan kararı, söz konusu iki kadının açtığı davalarla ilgili.

        MÜSLÜMANLAR İNCİTİLİYOR

        Mahkeme, “Herhangi bir siyasi, felsefi veya dini sembolün giyilmesini yasaklayan bir iç kural, direkt olarak ayrımcılık anlamına gelmez” dedi. İşverenin başörtülü kişileri işe almama ya da işten çıkarma doğrultusunda tutum belirleyebileceği yönünde karar aldı. Karara göre işveren, çalışanının başörtüsüne müdahale edebilecek ve bu, ayrımcılık olmayacak ama müşterinin başörtülü bir çalışandan hizmet almayı reddetmesi ayrımcılık olacak. AB Adalet Divanı lütfetmiş, işletme ve sermaye sahibine tanıdığı ayrımcılık yapma ayrıcalığını müşteriye tanımamış.

        Bakmayın, “Herhangi bir siyasi, felsefi veya dini sembol...” diye başlayan cümlelere... Bu karar sadece Müslümanları incitmek için alınmış bir karar. Yasak sadece şimdilerde arkasından çok ağlanılan “Avrupa değerleri” ile büyük bir sorun yaşamayan, asimile olmamış ama entegrasyonunu sağlamaya çalışan, ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durmak için işi, mesleği olmasını isteyen başörtülü kadınların hayat damarlarını kesmeye yöneliktir.

        Konu derinleşecek olursa, “Hayır bayım hayır, bakın gamalı haç gibi Nazizm sembollerine yahut satanistik öğelere de yasak koyduk” diyecek kadar çirkinleşecek olmaları, İslam’a bakış açılarının ne kadar sığ ve hoyrat bir düzeyde olduğuna dair hazin bir fotoğrafaltı olacaktır, ama hüzünlenen sadece başörtülü kadınlar olacaktır.

        İşin daha da ilginç yanı, Adalet Divanı’nın bu kararı vermek/duyurmak için Geert Wilders gibi aşırı sağcı parti liderlerinin de yarıştığı Hollanda seçimlerinden bir gün öncesini seçmesi. AB Adalet Divanı’nın, iddialarının aksine, evrensel insan haklarının koruyucusu, objektif hukukun yılmaz savunucusu olarak hareket etmediği zamanlar olduğunu, kimi zaman pekâlâ üye ülkelerin siyasi ajandalarını manipüle ettiğini biliyorduk, ama bu sefer epey açık ve doğrudan oldu.

        Demek ki neymiş?

        Avrupa’da siyaset ve yargı birbirinden ayrı kaplar değiller, dolayısıyla Adalet Divanı’nın evrensellik iddiası kendisinin taşıdığı bir sorumluluk değil, bizim ona yüklediğimiz bir anlam.

        AB’nin çoğulculuk, din ve vicdan hürriyetiyle ilgili reklam klipleri iç siyasetin çizdiği sınırlarda bitiyor. Başörtülüler için daha önce de bir cam tavan vardı. Arkadaşlarımızın başlarına gelenlerden biliyoruz. Hele biri var ki hiç unutmam, kendisini “bağımsız medya” sayan Euronews, bütün testlerden yüksek puan almış başörtülü bir gazeteciyi işe almamak için bir gün içinde yeni kıyafet kodu çıkarabilmişti. Bunun için dönemin Fransa Devlet Başkanı’nın Sarkozy olması yetmişti.

        BİNDİĞİ DALI KESİYOR

        Demem o ki, “AB değerleri” öteden beri tartışmalı bir şeydi. Ama bu durum, yaşanan son olayların “tüy dikmek” kapsamında olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Adalet Divanı, entegre olmaya istekli, belki kendi ailesine muhalefet etme pahasına kendi parasını kazanmak isteyen; bir nevi “modern” başörtülü kadınlara karşı İslamofobi’ye omuz veren bir tutum içine girerek Avrupa’nın bindiği dallardan birini kesiyor.

        Çünkü aldığı bu tutumla radikal Selefi terörizmin tezlerini desteklemiş oluyor. Verdiği mesajın gettolardaki karşılığını bilmiyor olması mümkün mü? Değil. Artık aptallığından mı yapıyor, yoksa bu hal ve gidişin yaratacağı ve tetikleyeceği olumsuz sonuçların hepsini göze aldığı için mi, onu kısa ve orta vadede zaten göreceğiz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar