Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HDP Seyhan İlçe Eşbaşkanı Hüseyin Beyaz bir kargo paketini açtığında yaşanan patlamada 3 kişi yaralandı. Mersin’de kimden geldiği belli olmadığı için terasa konulan çiçek patladı. AK Parti’nin iki önemli ismi; Bakan Ömer Çelik ve Yalçın Akdoğan, hemen basın açıklaması yaptılar. “Bu saldırı HDP’ye, tüm siyasi partilere ve seçim sürecine yapılmıştır” dediler. Akdoğan saldırıyı, provokasyon olarak nitelendirdi ve özel ekipler oluşturulduğunu, sorumluların araştırıldığını deklare etti.

        Peki tam o sırada HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’tan nasıl bir yanıt geldi?

        Şöyle: “Saldırı mesajını aldık. Yine de seni başkan yaptırmayacağız.”

        “Clubber kızların yeni idolü Demirtaş, imajına yakışanı yaptı” deyip geçilebilecek bir ifade değil...

        Yok, sanmayın ki “HDP % 10 barajını geçemez” diye dua edenlerdenim. Son sözü millet söyler. Milletin sözü de başımız üzeredir.

        Ben sadece milletin bir nüvesi olarak Demirtaş’ın hangi moral üstünlüğe dayanarak bir ülkenin cumhurbaşkanına bu kadar pervasız davranabildiğini merak ediyorum.

        RİYA FABRİKASI

        Öyle ya, Demirtaş/HDP bunu hep yapıyor. Sürekli “Yolsuzluk” diyor, “Ötekileştirme” diyor, “Çevreye saygı” diyor, partiyi insan hakları örgütü gibi lanse ediyor/lar. Ama öz, hakiki gerçek, HDP’nin “Yapmayacağız” dediği şeylerin yapıldığı bir yer ve “Değiliz” dedikleri her şey, bilakis bizzat oldukları şey.

        -Yolsuzluk konusunda HDP’ye göre AK Parti’den kötüsü, HDP’den dürüstü yok. Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenlik alanına tasallut ederek kendi vergisini (haracını) toplayan PKK’ya kol kanat germenin dürüstlükle alakasını ve hırsızlıktan farkını açıklayın, amenna diyelim.

        Ayrıca HDP’li belediyelerin yönettiği şehir ve ilçelerde insanların fısıldayarak, korkarak söylediği aynen şu: “AK Partili bazı hokkabazlar 100 TL’nin 30 TL’sini yemişse, HDP’liler paylarına düşen 30 TL’nin 25 TL’sini yiyor. Totalde daha az, ama kaynağa oranla daha fazla!”

        -Ötekileştirme konusundaki durum ise şöyle: Hiçbir Türk ve ileri gelenlerinizden izin almamış bir Kürt kendi imkânlarıyla bölgenizde iş yapamıyor; belediyelerinizde çalışamıyor. Türkleri, Türkiye makamlarını o kadar “ötekileştiriyorsunuz” ki, muhibbi olduğunuz örgüt kendilerinden habersiz devletten ihale alan Kürt işadamlarını cezalandırıyor ve o adamları kurtaramıyorsunuz bile. Yakın tarih, bölgenizde yaşayan ve size oy vermeyen Kürt’e yaşam alanı tanımadığınızın delilleriyle dolu.

        -İnsan hakları örgütü gibi ahkâm kesmeniz akla seza ve tahammülfersa. 6-8 Ekim olayları neydi kuzum? Hasan Gökgöz (25), Yasin Börü (16), Ahmet Hüseyin Dakak (19), Riyat Güneş (28) ve Turan Yavaş’ın hunharca, parçalanarak katledilişi nasıl olmuştu? O anda hiçbir sivilin kalmadığı, çünkü hepsinin Türkiye’ye sığındığı bir Kobani için, ABD’nin yaktığı selektörlere aldanarak canlarına kıydığınız Kürtlerin isimleri bunlar. Dolayısıyla, af örgütü gibi davranmayın. Çünkü riyakârlık.

        -Çevre hakları, AK Parti’nin yaptığı binalardan gına getirme eleştiriniz, Gezi partisi kurup adını HDP, amblemini ağaç yapmanız çok şirin olabilir. Ama o kadar geniş arazide rezil etmek için bula bula Kırklar Vadisi’ni bulup güzelim doğasını o çirkinlik abideleriyle kirletmeniz, bu iddianızda sınıfta kaldığınızın resmidir. Malum vaat uçar, bina kalır. Gezi duyarlılığınız rant olasılığına karşı alabildiğine kırılgan. Ne diyorduk? Riyâkârlık.

        -Ermenistan kapısını açıyorsunuz, Ermenilerden özür diliyorsunuz, ama söylemesi ayıp bölgenizde Ermeni kalmamış. Neden acaba? O yüzden şimdi havaya bakıp özür dilemek, hem de sorumluluk nasılsa sizin yönetmediğiniz bir devlette iken; nasıl denir, riyakârlık.

        HDP’nin kendisini olmadığı şeyler üzerinden kavrayışı ve lanse edişi; bunu bazılarına sahiden satabiliyor oluşu hayret edilecek bir durum. Diyebilirsiniz ki; “Müşterinin çoğu da bu ürüne hakikati yüzünden değil, Erdoğan başkan olamasın diye itibar ediyor. Oy alırsa bu sayede alacak.” Öyle bile olsa, % 10’u geçerse Meclis’te yerini alacak. Çok partili demokrasinin, sandık-sandalye denkleminin gereği bu.

        Demirtaş nezdinde HDP’ye söylenebilecek tek şey şu: Siz bu devletin başına mafya muamelesi yapacak son partisiniz. Kendinizi bilin, başka ihsan beklemiyoruz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar