Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sizin de başınıza geldi mi hiç? Havaalanında duty free (gümrüksüz) alışveriş yerine ya da herhangi bir parfüm satan mağazaya girersiniz. Çok tanınmış bir firmanın şık görüntülü bir parfüm şişesine eliniz uzanır, kapağını açıp hafifçe burnunuza yaklaştırırsınız. Ve birden dudaklarınızın köşeleri aşağı sarkar, yüzünüz kırışır, şişeden koku yerine “cin” çıkmış da boğazınızı sıkıyor gibi hissederek şişenin kapağını alelacele kapatıp aldığınız yere koyarsınız.

        O bir anda nefret ettiğiniz ağır parfüm bulutu, hâlâ burnunuzun etrafında dans ederken şişenin üzerindeki fiyata ilişir gözünüz. Bir emekli memurun aylık gelirinin iki katı rakam, yaşadığınız şoku ikiye katlar. Tam o sırada şişeye doğru kararlı adımlarla ilerleyen bir başkası beliriverir. Hedefi binlerce parfüm arasında biraz önce size “tokat atan” o şişedir besbelli. Size, “Şöyle kenara çekil bakayım” der gibi küçümser bir şekilde bakıp tereddütsüzce uzanır ve şişeyi alır. Gururlu adımlarla kasaya doğru uzaklaşırken siz ardından bakakalırsınız...

        Köpeklerdeki gibi 200 milyon adet olmasa da 5-6 milyon koku alma reseptörlerimizle kendimize göre oluşturduğumuz, genelde “güzel ve kötü” diye ikiye ayırdığımız bir koku seçiciliğimiz var. Kişiden kişiye değişen bu “zevkimiz”, hayatımızı ciddi anlamda şekillendiriyor aslında.

        Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki rüyalarımız, nasıl araba kullandığımız, yaptığımız işe konsantrasyonumuz, ne kadar yediğimiz, ne kadar sevdiğimiz, seks hayatımız, anılarımız, yani kısaca her türlü duygusal aktivitemiz üzerinde koku çok etkin. Fiziksel ve mental rahatsızlıkları sadece kokuyla tedavi eden ve “aromaterapi” olarak isimlendirilen yöntem, özellikle son 5 yılda yapılan araştırmalarla tıp dünyasında da gündemde.

        Geçen hafta “American Journal of Political Sciences” isimli bilimsel dergide Pennsylvania State Üniversitesi bilim insanlarının gerçekleştirdiği bir araştırmayı okudum. Araştırmacılar, yaşları 18 ile 40 arasında değişen 146 gönüllü katılımcı üzerinde çok ilginç bir test uygulamışlar.

        Grupta her katılımcıya politik görüşü sorulmuş, fakat bu görüşleri diğerlerinden gizli tutulmuş. Sonra her bir bireye üzerinde hiçbir koku olmayan gazlı bezler verilmiş. 24 saat boyunca yıkanmamaları, parfüm kullanmamaları, bu süre içerisinde bu petleri (vücut kokularının yerleşmesi için) koltuk altlarında (bir bantla yapıştırarak) taşımaları istenmiş.

        Süre tamamlandıktan sonra toplanan gazlı bezler numaralandırılmış, diğer katılımcılara her birini koklayarak “güzel/kabul edilebilir” ya da “kötü/ katlanılmaz” olarak işaretlemeleri söylenmiş. (Bu noktada okurken yüzünüzün kırıştığını tahmin edebiliyorum, ama bilim için fedakârlık gerekiyor!)

        Gelelim sonuca: Aynı görüşte olanlar (yanılmaksızın) sadece kendi görüşünde olanların koltuk altı petlerini “güzel” kokulu bulurken diğer görüştekilerin vücut kokularını “kötü” olarak işaretlemişler...

        Şaka gibi değil mi? Ama gerçek! Şimdi araştırmacılar, ideolojilere göre bu kokuları araştıracaklarmış. Hangi görüştekiler nasıl kokuyorlar, inceleyip bir yıl içerisinde bilim dünyasına açıklayacaklarmış. Artık elde edilen sonuçları patentleyip şişeleyip “taraftar parfümü” mü yaparlar, politik savaşlarda kullanmak için “karşıt görüş gaz bombası” mı üretirler bilemiyorum.

        Bu ilginç bilimsel araştırma, anneciğimin bir zamanlar bana anlatmış olduğu bir hikâyeyi çağrıştırdı: Bir ailenin dillere destan güzellikte bir kızı varmış. Bir gün ailesine gelip âşık olduğunu ve evlenmek istediğini söylemiş. Aile bireyleri, damat adayının kim olduğunu duyunca kulaklarına inanamamışlar. Zira bu genç, mahallede pis kokudan evlerine kimsenin gitmek istemediği bir ailenin oğluymuş.

        Kızın annesi, “Evladım seni engellemek istemem, ama bu ailenin kokusu insanı öldürür. Biz beş dakika dayanamıyoruz o kokuya, sen bir ömür boyu nasıl dayanacaksın” diye öğüt vermeye kalkışmış. Kızı hemen atılmış, “Anneciğim bir ev ancak pis olursa kokar. Ben onlarla yaşadığım süre içerisinde tertemiz yapacağım o evi. Sen bana sadece bir yıl ver. Ondan sonra ziyaretimize gel de bak nasıl çiçek gibi kokacak o ev” demiş.

        Anne bakmış ki aşk büyük, kızının açıklaması doğru, babayı da razı etmiş. İzin vermişler, düğün yapılmış. Tam bir yıl anne ve baba sabırla beklemiş. Kızları nihayet bir gün ebeveynlerini yemeğe çağırmış. Bir heyecanla hazırlanıp yola dizilmiş anne ve baba. Fakat eve yaklaştıkça o pis koku hissedilmeye başlamış. Karı koca birbirlerine bakmış, hiçbir şey söylemeden evin kapısını çalmışlar. Kapı açılmış, güzeller güzeli kızları yine o tatlı gülücüğüyle kapıyı açmış. Annesi ve babasına sımsıkı sarılırken, “Gördünüz mü, evi nasıl çiçekler gibi yaptım. Şimdi bana inandınız mı?” demiş..

        Gerek koku, gerekse ideoloji işte böyle bir şey. İçinde çok kalırsanız alışıyor, kabulleniyorsunuz. Çöplük bile koksa... Dikkatli olmak gerek. Bir gün mide bulandırıcı kokuları kanıksayabilir, “güzel” diye başınızdan aşağı dökebilir, bir de bununla gurur duyabilirsiniz.

        BURNUMUZ HAKKINDA BİLMEDİĞİMİZ 5 İLGİNÇ GERÇEK

        1. İnsan burnunun 10 bin çeşit kokuyu ayırt edebildiği söyleminin yanlış olduğu ortaya çıktı. İnsan burnu tam 1 trilyon farklı kokuyu ayırt edebilecek kadar hassas. Fakat insanlar bu özelliklerinin farkında olmadığı için geliştirebilecekleri bu özellikleri yaşamları süresince yavaş yavaş köreltiyor.

        2. Burnumuz 10 yaşımıza gelene kadar asıl şeklini almıyor. 10 yaşında şeklini aldıktan sonra da kız çocuklarda 17, erkek çocuklarda 19 yaşa kadar aynı şekli korumakla birlikte büyümeye devam ediyor. 40-50 yaşlardan sonra da burun ucu, yerçekimi etkisiyle hafifçe sarkmaya başlıyor.

        3. Her gün burnumuz 18 bin20 bin litre havayı filtre ediyor.

        4. Genelde burunlar fiziksel yapı olarak 14 gruba ayrılıyor. (Etli burun, Yunan burnu, atmaca burun, Roma burnu, kalkık burun, ampul burun, kemerli burun, Nixon burnu. Diğer 6 burun çeşidi resimlerle sınıflandırıldığı halde isimlendirilememiş.)

        5. Kadınlar, erkeklerden çok daha iyi koku alabiliyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar