Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PSİKOPAT!.. Sizi kızdıran, canınızı yakan kişiye bir anda ağzınızdan çıkıveren bu kelimenin ardında ne sırlar yatıyormuş meğer. Geçen hafta yayımlanan birkaç bilimsel makaleyi okuduktan sonra daha farklı düşünmeye başladım. Sağımız solumuz psikopat doluymuş da haberimiz yok.

        Şimdi bütün önyargılarınızı cebinize koyun, oturun ve sizler için özetlediğim bilimsel açıklamalara bir kulak verin. Şaşıracaksınız! Okudukça, “Ben de mi psikopatım acaba” sorusunu sormaya başlarsanız da merak etmeyin. Çevrenizde bu kadar psikopat varken etkilenmiş olmanız normaldir.

        Bazı gerçeklerin farkına varmak, sorgulamak ve çözüm aramak, akvaryumdaki balık gibi yaşamaktan iyidir, inanın. Önce bilimdeki tanımlamasına bir göz atalım bu hastalığın. “Psikopati hastalığına maruz kalanlar”a deniyor psikopat. Psikopati, psikologlara göre en tehlikeli kişilik bozukluğu. Çünkü bu bozukluğu taşıyanların, çevresindekileri ve olayları manipüle etmekte üzerlerine yok.

        Akıllı ve kurnaz olduklarından kişiler üzerinde “güvenilir” ve “sempatik” bir imaj oluşturuyorlar. Fakat ardından kendilerine yakın olanlara ve üzerlerinde kontrol kurduklarına karşı maddi ve manevi ciddi zararlar vermeye başlıyorlar.

        1930’lu yıllarda sadece çevresine zarar verenler “sosyopat” olarak gruplandırıldıysa da Amerika Psikiyatri Derneği, 2013 yılından itibaren aşağıda sayacağım 10 özelliğin hepsini üzerinde taşıyan her bireyi “psikopat” olarak tanımlamaya karar vermiş:

        1. Kanunları, kuralları ve toplum değerlerini hiçe saymak.

        2. Başkalarının haklarını ihlal etmek.

        3. Empati kuramamak.

        4. Hatalarını kabul etmemek.

        5. Aniden beliren saldırgan tavırlar sergilemek.

        6. Hissetmediği halde duygusallaşmış rolü yapmak.

        7. Suç işleyeceği zaman çok önceden zekice planlar kurarak kendi gibileriyle ekipleşmek.

        8. Doğa ve özellikle hayvan sevmemek ve fırsat bulduğunda direkt ya da dolaylı yoldan zarar vermek.

        9. Kinci ve intikamcı olmak.

        10. Kendine göre kurallar oluşturarak çevresindekilere uyması için baskıda bulunmak.

        Londra Kraliyet Üniversitesi uzmanlarının 2012 yılında “Archives of General Psychiatry” isimli bilimsel dergide yayımladığı makaleye göre, psikopatların beyin MRI sonuçlarında (gri tabakada) anormallikler var. Bu araştırmadan yola çıkan yine İngiltere’den bir psikolog, geçen hafta yaptığı basın toplantısıyla çok dikkat çekici, ilginç iddialarda bulundu. O iddialar aynen şöyle:

        “Psikopatlar içerisinde zekâ düzeyi (IQ’su) yüksek olanlar çoğunluğu oluşturur. Bu insanlar yalan söylemeyi, hiç yetenekleri olmadığı halde kendilerini satmayı çok iyi becerirler. En çok dikkat çeken özellikleri, duygusuzluklarını saklamalarıdır.

        Örneğin, psikolojisi normal bir insanı gözyaşlarına boğacak bir duygusal olay karşısında hiç etkilenmemektedirler. Fakat akıllarını kullanarak duygusal rolü oynamak için çaba gösterirler. Hatta gözyaşlarıyla ağlayabilirler.

        Bu yüzden normal insandan ayırt ederek ‘psikopat’ teşhisi koymakta zorluk çekilir. Lakin bizlerin yani psikologların kullandığı, gerçek duyguları ölçen bir tekniğimiz vardır. Adı: Galvanic Skin Response (GSR). O alette parmağa takılan elektrotlar bulunmakta. Bu elektrotlar sayesinde yalandan ağlama gibi gerçek olmayan davranışları derhal tespit edebilmekteyiz.

        Bu aletle araştırmamızda İngiltere’de çok büyük şirket çalışanları ve yöneticileri üzerinde psikolojik analizler yaptık. Elde ettiğimiz sonuçlar gerçekten korkutucu boyutlarda. Çünkü öyle görünüyor ki, yönetici konumundakilerin büyük çoğunluğu ‘psikopat’ sınıfına girmekte.”

        Önümüzdeki hafta “The Journal of Forensic Psychiatry & Psychology” isimli bilimsel dergide yayımlanacak bu makaleyi okuyunca önce bu araştırmayı yapan, destekleyen, açıklayan ve yayımlayan tüm bilim insanlarının özgüven ve cesaretlerine hayran kaldım.

        Ondan sonra da kendi kendime, “Dünya genelinde hüküm süren haksızlıklara, yolsuzluklara, savaşlara şaşırmamak gerek” diye düşündüm. Çok önemli yönetici konumundaki her kişinin parmağına birer GSR elektrodu takmak geldi içimden.

        Eksik beyinle sakin ve mutlu bir hayat

        24 yaşında, gayet sağlıklı ve mutlu bir Çinli genç kadın... Hayattan hiçbir şikâyeti yok. Arada bir gelen baş dönmelerini “Acıktım, kan şekerim düştü galiba” diye önemsemiyor. Bir gün annesinin ısrarıyla doktora gidiyor. Çekilen “CAT scan”de beyninin “serebellum” denilen bölümünün doğuştan olmadığı anlaşılıyor. Çocukluğunda geç yürüyüp geç konuşan genç kadının hayatında başka önemli bir anormallik yok. Tıp tarihinde “serebellum”u olmayan insanlar görülmüş ama çok küçük yaşlarda hayatlarını yitirmişler ve ancak otopside bu anormallik tespit edilebilmiş. Geçen hafta basına duyurulan bu ilginç tıbbi buluş, doktorlar arasında hâlâ tartışılıyor. Tamamen konuşma ve dengeden sorumlu bir beyin bölgesinin eksikliğinde yürüyebilen ve konuşabilen bir insanın beyninde hangi bölgede, nasıl bir değişim olmuş olabileceği üzerine tahminler yürütülüyor.

        IŞİD ile ilgili ilginç tesadüf

        IŞİD’in anlamı: Irak ve Şam İslam Devleti. İngilizce’de geçen adı: ISIS. “Aysis” olarak okunuyor. “The Islamic State of Iraq and Syria”nın kısaltılmışı. Son iki haftadır ABD medyasında en çok tartışılan konu, IŞİD’in acımasızca kullandığı insan öldürme tekniklerine “biyolojik saldırı”yı dahil edip etmeme olasılığı. Konuyu tartışmak üzere televizyon programlarına sık sık mikrobiyolog meslektaşlarım konuk olarak davet ediliyorlar. Olası saldırıya karşı alınabilecek önlemler tartışılıyor. Geçen hafta izlediğim bir tartışmada David Albright, ISIS isminden çok rahatsızlık duyduğunu, bundan böyle bu eli kanlı terör grubunun başka bir isimle anılması gereğini savundu. Öne sürdüğü gerekçe ise gerçekten hem geçerli hem de çok ilginç: David Albright uluslararası güvenlik ve bilim enstitüsünün yönetim kurulu başkanı. Bu enstitünün hedefi, bilimi kullanarak dünyada barışın ve güvenliğin nasıl sağlanabileceğini araştırmak. İngilizce adı: Institute for Science and International Security. Kısa ismi: ISIS!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar