Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün30 Mayıs 2016.

        Önce ana haberler: Siyasetçiler birbirine ateş püskürüyor... Kaza sonucu “x kişi” hayatını kaybetti... Şehit aileleri.... Zam geldi... Kayboldu... Ölü bulundu... Tecavüze uğradı... Terör hortladı...

        Şimdi spor haberleri: Madalya aldı... Gol atmaya doymadı... Transfer oldu... Strateji değişikliği yaptı... Yeni sevgili buldu...

        Magazin haberleri: Evlendi... Kilo verdi... Yakalandılar... Evini ve yüreğini bize açtı... Instagram’da paylaştı...

        Hava durumu: Yağmurlar geliyor... Yanacağız... Kuraklık... Bataklık...

        Okuyoruz, dinliyoruz... Ne de olsa haberler... Çevremizde neler olup bittiğini bilmemiz gerek. Yine de kulağım hep bir “arayış ve açlık” içerisinde. Bir de “bilim haberleri” dense mesela. Ana haber bültenlerine yeni bir bölüm eklense... İyi reyting yapar diye “Olay buluş”, “Uzaylılar mı geliyor”, “5 dakikada kırışık açan kimyasal madde”, “NASA’nın şoke eden ilanı” tarzı haberlerden bahsetmiyorum sadece. Bizi, tüm insanlığı ilgilendiren yeni gelişmelerden, teknolojiden, doğadan, uzaydan haberler verilse düzenli olarak.

        Farklı düşünmemiz sağlansa... “Bilim haberlerini bilsek ne olur?” diye düşünen tanıdıklarım var. Ne zaman ağzımı açsam, “Hayatımızı direkt etkileyen haberleri dinliyoruz biz, gerisi vakit kaybından başka bir şey değil” diyerek susturuyorlar beni. “Direkt etki” derken neden bahsettiklerini bilemiyorum ama hayatımızda yaşadığımız saniyelerin, bilim ve teknoloji etkisi altında olduğunun farkında olmadıklarını biliyorum.

        Cümleye “Bugün 30 Mayıs 2016” diyerek başladım ya... Ardından bahsetmek isteğim haber de bu şekilde düşünenler için “E ne yapalım yani” diyecekleri türden bir haber. Önce ne olduğuna, sonra da hayatımızdaki potansiyel etkilerine birlikte bir göz atalım isterseniz...

        11 YIL SONRA MARS'A TEKRAR YAKINLAŞTIĞIMIZ GÜN

        Evet, o gün bugün, yani 30 Mayıs. Mars gezegeni 2005 yılında olduğu gibi tekrar Dünya’ya yakınlaşacak. Mesafe 400 milyon kilometreden yaklaşık 75.3 milyon kilometreye düşecek. 30 Mayıs ila 3 Haziran tarihleri arasında gece 12 civarında bulutsuz bir an yakalarsanız çıplak gözle de olsa yıldızlar arasında ışığı hepsinden daha parlak olanına bir göz atın bence. İşte o pırıl pırıl noktacık Mars (Kızıl Gezegen).

        Biraz dikkatle baktığınızda ışıktaki kızıllığı fark etmeniz bile mümkün. Gün ağarmaya yakın hâlâ parlamaya devam etmesi de dikkatinizi çekecektir. Mars, Dünya’mıza 2003 yılında daha da çok yaklaşmıştı (56 milyon kilometre). Hesaplamalara göre böylesi bir yaklaşma 60 bin yıl sonra tekrar gerçekleşecek.

        Soru: “Madem Mars 2003 yılında da çok yaklaşmış ve Dünya’mızda kayda değer hiçbir şey olmamış, bu sefer bir değişiklik mi olacak ki bu haberi önemseyelim?”

        Sorunun yanıtını farklı kişiler farklı şekilde veriyorlar. Bunların içerisinde halkın en çok ilgisini çeken genelde astrologların yorumları oluyor. Astrologlar, Mars Dünya’ya yaklaştığında insanların içgüdülerinin ve duygusallıklarının arttığını, saldırganlıklarının doruklara tırmandığını, bu yüzden terör ve savaş haberlerinin ön plana çıktığını ileri sürüyorlar.

        Bilim insanlarının bazıları bu tür iddiaların gerçekle ilişkili olmadığını, bazıları ise (örneğin ABD Ulusal Bilim Destekleme Grubu (NSF) araştırmacılarının % 40’ı) astrolojinin de aslında bir bilim olduğunu ve bütün bu iddiaların ardında bilimsel bir açıklama bulunduğunu savunuyorlar. Bu grubun getirdiği açıklama: “Son derece hassas dengeler üzerinde sürdürdüğümüz yaşamımız, biyolojik fonksiyonlarımız ve buna bağlı olarak duygularımız, gezegenlerin yakınlaşması, uzaklaşması, Güneş patlamaları gibi olaylar sonucu ortaya çıkan elektromanyetik değişimlerden etkileniyor.”

        Doğruluğu ya da yanlışlığı konusunda yorum getirebilecek bir uzmanlığım yok maalesef. Konu son derece ilginç ve zevkle takip ediyorum, o kadar.

        Şahsi fikrim: Mars’ın Dünya’ya yaklaşması haberi (bütün kısırdöngü içerisinde dönüp duran tatsız tuzsuz dünya haberlerine ara vererek), başımızı kaldırıp gökyüzüne bakmamızı sağ- laması açısından çok önemli. Olaylara farklı perspektifle bakabilmenin en güzel yolu, bulunduğumuz yerden birkaç adım geri çekilerek yeniden düşünmektir. Evrenle ilgili her türlü haber, uzayın boşluğundaki her ilginç gözlem, aslında bizlere bu perspektifi genişletmek için olağanüstü bir imkân.

        Düşünsenize, o milyonlarca kilometre uzaktaki Kızıl Gezegen’in yüzeyinde biz insanoğlunun yaptığı robotlar cirit atıyor. Elimizde Mars yüzeyinde çekilmiş pırıl pırıl fotoğraflar, topraklarında gerçekleştirilmiş çok hassas kimyasal analiz sonuçları var. Bu kadar muhteşem başarılara imza atabilme kapasitesi taşıyan kısacık ömürlü biz insanlar aslında ne kadar (evrensel anlamda) yersiz sebeplerden dolayı birbirimizi yok ediyoruz.

        Gökyüzünde o bir nokta gibi parlayan havasız, yeşilsiz, çöl gibi gezegenlerde yaşam ararken, cennet gibi Dünya’mızda yanıbaşımızdaki yaşam kavgası veren canlıları umursamıyoruz. Bir yandan da aklımızın (sadece 5 duyuya yönelik) son derece kısıtlı algılama kapasitesiyle bilgiçlik taslayarak tüm evrenin kuralları hakkında fikir yürütüyor “Ben biliyorum” diyebiliyoruz.

        Umarım bu hafta gökyüzünde bize yakınlaşan Mars’a başka bir gözle bakıp, düşünüp, bu evrenin bir parçası olmanın mutluluğuyla aslında ne kadar değerli ve özel, ama bir o kadar da kibirli ve kaybolmuş olduğumuzu hatırlarız.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar