Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN hafta havaalanında tanık olduğum bir sohbet beni mutluluk hakkında yazmaya motive etti:

        - Mesleğiniz nedir?

        - Mutluluk profesörüyüm.

        - (Gülerek sormaya devam ediyor) Nasıl yani? Mutluluk mu öğretiyorsunuz?

        - Öyle de diyebilirsiniz. Psikoloji eğitimim sonrası doktoramı mutluluk üzerine yaptım. Mutluluk tek kelimeyle açıklanan, ama çok bilinmeyenli denklem kadar karmaşık bir kavramdır. Sadece mutluluk üzerine yapılan araştırmaları yayımlayan bilimsel dergiler var. 28 yıldır bu konuda çalışıyorum, konunun profesörüyüm ve hâlâ her gün yeni bir şeyler öğrenip öğrencilerime aktarmaya çalışıyorum.

        - Mutluluk öğrettiğinize göre kendiniz de mutlusunuzdur, değil mi?

        - Konunun uzmanıyım. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş... (Gülüşüyorlar...)

        Kulak misafiri olduğum bu ilginç sohbetin ardından sırf merak ettiğim için mutluluk üzerine yapılan araştırmalara bir göz attım. İlginizi çekeceğini düşünerek son yıllarda bilim insanları tarafından ileri sürülen dikkat çeken iddialardan bazılarını bu haftaki yazımda sizler için özetlemeye çalıştım.

        Özellikle 2000’li yılların başında “mutluluğun anatomisi” üzerine yazılmış sayısız bilimsel makale var. İleri sürülen fikirlerin birçoğu son 5 yıla kadar spekülasyon olarak kabul edilmiş. Birazdan bahsedeceğim incelemeler gerçekten kayda değer bulgular olup konunun uzmanları tarafından mutluluk araştırmalarının köşe taşı olarak ilan edilmişler.

        Bu araştırmalardan bir tanesi geçen hafta Nature Genetics isimli bilimsel dergide yayımlanmış. 145 değişik araştırma enstitüsünden 181 bilim adamı bir araya gelerek bir ekip oluşturmuşlar ve (değişik ülkelereden) 298 bin insan üzerinde bir inceleme gerçekleştirmişler. Amaçları daha önceki yıllarda iddia edilen bir hipotezin doğru olup olmadığını araştırmak. Amstredam Üniversitesi’nden Prof. Meike Bartels yönetiminde gerçekleştirilen bu araştırma sonucunda ileri sürülen hipotez kabul edilmiş: İnsanların genetik yapısı gerçekten de hayattaki mutluluklarını etkilemekte. Aynı ortam ve fiziksel koşulları paylaşan iki kişiden birinin mutsuzluk hissederken diğerinin mutlu olmasının sebebi de buna bağlanıyor. Mutluluk geni taşımayanlar her ortamda mutsuz olacağı bir sebep bulurken, mutluluk geni taşıyanlar en stresli ortamlarda bile tutunacakları pozitif bir sebep bularak mutlu olmayı tercih ediyorlar.

        Bu yılın başında Journal of Happiness Studies isimli dergide Varna Üniversitesi tarafından yayımlanan bir araştırmada da, insanların ülke genelinde mutlu olmasının ülkenin koşullarından çok halkının genlerine bağlı olduğu ileri sürülüyor.

        Zaman zaman medyada istatistiki araştırma sonuçlarına dayanarak “mutlu ülkeler” olarak ilan edilen topraklarda, insanların spesifik bir gen yapısı (rs 324420) taşıdıkları ve DNA’larındaki bu bölgenin aynı zamanda “zevk alma” ve “ağrıyla baş etme”de de işlevsel olduğu gösterilmiş. Yale Üniversitesi arşivlerinde detaylı olarak kaydedilmiş ülkelerin iklim, ekonomi, yaşanan salgın hastalıklar gibi özellikleriyle ilgili bilgiler bir araya getirildiğinde aslında bu faktörlerin halkın mutluluğunda hiç de tahmin edildiği kadar etkin olmadığı dikkati çekiyor. Adı geçen genetik farklılık bütün sebeplere oranla daha baskın gibi görünüyor. Sorulduğunda tereddütsüz “Mutluyum” yanıtının alındığı ülkeler Gana, Nijerya, Danimarka, İsveç, Norveç, Finlandiya ve Batı Afrika. Bu bölgelerdeki insanların büyük bir çoğunluğu gerçekten de “mutluluk geni” taşıyorlar. Diğer yandan “Mutlu musun?” sorusuna bir ton şikâyet sıralayıp ardından da “Mutsuzum” diyen ülkeler/bölgeler Arap ülkeleri, Libya, Ürdün, Hong Kong, Çin, Tayland, Tayvan, Rusya, Estonya ve ülkemizin de dahil olduğu Akdeniz ülkeleri olarak sıralanıyor. Tahmin ettiğiniz üzere bu bölge insanlarının büyük çoğunluğunda “mutluluk geni”ne rastlanmıyor.

        Araştırmalara göre mutluluk geninin yanı sıra bir faktör daha insan mutluluğunu ciddi oranda etkiliyor: Ülkenin yaşadığı politik rahatsızlıklar. Bu bilimsel verileri referans olarak ileri süren İngiltere Başbakanı David Cameron her yıl İngiltere halkında “mutluluk taraması” yaptırmaya başlamış. Halk, oylamayla mutlu ya da mutsuz olduğunu ilan ediyor. Başbakan Cameron’un BBC Televizyonu’nda katıldığı bir röportajda söylediği şu sözler tüm dünya liderlerine de mesaj veriyor aslında: “Ülke yönetiminden sorumlu insanlar görevlerindeki başarılardan söz ederken sadece ekonomik, stratejik, politik ve yapısal gelişimlerini sıralıyorlarsa, genel tabloyu görmekte sorun yaşıyorlar demektir. Bir yöneticinin başarısı ancak yönetilenlerin ‘Mutluyum’ diyebilmeleriyle ölçülebilir.”

        Bu verilen demecin ardından aklınıza gelecek soruyu tahmin edebiliyorum: “Ya genler?” İnsanın genlerinde mutluluk yoksa lider ne yapsın? Sanırım bu soruya en güzel yanıt Melbourne Üniversitesi araştırmacılarının 60 bin kişi üzerinde yaptığı ve PNAS Dergisi’nde yayımladığı makalede gizli. Araştırma yöneticisi Bruce Headey şunları söylüyor: “Genler (yani biyolojik yapımız) mutluluğumuzu elbette belli oranda etkiliyor. Ama geriye kalan oranı hayata bakış açımız belirliyor. Zorlu yaşam sırasında heyecanlandırıcı hedefler oluşturmak, başkalarında hata aramak yerine kendimize çekidüzen vermek, hayatımızdaki (küçük de olsa) mutluluklarımızın üzerine çekilmiş şikâyetlerden örülü kara perdeyi aralamak, bütün bir hayatı ve sağlığımızı pozitif yönde etkileyecektir. Kuralı, genler değil beyin ve yüreğiniz koyuyor aslında.”

        Bir ufak hatırlatma da benden: Unutmayın ki (hastalıklara olan hassasiyetimizi, belli fiziksel özelliklerimizi hatta mutluluğumuzu belirleyen) genler, elektrik düğmeleri gibidir (epigenetik). Bu düğmelere ulaşabilecek, açabilecek, ışığı hayatımıza davet edebilecek tek kişi kendimiziz. Her ne kadar kulağa klişe gibi gelse de hayatın ayna gibi olduğu bilimsel bir gerçektir. Ne görmek istiyorsak o olmak elimizde.

        Peki, ülkesel mutluluk ve mutsuzluğa ne demeli? Bu konuda da sayısız araştırma var. Özetle verilen bilimsel mesaj aynen şöyle: Mutluluk da mutsuzluk da bulaşıcı. Kısırdöngü kolayca kırılabilir. Kendinizden başlayın.

        Hepinize kolay gelsin...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar