Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Adalet Bakanlığı yetkisinde çalışan Federal Soruşturma Bürosu (İngilizce: Federal Bureau of Investigation, kısaca FBI), bu yılın başından itibaren hayvanlara zulmedenleri takip etme, haklarında rapor tutma ve suç duyurusu yapma konusunda karar aldı. Kararı alkışlayanların yanı sıra “Hah! İnsan haklarını koruduk geriye hayvanlar kaldı!” tepkisinde olanlar da vardı. “Negatif tepki verenlere FBI’ın vereceği yanıt ne olacak?” diye beklerken nihayet geçen hafta sonu çok güzel bir açıklama geldi. Ardından “bir ton” bilimsel araştırma sonucu da rapora eklenince hayvan sevgisizliği ile ruhu kararan ve FBI kararını protesto eden “kahramanlardan”, “gık” bile çıkamadı.

        Psikologlar tarafından yapılan istatistiki araştırmalar referans olarak kullanılarak katillerin, tecavüzcülerin ve de psikolojik baskılarla manevi işkence yapanların büyük bir çoğunluğunun hayatlarının bir döneminde hayvanlara da işkence yaptıkları ya da öldürdüklerinin saptandığı açıklandı. Hayvanlara eziyet eden her bireyin insanlara da benzer zararlar vereceği anlamına gelmediği iddia edilmekle beraber, bu tür kişilerin mental dengesizliklerinin olduğu ve maalesef direkt olmasa bile indirekt yoldan (agresif araç kullanma, sözel saldırı, düzen bozma, işyerinde kurallara uymayarak diğer kişileri riske sokma, aile bireyleri üzerinde -özellikle çocuk ve yaşlılara karşı- saldırgan tavırlar sergileme, yalan söyleme, vandalizm gibi) davranış bozukluklarıyla huzursuzluk kaynağı oldukları ispatlanmış. Daha ocak ayının ortalarında olmamıza rağmen FBI’ın elinde bu yıl için uzunca bir “suçlu listesi” oluşmuş bile. Amerika’da bu yıldan itibaren hayvanlara (ne şekilde olursa olsun) işkence eden insanlar özellikle devlet kuruluşlarında ya da devlet kuruluşlarıyla ortak iş yapan şirketlerde iş ararken “İnsanlık suçu işlemiştir” damgasıyla geri çevrilecekler. Yani işsiz kalacaklar.

        Yapılan basın toplantısında Baltimor’dan savcı Adam Lippe’ye FBI’ın aldığı bu karar ile ilgili fikirleri sorulduğunda gazetecileri sert bir dille şu şekilde yanıtlamış: “Bu konuyu tartışmak bile bence çok gereksiz. Bir insan savunmasız bir canlıya üstünlük egosunu, sadistik ve sapık duygularını tatmin etmek için işkence yapıyorsa hiçbir konuda ‘güvenilir’ olarak kabul edilemez. Bugün hayvana, yarın zayıf konumdaki insana... ‘İş bulabilmek için hayvan sevmek zorunda mıyız?’ diye soracak olursanız yanıtım kesindir ‘Hayır, sevmek zorunda değilsiniz, ama insan sınıfındaysanız o canlara saygı duymak zorundasınız.’ Aksi takdirde layık olduğunuz konuma oturtulur, işsiz kalır, yaşama saygısız, potansiyel katil ve tecavüzcü olarak muamele görürsünüz.”

        Sosyal medyada hesabı olanlar zaman zaman kulağı, kuyruğu kesilmiş, bıçaklanmış, dövüştürülüp kanlar içerisinde bırakılmış, tecavüz edilmiş veya öldürülmüş, bakmaya bile tahammül edilemeyen, insan olmaktan utandıran hayvan resimleri görüyorlardır. Sayısı beklenenin altında olmakla birlikte gelen tepkiler gerçekten büyük. Çaresizlik içerisinde kınayan mesajlar yazarak, beddua ederek rahatlamaya çalışıyorlar.

        Ülkemizdeki, hayvan sevgisiz bu ruh hastalarının, hayvanlara işkence yapmalarını engellemek, caydırıcılığı artırmak için 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklikler yapılması için çok çaba sarf edildi ve sonuç alındı. Lakin maalesef hâlâ değişen bir şey yok! Bu tür yasalar Amerika’da da etkisiz olduğu için en sonunda FBI takdire şayan bir karar almış bulunmakta. Darısı başımıza... Keşke bizde de yetkili birileri çıkıp Adam Lippe’nin dediği gibi, kültürümüzü yansıtan bir karar açıklasa, tarihe geçse, yüreğimizde taht kursa... Duysak ki o kişi, “Bu ülke bizlerin olduğu kadar içinde yaşayan hayvanların da yuvası. Gerek dini gerek insani sebeplerden dolayı, ‘Yaradılanı yaradandan ötürü sev’ diyen bir ülkenin vatandaşı olarak bundan sonra ülkemiz hayvanlarına ve haklarına saygı duymak kanuni zorunluluk olarak kabul edilecektir. Uymayanların hakkında insanlık suçundan dolayı soruşturma başlatılacak, layık olduğu konuma oturtulacak, yaşama saygısız olduğu için işsiz kalacak, potansiyel katil ve tecavüzcü olarak muamele görecektir” diyor...

        Gene hayal kurdum farkındayım. Ne yapayım, bakarsınız birçok hayalim gibi bu da gerçek olur...

        'ROMANTİK' SİVRİSİNEKLER!

        GEÇEN hafta Journal of Medical Entomology Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmaya göre sivrisinekler yumurtalarını gelişigüzel su birikintilerinden çok etrafta çiçek olan su birikintilerine bırakmayı tercih ediyorlar. Sebebi ise konunun başlığında söylediğim gibi “romantizm” değil, dişi sineklerin enerji kaynağı olarak çiçek nektarına ihtiyaç duymaları. Araştırmacılardan Dr. Phil Kaufman bu buluşun sivrisineklerle verilen savaşta çok işe yarayacağını, belki de sıtmaya karşı verilen savaşta şimdiye kadar elde edilemeyen başarıya ulaşılabileceğini söylüyor. Sivrisineklerin ürediği su birikintisi civarına, tercih ettikleri çiçek nektarı lezzetinde zehirli sıvılar yerleştirilmesi için çalışmalar önümüzdeki ay başlıyor.

        KÖPEKLERİ EVCİLLEŞTİREREK SAĞLIKLARINI BOZDUK

        AMERİKALI ve İspanyol bilim insanları köpekler üzerinde ortak bir çalışma gerçekleştirerek tahminlerimizi bilimsel olarak ispatlamış oldular. Proceedings of the National Academy of Sciences isimli dergide geçen hafta yayımlanan makalede, kurtlar ve köpeklerin karşılaştırmalı gen analizleri üzerinde durulmuş. Yaklaşık 15 bin yıl önce hayatımıza bekçi, arkadaş, kızak çekicisi olarak davet ettiğimiz bu sadık dostlar maalesef artık geldikleri kökenden yani kurtlardan sadece görüntü değil sağlık açısından da çok daha farklı. Köpekler çok daha zor üreyebiliyor, astım, romatizma, göz ve kulak hastalıkları yanı sıra kansere çok daha kolayca yakalanabiliyorlar. Bağışıklık sistemleri zayıf olduğu için de kolayca enfekte oluyorlar. Bilim insanları bu değişikliğe ana sebep olarak sadece yaşama tarzlarını değil beslenme şekillerini gösteriyorlar. Maalesef köpekler bir karnivor ya da bir etobur olarak çiğ etle beslenemiyor, gerektiği kadar egzersiz yapamıyor ve yeme gereğini hissettikleri an (onlara göre) ilaç olabilecek bitkileri bulamıyorlar.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar