Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uluslararası bir esans şirketi için İstanbul'da buluşan dünyaca ünlü üç parfümör; Christian Vuillemin, Andor Hun ve Jorge Lee'yle koku üzerine...

        Yazının başlığına bakıp bunun bir Patrick Süskind röportajı olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Olmadığı için özür dilerim ama inanın üç özel “burun”la buluştum bu hafta. Bir parfüm yapsam üçünü de koyarım içine, o derece. Şimdiye kadar binlerce formüle imza atan bu özel burunlara soracağım o kadar çok şey var ki... Mesela güzel kokan birine âşık olunur mu? En güzel kokan kadınlar nereli? Ya da İstanbul bir parfüm olsaydı...

        JORGE LEE

        Kolombiyalı 43 yaşındaki muhteşem burun, geleceği için hiç plan yapmayanlardan. Benim de burnum böyle koku alsa, Chanel “Gel bizim için parfüm yap” dese ben de plan yapmam herhalde. Dünyayı gezmiş. Kolombiya’daki kahve ağaçlarının çiçek açarken saldığı kokuyu, bergamotlar filizlendiğinde Güney İtalya’yı, Umman’da amber satanların pazarını yüklemiş beynine, şimdi İstanbul’da yaşıyor. Mutlu ve mesut. Aslında ekonomi okudu. New Jersey’de bir bankada çalışırken “Ben ne yapıyorum” dedi. İşten ayrıldıktan sonra – kaderin cilvesi bu olsa gerek – bir kozmetik firmasından teklif aldı ama pazarlama kısmından. Tabii çok geçmeden burnu fark edildi. Devamı malum, dünyaca ünlü markaların “Al beni” diye bağıran parfüm şişelerinin içinde Jorge’nin parmağı, pardon burnu var!

        Artık bir Türk firması için çalışıyorsunuz. Bir gÜnünüz nasıl geçiyor?

        Bir gün önceden seyrelttiğimiz formülleri kokluyoruz. Aynı gün yapmamak gerekiyor bunu. Üzerinde yapılabilecek değişiklikleri konuşuyoruz. Bazen gerek kalmıyor. Ama birçok parfümörün hayatında başarının üç katı yenilgi vardır. O yüzden her şeyi not ediyorum.

        Andor Hun burnunu sigortalatmış mesela. Siz nasıl bakıyorsunuz?

        Burun kendini her gün yenileyen bir or gan, bu iyi bir şey. Nem li ortamlarda olmaya çalışıyorum. Burnun arkasında yer alan reseptörlerin etkin olması için nem şart. Bir oturuşta 10 formül kokladığım için sürekli sıvı almaya çalışıyorum.

        Tüplerle mi çalışıyorsunuz?

        Ben hiçbir şeye dokunmamayı tercih ediyorum. Bir damla bile sinse bütün günü etkiler o koku. Öyle küçük ölçeklerle oynayarak koku yaratıyoruz ki, bu riski göze alamam.

        Bazıları kalıtsal olarak diğerlerinden daha mı kötü kokar?

        Bu burnun yapısıyla alakalı aslında. Kimi çok keskin bir burna sahiptir senin almadığın kokuları alır. AyrıNtıları yakalar burnu. Benim gibi bir işe sahip değiLse bu hayatı ciddi zorlaştıran bir durum.

        Hangi ülkenin kadınları ne kokar?

        Türkiye’de tatlı kokular tercih ediliyor; amber, vanilya... Avustralya’daydım geçenlerde sanki herkes okyanus kokuyordu. Fransa’da çiçek kokusu hâkimdir. İspanya’da biraz da odunsu kokular vardır. Doğal kokular karşı tarafı her zaman cezbeder. Sevdiğin gibi kokan birini metreler öteden hissedersin. Belki binlerce madde vardır içinde ama burnuna o doğallık geldi mi tamamdır. Müge çiçeğini çok severim mesela ama parfümde doğallığı bir türlü yakalayamadık mügeyle.

        ANDOR HUN

        Amerikalı Andor Hun, dünyanın en önemli üç burnundan biri olarak kabul ediliyor. Bu yaşa kadar hayatta kalan tek parfümör. 83’ünde... Burnu 1.5 milyon dolara sigortalı. MG Gülçiçek International Fragrance Company’de şef parfümör. Muhalif demokratların lideri konumundayken Macaristan işgal edilince adı ölüm listesine kondu. Eşiyle ABD’ye kaçtı. Diploması geçerli olmadığı için çiçek kokusu üreten bir şirketin muhasebe departmanında işe girdi. Çok geçmeden fark edildi tabii... Küçükken beyni kokuları direkt kaydeden, annesinin baharatları kullanmadan önce danıştığı, 1 kiloluk bir sıvının içindeki 1 gram kokuyu ayrıştıran Andor Hun, kötü başlayan hikâyesinde geleceğini buldu.

        Burnunuz nasıl böyle iyi koku alıyor? Farkınız ne?

        Binden fazla markaya parfüm yaptım. Çok çalıştım. Mesela sen de “Gucci Envy” var şuan. FoRmülü çantamda, ölmeye yakın veririm sana. Çinli ya da Hintli olsaydın metreler öteden anlardım. Hintliler duş alsalar bile kokar. Kuzey Avrupalı kokmaz mesela.

        Yanınızdan geçen herkesin parfümünü anında tanır mısınız?

        Bazen, çünkü her parfüm her tende farklı durur. Birinde beğendiğini almak çok yanlış o yüzden. Kullandığın parfümü insanlar fark edip “Parfümünüz ne” diye sorduysa sakın değiştirmeyin. Yenilerini ekleyin ama hep o koku başucunuzda dursun.

        Güzel kokmak kalıtsal mıdır?

        Herkes ama herkes farklı kokar ama koku daha çok kültürel değişimler gösterir, kalıtsal değil. Ama bir erkek güzel koktuğunu düşündüğü bir kadının peşini bırakmaz.

        En iyi malzemeler nerelerden geliyor?

        Isparta gülleri dünya literatüründe birinci kalitede. Ama öyle pahalıya geliyor ki! Birinci sınıf lavanta Fransa’da, portakal Kaliforniya’da yetişir. Ayrıca sadece iyi kokular değil, kötüler de kullanılıyor. Mesela Fransız kadınları siyam kedisinin saldığı kokuyu taşıdı yıllarca.

        Koku ne kadar önemli? Mesela âşık ettirir mi?

        Zambak kokan bir kadına âşık olabilirim. Ama çirkini güzel gösteren bir koku üretilmedi. Birçok akıl hastanesinde koku tedavisi yapılıyor. Odalara sıkılan deniz kokuları akıl hastalarını sakinleştiriyor. Restoranlar, marketler kurumsal koku konseptine geçti.

        Sarışınlar ve koyu tenliler ne kullanmalı?

        Zambak, yasemin, limon, bergamut sarışınlara uygun. Esmerler amber, sandal ağacı, vetiver, paçuli kullanmalı.

        Şu an moda ne?

        Gül, lavanta, yasemin gibi floral pudramsı parfümlere yani 70’lere dönüş var. Nisch parfüm trendi de artıyor. Artık herkes farklı kokmak istiyor.

        CHRISTIAN VUILLEMIN

        74 yaşındaki dünyaca ünlü parfümör Fransa Grass’da doğdu. Fas’ta büyüdü. Fizik okudu. Okul bitmeden önce harçlığını çıkarmak için bir kimya deposuna girdi. İşte ne olduysa orada oldu. Kokularla tanıştı Christian. Ama o diğer altın burunlardan farkLı düşünüyor. “Koku almak, hayatını kokuları iyi tanıyarak kazanmak için özel bir burna ihtiyacın yok” diyor. Ona göre çok çalışan, deneyen herkes bu işi yapabilir.

        Eskiden mi daha güzeldi kokular şimdi mi?

        Eskiden daha güzeldi, şimdi kullanılan esanslar 20 yıl önce tuvalet sifonu kokularında kullanılırdı; bu utanç verici! Sifon çekince çıkan kokuda kullanılan kokular var ya...

        Şaka...

        Evet. Avrupa’da koku tanınmıyor, iletişim aracı olarak görülmüyor koku. Çok acı bence. Arap ülkelerinde, Çin’de, Endonezya’da koku çok önemli. Tariflerde hep koku vardır. Sizde de fena değil, kokuya önem veriliyor.

        Çok önemli markalarda çalıştınız yıllarca. Biri de Chanel...

        Evet yıllarca çalıştım. Bence Chanel no. 5 ününü hak ediyor. O zamanlar bu kadar güzel malzemeyle üretilen parfüm pek yoktu, tek olmaktan kazandı. O kadar klasik bir koku yakaladılar ki ünü hiç gitmedi.

        Burnunuzu nasıl koruyorsunuz?

        Özel bir şey yapmıyorum. Çok mecbur kalmadıkça her şeyi koklamıyorum.

        Sahte kokuları ayırt edebiliyor musunuz?

        Bazıları gerçekten çok başarılı, ayırt etmek imkânsıza yakın.

        O zaman neden bu kadar para veriyoruz?

        O şişeler için. Düşünsene, kim arkadaşlarının yanında uyduruk bir şişe çıkarıp sürer. Hayatta yaptıramazsın kadınlara.

        Hasta birini kokusundan anlar mısınız?

        Evet kanserli biri farklı kokabilir. Eski çağlarda koku teşhis için önemliydi, şimdi teknoloji ilerlediği için gerek duyulmuyor.

        En seksi kokan kadın?

        Andor Hun: Macar kadınları seksi kokar. Türk kadını biraz daha egzotik kokuyor. Alman kadınları da iddialı bence.

        Christian Vuillemin: Paris kadınları harika kokuyor. Doğal koku olarak da Endonezyalı kadınlar. Çünkü güzel bir iklimde yaşıyorlar, doğal besleniyorlar ve değişik meyveler yiyorlar. Güzeller de... Bu üç faktör biraraya gelince çok güzel bir koku çıkıyor ortaya.

        Jorge Lee: İngiliz ve Alman kadınlar güzel kokar.

        ‘İstanbul isimli bir parfüm yapın’

        Andor Hun: Meltem esintisini anlatmalı. Biraz lale, Asya-Avrupa karışımını anlatmak için yarı oryantal bir nota olmalı. Gül kesin koyarım. İstanbul umut da kokuyor. Bunları bir şişeye doldurmak gerekirse, ağırlıklı marin, çiçeksi, ağacımsı notalar kullanırım.

        Jorge Lee: Baharat çarşısına gidip en baskın kokuyu bulurum, deniz kokusu eklerim. Biraz da geceleri çağrıştıran bir kulüp kokusu eklerim.

        Christian Vuillemin: Gül kesinlikle. Dünyanın en güzel gülü bence Türkiye’de yetişiyor. Lavanta da çok başarılı, ki Fransa da o konuda iyidir. Kekik, nane parfümde önemlidir ve bunlar da Türkiye’de harika. Hepsini karıştırırdım.

        En sevdiğiniz ve en sevmediğiniz kokular neler?

        Andor Hun: En sevdiğim koku zambak, en sevmediğim koku hayvanat bahçesi kokusu.

        Jorge Lee: Vetiver... Kök aslında, Endonezya’dan. Haiti’de de yetişmeye başladı. Evlerin yapılmasında kullanılan bir bitki ama benim için inanılmaz bir koku. Chanel çok kullanır mesela. Kötü olarak da yanmış lastik kokusu.

        Christian Vuillemin: Favorim yasemin ve gül. Balık kokusu gerçekten çok sert, pek hoşlanmıyorum.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar