Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün sizinle Cemal Kaşıkçı cinayeti ile ilgili epey bir süredir izini sürdüğüm ve güvendiğim birkaç çapraz kaynaktan teyit ettirdiğim çok ilginç bilgileri paylaşacağım.

        Kaşıkçı’nın ölümünün üzerinden 1.5 aya yakın süre geçti fakat hâlâ cinayet esrarını koruyor. Suudi gazetecinin bir boğuşma sonucu öldüğü üzerine birçok haber yapıldı ancak benim elimdeki bilgi bu iddiayı doğrulamıyor.

        ÖNCE UYUTUP SONRA ÖLDÜRMÜŞLER

        Kaşıkçı boğulmuyor, bir arbede de yaşanmıyor. Açıkçası herhangi bir tartışma ya da kavga da yok. Ulaştığım bilgilere göre talihsiz adamı ilaçla uyuşturuyorlar ve bilinci kapalıyken öldürüyorlar. Sonra da kimyasallarla su haline getiriyor ve kullandıkları maddeleri dağıtıp yok ediyorlar.

        Suudi Arabistan, İstanbul Başkonsolosluğu'nu kapatacak ve yeni yer talep edecekmiş. Ancak bunu şimdilik resmi olarak yalanlıyorlar. İşin soğumasını bekliyorlar. Bir süre sonra personeli de tamamen işten çıkarıp, artık Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi ile özdeşleşen yerden ayrılmayı planlıyorlarmış.

        ***

        Tozlu raflardan çıkan esrarengiz cinayet

        Geçtiğimiz perşembe Fatih Altaylı, Cemal Kaşıkçı cinayetinde cesedin bulunamamasından hareketle 1979’da işlenmiş başka bir cinayete atıf yaptı. Ünlü bir diş hekimi olan Füreyd Dosdoğru’nun öğretmen Muazzez Hanım’ı öldürdüğü ve yalısından denize attığı ancak bedene ulaşılamadığı için beraat ettiğini yazdı.

        Ortadan kaybolan bir kadın, bir yalı ve meşhur bir diş doktoru… Merakımı uyandırdı bu küllenmiş hikaye. Araştırdım ve ölen Muazzez Hanım’ın avukatı Kemal Kumkumoğlu’na ve o günlerin gazete haberlerine ulaştım…

        Kumkumoğlu bugün 80 yaşında. 68 kuşağının aktif solcu öğrencilerinden, hatta liderlerinden olarak bilinen bir isim. Paçacı cinayetinin üzerinden 39 yıl geçmesine rağmen olay hâlâ zihninde canlılığını koruyor zira dava ile 4-5 yıl uğraşmış. Bu işten tek kuruş para da istememiş. "Ailenin maddi imkanı çok kısıtlıydı, karşımızda da İstanbul’un bilinen bir ailesi vardı" diyor. Benim için tozlu dosyaları karıştırdı ve yargı sürecinindetaylarını buldu.

        Peki Altaylı’nın hatırlattığı, 39 yıl önce meydana gelen cinayetin hikayesi neydi?

        Füreyd Dosdoğru, dönemin sosyetik diş hekimi. Babası Atatürk’ün özel dişçisi Siret Dosdoğru imiş. O yıllarda kızı Maçka İlkokulu'nda okuyor. Muazzez Paçacı, kızının öğretmeni, bekar ve genç bir kadın.

        AKINTIYA KAPILSIN DİYE AĞIRLIK BAĞLAMIŞ

        Avukat Kumkumoğlu’nun anlattığına göre Muazzez Hanım, kızı vasıtası ile Füreyd Bey ile tanışıyor, dişlerini yaptırıyor, bu arada aralarında bir yakınlaşma oluyor. Cinayet günü doktorda tedavisi var. Dönemin bazı gazete kupürlerine göre Füreyd Dosdoğru gönül ilişkisini bitirmek istiyor, Muazzez Paçacı yanaşmıyor, cinayetin sebebi bu. Ancak avukat Kemal Bey aralarındaki ilişkiyi kabul etse de Muazzez Hanım’ın iğne nedeniyle yanlışlıkla öldüğünü düşünüyor.

        Sonuçta Paçacı dişçi koltuğunda yaşamını yitiriyor ve doktor telaşla cesedi sarıp sarmalıyor ve Vaniköy’deki yalısına götürüyor.

        Dosdoğru ailesi nüfuzlu. Konu mahkemede ilk celsede kapanmaya çalışılıyor ama Muazzez Hanım’ın havayollarında çalışan kız kardeşi işin peşini bırakmıyor. Avukat Kemal Bey’i de ikna ediyor ve mücadeleye başlıyorlar.

        Kemal Bey’in dediğine göre Dosdoğru, cesede alt akıntıya ulaşıp kaybolması için ağırlık bağlayıp yalısının önünden öyle Boğaz’a bırakmış. Nitekim beden bulunamıyor. Ancak sonuç Altaylı’nın yazdığı gibi değil.

        CESET YOK AMA CEZA VAR

        İlk hüküm beraat oluyor ama karar Yargıtay’a gidiyor. Yargıtay 1. Ceza kararı bozuyor ancak kendisi de yine beraat veriyor. İkinci hüküm Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gidiyor. Oradan 8 yıl hapis çıkıyor, Dosdoğru yaklaşık 5 yıl yatıyor.

        Ceza almıyor değil, alıyor ancak düşük bir ceza alıyor. Bunun sebebi de cesedin bulunamaması değil, o zamanın ceza yasasının 455. Maddesinin işletilmesi. Yani kasıt olmadığı kabul ediliyor ve "meslekte ve sanatta acemilik sebebiyle" insan öldürmekten mahkum oluyor.

        "Ceset yoksa ceza da yok" bağlamı doğru değil. Başka bir yazıda ceset bulunamadığı halde katillerin ceza aldığı bazı örneklere de bakabiliriz zira arşivlerde var böyle vakalar.

        Kaşıkçı gibi uluslararası boyutu olan, bütün dünyayı ilgilendiren politik bir cinayeti ve akıbetini böyle bir cinayetle karşılaştırmak doğru değil. Öte yandan bu vesile ile tarihin unutulmuş sayfalarında gezinmek ve bence çok iyi bir film senaryosuolacak "Muazzez Paçacı" hikayesini öğrenmek güzeldi.

        Bu arada Füreyd Dosdoğru da geçen sene vefat etmiş…

        ***

        Avlanma yasağı mı dediniz?

        Her hafta bir iki kez balık almaya ve hep aynı yerden almaya gayret ediyorum. Güvendiğim bir balıkçım var. Anadolu yakasında birçok meşhur lokantaya da o veriyor deniz ürünlerini. Mevsim balıklarını taze getiriyor.

        Ancak bugün gittiğimde tezgahta avlanma boyunun epey altında çinekoplar gördüm ve şaşırdım. "Ayıptır, balıkların soyunu tüketiyorsunuz, ben bu boyu burada bir daha görürsem artık gelmem" dedim.

        "Haklısınız Nagehan Hanım ancak biz halden bunu almadık. Sarıkanat aldık, kasanın altına bunları dizmişler. Arayıp bir daha kabul etmeyeceğimizi söyledik ancak birçok balıkçı bizim gibi hassas davranmıyor. Halin daha iyi denetlenmesi lazım" cevabını aldım.

        Çevremizi ve balıklarımızı tüketip bitiriyoruz. Deniz balığı namına kalan birkaç türden biri çinekop-sarıkanat-lüfer familyası. Ve bence dünyanın en lezzetli balık türü bu. Yazıktır! Bu işi ciddiye alalım. Denetimleri en üst seviyeye çıkaralım…

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar