Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birkaç gündür yalnızca Sıla konuşuluyor. Toplumların tarihinde birike birike ilerleyen ve bir sembol olayla patlayan yanardağlar vardır. Sıla’nın yaşadığı erkek şiddeti bence böyle bir yanardağ. Onun yaşadığı, Türkiye kadın mücadelesi tarihinde bir dönüm noktası olmalı. Türkiye’deki bütün kadınların Sıla Gençoğlu’nun haklı mücadelesini desteklemesi bence bir kadınlık onuru meselesi. Artık erkek tacizi-tecavüzü ve erkek şiddeti konusunda tüm kadınlar eteğindeki taşları dökmeli…

        Bir kere erkek şunu öğrenmek zorunda: Şiddet ve taciz konusunda kadınların beyanı esastır. Bir kadın şiddet gördüğünü, taciz edildiğini ya da tecavüze uğradığını söylüyorsa, o kadının beyanının esas alınması çağdaş uygarlık seviyesinin gereğidir. Hukuk da buna göre karar vermek zorunda olmalı. Kadınlar açıklaması çok zor olan böyle konularda yalan söylemezler.

        HERKES YAPI KREDİ’Yİ ÖRNEK ALMALI

        Koç Holding ve Yapı Kredi Bankası'nı tebrik ediyorum. Bir kadına iğrenç şekilde şiddet uygulayan Ahmet Kural’la çalışmama kararı, tüm firmalara ve medya organlarına örnek. Bu durumlarda özel sektör de, devlet de böyle yapmalı…

        Biz bu ülkenin kadınları Sıla gibi cesur olalım artık. Hangi siyasi görüşten, hangi dinden, hangi meslekten, hangi ırktan olursak olalım, lütfen kadınlar olarak hepimiz Sıla’yı destekleyelim. Hepimiz Sıla’yız. Hepimiz kadınız. Bir şekilde erkek şiddeti ve erkek tacizi görmeyen tek bir kadın yok bu toplumda. Eğitimli ve ayrıcalıklı görünen kadınlar bile bir şekilde erkek tahakkümü rejiminin aşağılamasına ve küçümsemesine maruz kalıyorlar."En uygar ve en demokrat” görünen erkekler dahi kadınları “ikinci sınıf cinsiyet” olarak gören erkek-egemen bakışı yenemiyor. Kadınlar olarak kendimizi kandırmayalım. Erkek bakışını yenmek kolay değil ve erkekler de yanımızda değil. Bu temelde bir cinsiyet çatışması sorunu.

        Elbette kadınların kendi haklarına dair bilinçlenmesi konusunda özeleştiri yapmalıyız. Erkekler kendi cinsiyet çıkarlarını korumak konusunda “vahşi” denebilecek kadar bilinçliler. Biz ise erkeklerin sinsi oyunlarına karşı maalesef safız ve üstelik bir de birbirimize karşı erkeklerin tahrikiyle numaralar çevirebiliyoruz.

        KAFALARIMIZI ERKEKLER ENDOKTRİNE EDİYOR!

        Modern kültürdeki kadın düşmanlığının 1 numaralı ismi Sigmund Freud’un söylediği “Erkekler köpektir. Kadınlar kedidir” ya da “Kadın kadının düşmanıdır” sözünü biz kadınlar bile benimsiyoruz! Kafalarımızı erkekler endoktrine etmiş. Olmaz böyle şey! Bilakis kadınların kadınlardan başka dostu yoktur günümüz dünyasında.

        Kadınlar her alanda ve her meslekte daha güçlü olmalı. Ancak bizim aramızdaki öz-bilinç ve dayanışma arttıkça bu erkek tahakkümü düzeni önce sarsılacak ve sonra da yıkılacak.

        ***

        O avukat Ahmet Kural’ı savunsaydı…

        Sıla’nın erkek şiddetine karşı direnişinin başarıya ulaşması konusunda avukatının "kurt" bir isim olan Rezan Epözdemir olması çok etkili oldu. Oysa ben isterdim ki yine işini çok iyi seviyede bilen ama kadın hakları konusunda uzmanlaşmış bilinçli bir kadın hukukçu Sıla’nın avukatı olsun. Epözdemir çok çalışkan ve başarılı bir avukat ama kadın hakları konusunda hassasiyeti olduğunu sanmıyorum. Müşterileri arasında erkek şiddetinin ve maçoluğun şahikaları olan kişiler de var çünkü.

        Dolayısıyla Sıla’nın avukatı Epözdemir eğer Ahmet Kural’ın avukatı olsaydı şimdi ortam bambaşka olabilir hatta Sıla’nın şiddet görmesiyle ilgili habere yayın yasağı bile gelmiş olabilirdi!! Çünkü Türkiye çok yakın zamanda aynısını yaşadı. O olayda bir kadına şiddet uygulayan erkek “kurt” bir avukat tuttu ve neredeyse dayak yiyen kadın suçlu ilan edilecekti. Bu şiddet olayıyla ilgili yazı yazmak bile yasaklandı. Çünkü profesyonel avukatlar eğer erkek tarafının avukatıysa da bir anda ortamı kadın haklarının aleyhine çevirebiliyorlar. Kimi hakimlerimiz de maşallah bu “kurt” avukatlar ne yöne çekerse oraya gidiyorlar. Oysa Türk yargısının da bu konuda bir duruşu olmalı...

        Nitekim Fatih Portakal da Sıla’nın başarısında avukatın önemine dikkat çekerek doğru teşhis yaptı. Fakat bence bir yandan kendi kurumuna da iğneyi batırdı. Yapı Kredi’yi Portakal da benim gibi çok takdir etti ama kendi kurumu FOX, özellikle de Doğan Şentürk malum kurum içi olayda Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesinde değil kadınları ezen Ortadoğu ülkeleri çizgisinde davrandı. Oysa çağdaş bir kurum kadının beyanını esas almak durumunda. Bence Portakal da FOX’un bu çifte standartlı tavrından rahatsız olmuş…

        YILMAZ ÖZDİL VE ÇİFTE STANDART

        Atatürk’ü anmışken Yılmaz Özdil’in de kadın konusundaki çifte standardını anmadan olmaz. Özdil sürekli Atatürk’ün kadınlara verdiği değerden bahsediyor. Taciz ve şiddet konusunda kadınların beyanının esas olması gerektiğini ifade ediyor ama kendisi daha birkaç gün önce Atatürkçü bir kadın öğretmenin beyanını hiçe sayarak bir programa çıktı. O öğretmen dayak yediğini ve saçlarından sürüklendiğini mahkemeye beyan etmişti.

        Yılmaz Özdil ne yaptı? Kadına şiddet kendi cephesinden gelince o erkeği kayırdı ve o öğretmenin şiddet gördüğünü söylediği kişinin programına katıldı. Bu mu Atatürkçülük? Bu mu çağdaşlık? Karısı tarafından şiddet uygulamakla itham edilen kişi Kemalist olunca meşru mu oluyor Yılmaz Özdil?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar