Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU ülkedeki muhalefet, destekçilerine saç baş yoldurur. Olamaz, böylesine akıldan uzaklaşılamaz. Bu kadar kendisi için değil, rakibi için çalışılamaz! Pazar günkü Hatay ziyaretinden beri olanları inanamayarak takip ediyorum.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da iktidar partisi ileri gelenlerinden biri olsam bu muhalefete madalya takardım, zira şu son 5 günde AK Parti’ye yeni seçmenler kazandırdılar.

        Kemal Kılıçdaroğlu huduttaki asker ziyaretine katılan sanatçılara “Reziller” diyerek, üzerine bir de sanatçıların ortak açıklama yapmasının ardından “Az bile söylemişim” i ekleyerek hepsini otomatik olarak aynı torbaya koydu, AK Partili ilan etti ve onların CHP’ye oy verme ihtimallerini sıfırladı.

        RAKİBE ÇALIŞMAK

        Halbuki herhalde hiç kimse o gezide olanların hepsinin Tayyip Erdoğan’a oy verdiğini düşünmüyordur. Bırakın hepsini, bana kalırsa bu sayı bir elin parmaklarını geçmez. Şimdi isim vermeyeyim ama orada olan ve Erdoğan’a, AK Parti’ye hiç oy vermemiş birçok kişi tanıyorum.

        Sanıyor musunuz ki bu isimler Kılıçdaroğlu’nun hakaretlerinin ardından artık CHP’ye oy verir? Kılıçdaroğlu sanatçıları adeta Cumhurbaşkanı’nın kollarına itti. Sayın Erdoğan’ın Kemal Bey’i tebrik etmesi lazım.

        Peki ya Meral Akşener’e ne demeli? “İktidara gelirsek bu isimlere selam vermeyeceğiz?” de ne demek? O da bütün bu sanatçıları ve sevenlerini bir kalemde kendi partisinin dışına itti. Ona da AK Parti’nin plaket vermesi gerek...

        İktidar açısından bulunmaz bir muhalefet kafası bu. Ama Türkiye’ye yazık değil mi? Akılcı, rakibini zorlayan, siyaset üreten bir muhalefeti bu millet hak etmiyor mu?

        ***********

        VESAYETÇİ ZİHNİYET

        SEVGİLİ okurlarım, şu iki olguyu unutmamalıyız: Afrin’de vatanımızın güvenliği için mücadele eden askerlerimiz ne kadar kahramansa, askeri darbeciler ile darbe yapmaya kalkışanlar o kadar sinsi ve hain. Geçmiş darbeleri meşru görenlerin de onlardan aşağı kalır yanı yok.

        Bu vesayetçiler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı başkomutan olarak askeri üniformayla görmek istemiyorlar. Bu fotoğrafa tahammül dahi edemiyorlar. Seçilmiş meşru bir Başkomutan’ın emrinde olan ordunun varlığına bile dayanamıyorlar.

        Onlar aynı 28 Şubat askeri darbesi dönemindeki gibi özerk, sivil hükümetin korktuğu ve ceberut bir TSK istiyorlar. Zaten bunu açık açık da yazıyorlar. 28 Şubat darbecilerinin yaptıklarını savunuyor ve “28 Şubat bir askeri darbe değildir” diyorlar.

        BUNLAR HÂLÂ YAZILABİLİYOR

        Mesela şu satırlar emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’a ait:

        “...28 Şubat bir darbe değildi. ...O dönemde yapılmak istenen, TSK içinde uç veren cemaat ve tarikat mensubu subay ve astsubayların temizlenmesiydi. ...Sekiz yıllık eğitim bir dayatma olarak topluma sunulsa da doğru bir adımdı...”

        28 Şubat bu milletin yüzde 90’ına göre aşağılık bir darbedir. O dönemde dindar kimliğini ifade etmekten çekinmeyen, namaz kılan ve eşi başörtülü olan bütün subaylar ordudan atıldı ama FETÖ hiç zarar görmedi. 8 yıllık kesintisiz eğitim ise toplumun çok büyük çoğunluğuna zulmeden totaliter bir kanundu.

        ***********

        EKRANDA SİYASİLERE HAD BİLDİREN EMEKLİ ASKERLER

        DARBEDEN 21 sene sonra hâlâ 28 Şubat askeri darbesinin açık açık savunulabilmesini sağlayan ortam maalesef FETÖ’nün darbecilikle mücadele davalarının hepsinin içini boşaltması sayesinde oluştu.

        Zaten Türkiye toplumunun kahir ekseriyetinde FETÖ’ye karşı nefret duyulmasının iki sebebi var. Birincisi 17-25 Aralık darbe teşebbüsünden 15 Temmuz ihanetine kadar Türkiye’ye yaptıkları. İkincisi de askeri vesayet ve derin devlet ile hesaplaşma davalarını sahte belgelerle mahvetmesi sebebiyle birçok ismi bilinen darbeci ve çetecinin dışarıda gezmesi.

        RETRO GÖRÜNTÜLER

        Afrin Harekâtı’nın gündemde olduğu böyle bir dönemde elbette emekli generallerin ekrana askeri bilgi amaçlı çıkması doğal ama durum bu değil. Son günlerde askeri bilgi vermek amaçlı çıkanların sayısı azaldı.

        Bakıyorum, 28 Şubat ve 27 Nisan dönemlerini hatırlatırcasına generaller iç siyaset ve hatta ekonomi yorumcusu haline geldiler. Öyle ki içlerinde seçilmiş siyasetçilere had bildirmeye kalkanlar bile var. Bu, şüphesiz askeri vesayetle mücadeleyi kazanmış bir Türkiye’ye yakışan manzara değil!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar