Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HAYAL bile edemeyecekleri büyük bir fırsat ayaklarına geldi. Başta sinema ve medya sektörü olmak üzere birçok sektörde binlerce “güçlü erkek” ona ne kadar teşekkür etseler az... Catherine Deneuve onlara “büyük kıyak” çekerken, onurları için mücadele eden dünyadaki bütün kadınlara da ihanet etti!

        Deneuve’ün başını çektiği ve 100 Fransız kadın tarafından imzalanan mektup, fevkalade sinsi ve tamamen erkek egemen bir perspektifle yazılmış bir metin. Hatta o metni “başına geleceklerden korkan” bir erkek sinemacı ya da medyacının kaleme alma ve Deneuve’ü de bu gerici karşı kampanyayı başlatmaya ikna etme ihtimalini bile yüksek buluyorum.

        TACİZİ ÖRTBAS ETME ÇABASI

        75 yaşındaki Deneuve herhalde “Benden sonrası tufan” dedi ve milyonlarca genç kadını her türlü erkek tacizine karşı koruyacak “Time’s up” kampanyasının içini boşaltmaya karar verdi. Evet yeniden söylüyorum, bu metin ezilen ve sömürülen tüm dünya kadınlarına ihanettir!

        Neymiş efendim, “ısrarla bir kadına asılmak”, yani tam Türkçe’siyle “askıntı olmak” erkeğin hakkı olmalıymış. Erkek tacizini örtbas etme çabasından başka bir şey değil bu. Mevcut konumunu, gücünü ve parasını kullanarak bir kadını ilişkiye girmeye zorlamak, yani ısrarla asılmak çok açık tacizdir. Taciz illa döverek ya da cebirle olmaz.

        DİZE DOKUNMA FANTEZİSİ

        Hele mektupta “dize dokunmak” ile ilgili bir bölüm var ki yine son derece sinsice “erkeklerin, kadınların bacağını okşayıp taciz etmesi” gerçeğinin üstünü örtüyor. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en çok rastlanan taciz türü, bir iş toplantısı esnasında daha üst düzey konumdaki erkeklerin elleri bir yere rastlar gibi yaparak altında çalışan kadınların bacağını okşaması veya vücudunun çeşitli kısımlarına dokunmasıdır. Maalesef son döneme kadar birçok kadın bu taciz türüne “işsiz kalma” korkusuyla sesini çıkaramadı...

        Ama şimdi kadınlar nihayet ayaklandılar ve el ele mücadele ediyorlar. Her zaman kadınlar üzerinde tahakküm kurmuş erkek cinsi de bu haklı kadın başkaldırısından çok korkuyor. İşte onlara Deneuve’ün mektubu ilaç gibi geldi. Türkiye’de de medya ve sinema sektöründeki telaşın sebebi bu. Ama üzgünüm beyler, korkunun ecele faydası yok...

        ***********

        O E-MAİLLER VE TÜRKİYE’DEKİ ‘HARVEY WEİNSTEİN’LAR

        ÇARŞAMBA günü “Türkiye İçin de Time’s Up” diye yazmıştım. O yazı üzerine çok sayıda e-mail aldım. Şayet bana yazan kadınlar izin verirlerse isimlerini de burada paylaşabilirim.

        Anladım ki, Türkiye kadınları için de zamanı geliyor. Kendilerine güvenmeye başlıyorlar, susmak değil mücadele etmek istiyorlar. Özellikle sinema sektöründe yönetmenler, yapımcılar ve aktörler arasında da “Harvey Weinstein” benzeri çok sayıda erkeğin olduğu birçok kadın oyuncunun tanıklığıyla anlaşılıyor. Hatta “çok ilerici ve özgürlükçü” bilinen kimi erkek sinemacıların dahi açık açık, “Benimle yatarsan başrol senindir” diye birçok kadını ilişkiye zorlayarak taciz ettiği görülüyor...

        MEDYADA DA ÇOK HİKÂYE VAR

        Gücün ve konumun istismarı, erkeklerin kadınları boyunduruk altına almak için çok kullandıkları bir yöntem. Medya sektöründen de böyle çok hikâye var. İşte bence Türk medya ve sinema-dizi sektöründe erkeklerin topluca yaşadıkları paniğin sebebi gerçeklerin ortaya çıkmasından duydukları korku. Kadınların bu mücadelesini durdurmak için ellerinden geleni yapacaklardır. İdeolojik olarak birbirine taban tabana zıt erkekler bile bu akımı engellemek amacıyla birleşeceklerdir. Bütün kadınları bu konuda dikkatli ve birlik olmaya çağırıyorum...

        ***********

        HALE SOYGAZİ BENİ ŞAŞIRTTI

        GAZETEMİZ Habertürk, dün çok doğru bir iş yapmış ve Deneuve’ün bu gerici kampanyası üzerine bizim kadın oyuncuların ne düşündüğünü sormuş. Çoğu çok güzel cevaplar vermişler. Ancak değer verdiğim bir sanatçı olan Hale Soygazi beni şaşırttı. Soygazi, bu gerici kampanyayı haklı bulduğunu söylemiş. Gerekçe olarak da Fransız toplumunda kadın ve erkeğin eşit olduğunu ileri sürmüş. Bizdeki durumun berbat olduğuna dair sözlerine katılıyorum. Ama Fransa için söyledikleri doğru değil...

        FRANSA EPEY GERİ BİR POZİSYONDA

        Bırakın Fransa’yı, Fransa’dan ileri ülkelerde bile kadın-erkek eşit değil. Ve cinsiyetler arası güçler eşit olmadıkça bu kölelik düzeni sürecek. Bir şekilde her ülkede kadınlar üzerinde erkek tahakkümü var. Üstelik kadınların durumu açısından Fransa, Batı devletleri arasında da ABD, İngiltere, Almanya ve İskandinav ülkelerine kıyasla epey geri bir pozisyonda. Mesela hâlâ Fransa’da, İtalya’da, İspanya’da ve Portekiz’de “namus cinayetleri” bitmiş değil. Fransız kadınları da bu zihniyetle mücadele ediyorlar ve Deneuve’e Fransa’dan da büyük tepki var.

        Öte yandan Fransız medya sektörü, o yaldızlı özgürlükçü görüntüsünün altında hâlâ ataerkil zihniyeti saklayan bir sektör. Yani bu gerici kampanyanın Fransız medyasından çıkması şaşırtıcı değil. Yine şaşırtıcı olmayan ama üzücü olan ise Deneuve ve diğer 99 kadın gibi “işbirlikçi” bulmalarının hâlâ bu kadar kolay olması...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar