Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        IŞİD’e artık sadece İslam ülkelerinden değil, Avrupa’dan da katılanlar oluyor, yani Müslümanlar’ın yanısıra Hristiyanlar da Irak’a ve Suriye’ye gidip kafa kesiyorlar yahut milleti kurşuna diziyorlar ya...

        Amerikalı gazeteci James Foley’i kameraların önünde boğazlayan maskeli IŞİD milisinin bir İngiliz olduğunun ortaya çıkması üzerine, Londra’da şimdi örgüte katılmaları engellemek için ne tedbirler alınması gerektiği tartışılıyor.

        Tartışmaya geçen gün Londra Belediye Başkanı Boris Johnson da katıldı, Irak’a ve Suriye’ye giden İngilizler’in memlekete dönüşlerinde hemen tutuklanmaları, mutlaka ceza görmeleri ve vatandaşlıktan da çıkartılmaları gerektiğini söyledi.

        Londra Belediye Başkanı’nın söyledikleri sadece bunlardan ibaret değil. Johnson, IŞİD’in ilân ettiği “cihad” hakkında da konuştu ve işi “göğüsleri henüz tomurcuklanmış kızlar”a kadar getirdi!

        Bakın, nasıl:

        TAM TERCÜME EDEMEDİM!

        Johnson, IŞİD’in cihadından bahsederken “Amerikalı gazeteciyi öldüren katilin benzeri genç adamlar, ilân edilen kutsal savaşta can verdikleri takdirde cennete gideceklerine inandırılıyorlar. Orada tam 72 adet bakireden cinsel ihtimam görecekleri söyleniyor” dedi ve ilâve etti:

        “Gidenlerin çoğu buna inanıyorlar, hattâ ulemadan bazıları da göğüsleri yeni tomurcuklanmış 72 adet bakireden bahsediyor. Cennette bu tür şeylerin mevcudiyeti birçok kişiye herhalde saçma geliyordur!”.

        Boris Johnson’un yukarıda naklettiğim ifadelerinin son cümlesini aslında tam olarak tercüme etmedim, daha doğrusu edemedim, zira söylediklerini aynen naklettiğim takdirde haklı olarak kıyametler kopar! Johnson’un Nebe Suresi’nin 33. âyetinde geçen “kevâıbe” kelimesinden hareketle “kuru üzüm” demek olan ama İngiliz argosunda bambaşka bir mânâsı bulunan “raisin” kelimesini kullandığını ve sözlerinin tamamını merak edenlerin de şayet sinirlerine hâkim olabilecekler ise konuşmasının aslını bulup okumalarını söylemekle yetineceğim.

        BAHTSIZ BİR GAZETECİ

        Kur’an’daki “kevâıbe” kelimesi ile İngiliz argosundaki “raisin” sözü arasında bu garip bağlantıyı kuran Boris Johnson’un kim olduğunu belki biliyorsunuzdur ama ben gene de hatırlatayım:

        Boris Johnson, tam ismi ile Alexander Boris de Pfeffel Johnson, Türk basınının bir zamanlar en meşhur ama en şanssız isimlerinden olan Ali Kemal’in torununun çocuğudur.

        Gençlik yıllarında zamanın hükümdarı İkinci Abdülhamid tarafından birkaç kez sürgüne gönderilen Ali Kemal, 20. yüzyılın başında Londra’ya yerleşir; burada 1903’te Wilfred Brun adında bir İngiliz hanımla evlenir ve bir kızı olur. 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilânının ardından İstanbul’a döner, hem gazetecilik hem de o zamanın üniversitesi olan Dârülfünun’da hocalık yapar, 31 Mart isyanının ardından yeniden İngiltere’ye, oradaki karısı ile kızının yanına döner. 1909’da bir de oğlu olur, çocuğa “Osman Kemal” adını verirler ama Ali Kemal 1912’de ailesini İngiltere’de bırakarak tekrar İstanbul’a gelir, yeniden evlenip başka bir aile kurar ve İzmit’te, 1922’nin 6 Kasım’ında utanç dolu o mâlûm hadise yaşanır, yani linç edilir!

        İngiltere’de önümüzdeki sene başbakan yahut en azından dışişleri bakanı olması beklenen Boris Johnson, Ali Kemal Bey’in daha sonra “Osman Wilfred Johnson” ismini alacak olan oğlu Osman Kemal’in torunudur.

        IŞİD’in kan dökme merakı, tâââ Londra’da bile artık işte böyle tuhaf ifadelere, garip düşüncelere ve acayip yorumlara sebep oluyor, üstelik basın tarihimizin çok önemli bir isminin soyundan gelenleri bile böyle saçma sapan konuşturuyor!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar