Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HANİ delinin biri kuyuya taş atar da elli akıllı gelse o taşı çıkartamazmış ya...

        Kudüs meselesinde işte böyle oldu. Amerikan Başkanı Donald Trump’ın taşı atması, yani Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararnamesini imzalaması üzerine Batı Şeria ile Gazze daha şimdiden karıştı ve bütün dünya “Bundan sonra ne olacak, ne yapacağız?” merakında ve heyecan içinde...

        Ne olacağının ayrıntılarını tahmin edebilmek hayli zor; zira hadise anlık gelişmelerin yaşandığı, alınan kararların ve varılan anlaşmaların hemen her an bozulabildiği bir bölgede, yani Ortadoğu’da meydana geliyor. Bir tarafta iç politikadaki beceriksizliklerini ve sebep olduğu skandalları geri plânda tutabilmek için dünyayı ateşe vermekte tereddüt etmeyen Donald Trump gibi bir aklıevvel var; diğer yanda ise Trump’ın kararını kınamalarının şart olduğu bilen ama bu işi Amerika’yı hiddetlendirmeden nasıl yapacaklarının derdine düşüp kıvırmaktan yorulan fakat çareyi bir türlü bulamayan Mısır, Suudi Arabistan ve Emirlikler gibi Amerikan uyduları...

        PAPA CENAPLARI NEREDE?

        Kudüs’ün sadece Müslüman yahut Musevi değil, Hristiyan dünyası için de gayet önemli olduğundan bahsetmesi şart olan Papa cenapları derseniz şimdilik sadece kem-küm etmekle yetiniyor ve sadece iki yerden ses geliyor: Türkiye ile Filistin’den... Amerika’ya hemen her vesile ile demediğini bırakmayan ve Kudüs’ü kavram hâline getirip senelerce devriminin en önemli sloganlarından biri olarak kullanan İran bile henüz sessiz.

        Son günlerde yaşanan gelişmeleri değerlendirirken bir tarafa hadiseleri, diğer tarafa da İran’ı koyduğunuz takdirde olup bitenlerin İran’ın işine nasıl yaradığını hemen farkedersiniz.

        Meselâ, New York’ta devam eden ve başaktörünün Rıza Zarrab olduğu dâvâyı düşünün...

        Dâvânın temelinde İran’a karşı uygulanan ambargonun delinmesi var. Üçkâğıtçılık, sahtekârlık, para aklama yahut rüşvet iddiaları dâvâyı kamuoyu önünde cazip kılan unsurlar ama asıl mesele ambargonun delinmesi, İran’ın suç olarak gösterilen bütün bu faaliyetlere göz yumması, hattâ döviz elde edebilmek için işbirliği içerisinde bulunması...

        İRAN’IN İŞİNE YARAR!

        Ama, günlerdir devam eden duruşmalarda hâkimin, savcıların yahut avukatların İran’ın aleyhinde tek bir söz ettiklerini işittiniz mi? Tahran nerede ise “duruşmalardan vâreste tutulmuş” vaziyette ve bahsi bile geçmiyor!

        Başkan Trump’ın Kudüs kararı, daha şimdiden İran’ın pozisyonunu güçlendirmiştir. Ortadoğu’da kurulmasına çalışıldığı söylenen yeni düzenin ve merkezinde Suudi Arabistan’ın bulunduğu İran karşıtı bloğun Amerika’yı kızdırmama korkusu yüzünden Kudüs konusundaki gelişmelere karşı açıkça karşı çıkamaması, en çok Tahran’ın işine yarayacaktır. Kıt’a Arabistanı’nın Washington karşısında neredeyse ezelden beri ezik olan hanedanlarının açıkça tek bir söz söyleyemeyip rakkaseliğe devam etmeleri de İran’ın zaten senelerden buyana arayıp da bulamadığı bir bahanedir ve bu bahane gittikçe güçlenmektedir.

        Bu vaziyette ortada sesini daha fazla yükseltmesi gereken ve buna tarihî bakımdan da hakkı olan tek bir ülke kalıyor: Türkiye...

        “Tarihî bakımdan” diyorum, zira yaşanan kargaşanın temelini teşkil eden Kudüs bizim için Patagonya, Alaska yahut Kafdağı’nın ötesi gibi uzak bir diyar değil, bundan bir asır öncesine kadar İstanbul’dan gönderilen Mülkiyeliler’in idare ettikleri, hemen ilerimizdeki bir beldedir. Ortadoğu’da bugün yaşananlar zaten bizim imparatorluk mirasımızın tasfiye çabasıdır ve “mûris” yani “miras bırakan” taraf olan Türkiye’nin tasfiyede mevcudiyetini gösterip söz sahibi olmaya çalışması da şarttır.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar