Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İKİ kongre iki farklı yeniliği de beraberinde getirecek.

        Birinde lider, diğerinde politika değişecek...

        İlkinden başlarsak...

        Ahmet Davutoğlu’nun AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık yolunun dün MYK’da da açılması ile birlikte AK Parti’nin başına gelecek kişi netleşti.

        Erdoğan’ın da katılımıyla çarşamba günü yapılacak olağanüstü büyük kongrede bir başka ciddi adayın çıkma şansı görünmüyor.

        Dolayısıyla AK Parti, mevcut üst yönetimi MKYK’yı da bu kongrede yenilemeyeceği için sadece genel başkan değiştirip yoluna devam edecek.

        Ayrıca Erdoğan’ın madden varlığı bulunmasa bile ruhu her daim parti koridorlarında olacak.

        Sonuçta AK Parti’nin sürdüregeldiği politikasında değişiklik olmayacak.

        Zaten Davutoğlu da önce danışman, sonra da Dışişleri Bakanı olarak üretilen politikaların merkezinde bulunduğu için AK Parti’de Erdoğan sonrasına dönük farklılaşma da olmayacak.

        Değişim sadece isimler bazında kalacak.

        CHP’DE DEĞİŞİM

        Asıl değişim ise ikincisinde yani CHP’de gerçekleşecek.

        Birkaç gündür CHP kadroları ile yaptığım konuşmadan çıkardığım kadarıyla parti politikasında ciddi bir değişim yaşanacak.

        Aslında değişim yerine, CHP’nin 1991 sonrası terk ettiği aslına dönüş de denilebilir.

        Hedef de partinin asıl kimliği olan sosyal demokrat, sol kimlikle yeniden buluşması.

        Örneğin dışarıda Avrupa Yerel Yönetim Şartı’nı kabul edip savunurken, içeride “ulusalcı” duruşla karşı çıkışta bulunmaması...

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da bir süre önceki sohbetimizde bu duruma dikkat çekmiş ve “Yerel yönetim özerkliğinden en fazla İzmir, Eskişehir yararlanacak iken biz karşı çıkıyoruz” diyerek hayıflanmıştı.

        Meseleleri etnik ve dini kimlik politikaları yerine, sosyo-ekonomik ve sosyal politikalar üzerinden götürmek...

        Nitekim bunun ilk adımını da 2011’de Aile Sigortası ile yaptı, ancak parti içi sorunlar ve iktidardaki rakibinin güçlü oy potansiyeli dolayısıyla ilerletemedi.

        CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sencer Ayata, sohbetimizde bir noktaya daha dikkat çekti.

        “CHP’nin başarısı yeni kesime açılmasıyla olur” dedi ve öteden beri savunduğu “beyaz yakalılara” yönelmesi gerektiğinin altını çizdi.

        Sözünü ettiği kesim, mühendisi, doktoru, banka yöneticisi, öğretim üyesini de kapsayan yeni çağın, yeni emekçi kadroları.

        Bu kesim yeni varoşu da kontrolü altında tutabildiği gibi, Gezi sürecinde ortaya çıktığı modeliyle etkili olup ses de getiriyor.

        Dolayısıyla CHP’nin merkez sağ açılımından ziyade yeni kesime açılması gerekiyor.

        Kılıçdaroğlu’nun kurultay sonrası parti politikasını bu zemine oturtması bekleniyor.

        Nitekim son üç seçim, özellikle de Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları tahlil edildiğinde, CHP’nin sosyo ekonomik ve sosyal politikalara ne kadar çok ihtiyaç duyduğu da anlaşılıyor.

        Dolayısıyla CHP’nin önünde iki yol duruyor.

        Biri öteden beri savuna geldiği, asıl kimliği olan sosyal demokrat politikalara yönelmesi.

        Ya da her geçen seçimde biraz daha eriyen parti içi mücadelelerle dolu ömrünü 1991 sonrası uyguladığı politikalarla sürdürmek.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar