Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KARARININ alındığı günden bu yana, belki de eski alışkanlıktan olsa gerek seçim tek noktaya odaklı gidiyor.

        Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci öncelikli tutulurken, parlamento seçimi üzerinde çok az duruluyor.

        Yani bütün hesaplar yürütme iktidarı üzerinden yapılıyor, onun kadar önemli Meclis iktidarı ikinci planda tutuluyor, hatta göz ardı ediliyor.

        Seçilecek cumhurbaşkanının daha rahat çalışmasıyla ilgili bir söylem geliştirilmek istendiğinde Meclis iktidarı anımsanıyor.

        Oysa eski şablonla yeni sistemi okumak da yönetmek de mümkün değil.

        Çünkü yeni sistem her iki iktidara da eşit ağırlık tanıyor; hatta Meclis’e verdiği yetki ile yürütme iktidarını kontrol altında tutma ve gerektiğinde denetleme hakkını veriyor.

        Birlikte yapılmasını zorunlu kıldığı seçimde de ayrıcalığı ortaya çıkıyor.

        Cumhurbaşkanına ikinci tura kalma şansı verirken, parlamento iktidarına aynı hakkı tanımıyor.

        İkinci tura kalmış cumhurbaşkanlığı seçiminde de böylece parlamento iktidarının bir faktör oluşturmasının önünü açıyor.

        Bununla da kalmıyor, parlamento iktidarını yürütme iktidarının üzerinde tutuyor.

        UZLAŞI KÜLTÜRÜ

        Örneğin, Plan Bütçe Komisyonu’nu ele alalım...

        Komisyon, cumhurbaşkanlığı, yani eski sistemdeki hükümet bütçesini 55 gün içinde görüşüp karara bağlar.

        Cumhurbaşkanlığı bütçesinin Genel Kurul’daki görüşmeleri sırasında “gider artırıcı veya gelir azaltıcı” öneride bulunulamaz, bunlar ancak Plan Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerde yapılır.

        Ancak unutulmamalı ki yeni sistemde, Plan Bütçe Komisyonu yapısı eskisi gibi çoğunluğu elinde tutan partinin hâkimiyetinde olmayacak.

        Her parti Meclis’teki gücü oranında temsil edilecek.

        İttifakların % 10 barajını kaldırıp daha çok partiyi TBMM’ye soktuğu sistemde bütün bu nedenlerle uzlaşı kültürü öne çıkar.

        Benzer durum cumhurbaşkanının çıkaracağı kararnameler için de söz konusu...

        Öncelikle temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasi hak ve ödevler hakkında cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz.

        Ayrıca kanunda açıkça düzenlenen konularda da kararname yayınlayamaz; kanun ile kararnamenin farklı hüküm içermesi halinde de kanun hükümleri uygulanır.

        Meclis’in aynı konuda kanun çıkarması halinde cumhurbaşkanı kararnamesi hükümsüz hale gelir.

        GÜÇLÜ VEKİLLİK

        Bütün bunlar da gösteriyor ki yeni sistem bir çatışma değil, tam tersine uzlaşı kültürünü getiriyor.

        Meclis iktidarı ile yürütme iktidarının birlikte çalışmasını zorunlu kılıyor.

        Daha önemlisi cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran aynı partiden olsa dahi yeni sistem danışma ve müzakereyi zorunlu hale getiriyor.

        Milletvekillerinin ileriki dönemlerde önseçimle seçilip geldikleri varsayıldığında sistem parti içi demokrasiyi de daha fazla gerekli kılıyor.

        O nedenle cumhurbaşkanı ile Meclis; yani yürütme iktidarı bir parti, parlamento iktidarı başka partilerin hâkimiyetinde olabilir.

        Bu bazı durumlarda, “Meclis izin vermiyor” deme hakkını elde eden cumhurbaşkanının da elini rahatlatır...

        Bundan dolayı sanılmasın ki cumhurbaşkanı ile Meclis’in farklılığı hemen yeni seçimi getirir, tam tersine uzlaşı kültürünü yaratır...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar