Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SEÇİM 24 Haziran’da sadece yeni sisteme geçişin son karar mercii olmayacak.

        Beraberinde 9 ay sonra yapılacak yerel seçimin de önseçimi niteliğinde olacak.

        Belki bundandır birçok yerde adaylar belirlenirken partiler eğer o ilde büyükşehir yönetimini elinde tutuyorsa, belediye başkanlarına da listeyi sorma gereği duymuş.

        Hatta listelerin yapımında birinci öncelik almış.

        LİSTELERİ YAPTILAR

        CHP’nin Hatay listesinde olduğu gibi hazırlanan, daha ilerisi kamuoyuna açıklanan listenin iptal edilip adayların yeniden belirlenmesinde de etken rol oynamış.

        Nitekim Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş da sorum üzerine bunu reddetmedi.

        “En doğru liste, genel merkezin de takdiriyle yapılan son listedir” demekle yetindi.

        Aslında hem parti yönetimleri, hem de belediye başkanları açısından bakıldığında izlenen yol en doğrusu.

        Çünkü bir ilde liste dizilmesi nedeniyle alınacak en küçük yenilgi, 9 ay sonrası için pürüzlü zemin oluşturacak.

        Belki de bundandır, 4 haftaya yakındır dolaştığım Anadolu’nun birçok kentinde belediye başkanlarının seçime adaylardan çok daha fazla asıldığına tanıklık ettim.

        Böyle davranmakta haksız da değiller.

        Çünkü geçmiş bir yenilginin dama taşı gibi ardını getirdiğine fazla oranda tanık...

        GELECEĞİ DE DÜŞÜRÜR

        Bunun en iyi örneği de 1983 dönemi sonrası yaşananlar...

        Özal, 1983’te daha yeni kurduğu ANAP ile girdiği seçimden % 45.1 oy alıp iktidara geldiğinde kimse bu oranı yakalayabileceğine ihtimal vermiyordu.

        Ancak aldığı yüksek oy, bir sonraki yerel seçim için tramplen oldu.

        Bütün iktidar partileri, yerel seçimde baraj engeli olmadığı, % 10 altında kalan partilerin adayları da başkan seçilebildiği için hep düşük alırken, bu kural ANAP için fazla etki yapmadı.

        ANAP 1984 yerel seçiminden de % 43.23 oyla çıktı.

        Ancak 1986 ara seçiminde oyları 11 puan düşüp % 32.12’ye geriledi; bu ANAP açısından sıkıntılı sürecin de başlangıcı oldu.

        Her ne kadar 1987 genel seçiminde 4 puan yükseltip % 36.3’e ulaşmış olsa da 1989 yerel seçimi için de bir göstergeydi.

        Kaybediyor algısı 1989 seçiminde her ne kadar kamuoyu hafızasında % 21.75 gibi bir rakam kalmış olsa da ANAP % 23.74’e geriledi.

        Zaten 1991 seçiminde de Demirel’in aldığı % 27 oya karşılık % 24’te kalıp iktidarını kaybetti.

        Bugün partilerin birçok etkin ismi, o dönemde de aktif siyasetin içinde olduklarından 9 ay sonrasının da hesabını yapıyor; 24 Haziran’ı önseçim gibi de görüyor.

        SEÇİMİN HAVASI YOK

        Bu seçimde dikkat çeken bir diğer durum ise sahalara henüz seçimin havasının inmemiş olması.

        Lice’de tarlasında çalışan Remzi Çelik için de seçimin havası ne kadar yoksa, Aydın’da patoz atan Gürsel Metin veya Antalya’da serasında kavun yetiştiren Ümmühan Tatoğlu için de o kadar yok...

        Sahada bir iki partinin seçim otobüsünün dolaşması, bir de eğer gelirse cumhurbaşkanı adayları veya parti liderlerinin mitinglerinde ortam hareketleniyor; sonra yeniden sakin havasına dönüyor.

        Sosyal medya alanlarında çok daha fazlasını bulan seçmen, uzun süredir miting alanını da cadde propagandasını da terk etmiş bulunuyor...

        Özetle bu seçim sadece yeni sistemi değil, yeni propaganda modelini de beraberinde getirdi...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar