Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞBAKAN Binali Yıldırım ile Seul gezisi dönüşü uçakta sohbet ederken, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs açıklaması geldi. Sohbetin ağırlık noktası da Güney Kore’de geziyle de desteklenen olumlu havadan Kudüs’e kaydı. Oysa toplamda 23 saat uçup 24 saat kadar kalınmasına karşın dolu, bir o kadar da faydalı geçen bir geziden dönülüyordu. Güney Kore Meclis Başkanı Kuzey Kore’den gelebilecek çılgınlığa dikkat çekip “Siz bizim ağabeyimizsiniz, bir büyük ağabey olarak desteğinizi hep gördük, yine de görmek isteriz” demiş, Yıldırım da “Biz kan kardeşiyiz; kardeşler arasında büyük-küçük farkı olmaz, kardeş kardeşin yanında olur” karşılığını verip dostluğun boyutunu sergilemişti.

        Türkiye’nin hep karşılaştığı gibi, bir tarafta yüklendiği morali, diğer taraf anında silmek için hareketini göstermekte gecikmedi.

        Kudüs’le başladığımız uçak sohbetini diğerleriyle sürdürdük:

        ‘KUZEY IRAK BENZERİ’

        - Kudüs konusunda ABD ne yapmaya çalışıyor?

        Bu karar, İsrail-Filistin arasında yıllardan beri devam eden sorunun çözümünü tamamen sona erdirir. Kuzey Irak Yönetimi’nin referandum ilan etme kararına benziyor. Bütün dünya karşısında, ona rağmen bu gayrimeşru referandumu ilan ettiler ve sonunda neler olduğunu hep beraber gördük. BM’nin defalarca alınan kararları var; başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasına yönelik. Burayla ilgili 3 dinin hassasiyeti var; İslamiyet, Hıristiyanlık, Musevilik. Her 3 semavi din için Kudüs kutsal bir mekân. Buranın statüsü ile oynamak adeta pimi çekilmiş bir bomba şeklinde sonuç doğurur. Neresinden bakarsak bakalım vahim bir düşüncedir. Hayata geçirmek demek, Ortadoğu’yu büyük bir felakete sürüklemek demektir. Rüzgâr erken fırtına biçer. Cumhurbaşkanı’mız bu konuda gerekli uyarıları yaptı. İslam İşbirliği Teşkilatı Başkanı olarak, devlet ve hükümet başkanlarını 13 Aralık’ta zirve toplantısı için davet etti. Suriye, Yemen, Libya, Irak var, Katar’la diğer ülkeler arasında sorun var, önce onları çözelim. Bunlar varken daha büyük sorunu bölgenin gündemine getirmenin akılla izahı yoktur.

        ‘PİYES GİBİ DAVA’

        - ABD’deki davayla Türkiye’ye karşı ne yapılmak isteniyor? BM’ye başvurma düşünceniz var mı?

        Dava daha mahkemede görülmeye başlamadan önce Zarrab, Amerikan hükümetiyle anlaştı, sanıktan tanık durumuna geçti. “Taraf değiştirerek, yalan söyleyerek buradan kurtulacağımı düşündüm, bana telkin edildi. Onun için mahkemeyle işbirliği yapmayı tercih ettim” diye ifadeleri var. Bütün bunlar ortada iken, o davanın hukuki zeminde görülmesinin mümkün olmaması gerekir. Bu hiçbir hukuk sistemine uyan bir şey değildir. Önceden kurgulanmış, senaryosu yazılmış adeta bir piyes gibi. ABD hukuk sisteminin sorgulanmasını beraberinde getiren bir durum... Şunu herkesin bilmesi gerekir; Türkiye, uluslararası kurallara uymayan hiçbir işlem yapmamıştır. ABD’nin İran’a ambargosu bizi bağlamaz. Bizi BM kararları bağlar. Uluslararası yükümlülüğümüz bunu gerektiriyor. Amerikalılar nereden tutturmaya çalışırsa çalışsın, Türkiye bağımsız bir devlet olarak kendi kararlarını kendi verir. Bu dava üzerinden giderek, FETÖ’cülerin 15 Temmuz’da başaramadığını şimdi ekonomik olarak sıkıştırarak, bankaların üstüne giderek Türkiye’ye diz çöktüreceklerini düşünüyorlar. Bu sefer de başaramayacaklar. Bundan herkesin emin olmasını istiyorum. Söz konusu olan, “O suçludur, bu suçsuzdur, o doğrudur, bu eğridir” meselesi değil. Tamamen siyasileşmiş, FETÖ’nün gırtlağına kadar içinde olduğu bir süreçtir. Mahkeme salonlarına bakıyorsunuz FETÖ’cüler orada ve canlı yayın yapıyorlar. Acı olan CHP de oradan aldığı malzemeleri ülkemizin menfaatlerini zayıflatacak şekilde iç politikada kullanma yoluna gidiyor. Bunlar doğru şeyler değildir. Dava nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın bizim açımızdan yok hükmündedir. Gelişmelere göre atılacak adımlar ne ise bu hakkımızı da saklı tutuyoruz. ABD’ye seyahatimde Başkan Yardımcısı Pence’e, “Hukukçuların iki ülke ilişkilerini zehirlemesine izin vermeyelim” demiştim. Ama görüyorum ki ABD’de bu dava üzerinden Türkiye’ye bir fatura kesme gayreti var. Bunlar doğru yöntemler değildir. Bu millet 15 Temmuz’da darbecilere, FETÖ’cülere hak ettikleri cevabı verdi. Ülkemize dışarıdan yönelen saldırılara dün olduğu gibi bugün de verecektir.

        ‘AŞAMALARI GÖRMEDEN’

        - ABD, benzeri nedenlerle Fransa ve Alman bankalarına ceza ödetmişti. Bu durumla karşılaşılırsa, “Bizim için yok hükmündedir” diyerek cezayı ödemeyecek miyiz?

        Şu anda Halkbank’a açılmış dava söz konusu değil. Konuşulan, ABD ambargosunun Zarrab üzerinden delinip delinmediği iddiası. Şimdilik bu aşamada... Bundan sonraki aşamaları görmeden bir hükme varmak mümkün değil.

        ‘CHP HEYBESİNİN İÇİ BOŞ’

        - Eskiden CHP, ABD karşıtı idi, şimdi ise tam tersini yapıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?

        CHP’de kurultay süreci var, belli ki içeride bazı hareketlenmeler var. Gündem değiştirmenin en doğru yol olacağını düşünüyor. Onun için her gün yeni bir heybe sallıyor ama heybelerin içi boş. Anamuhalefet partisinin FETÖ’nün bu kadar dolduruşuna gelmesi Türkiye için hayra alamet bir iş değil.

        - Kılıçdaroğlu’nun, Turkuvaz Medya’ya yönelik tehditlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

        “Fikir özgürlüğü” diyen, medyaya baskı iddiasını ileri süren, büyük büyük laflar eden Kılıçdaroğlu, kalkacak A Haber’e, ATV’ye, Sabah Grubu’na, “İpi boynunuza geçiririz” gibi tehditlerde bulunacak. Bu, Kılıçdaroğlu’nun gerçek manada demokrasiyi içselleştirmediğini, bir intikam duygusuyla yaşamakta olduğunu gösteriyor. İçerideki ruh halinin dışarıya yansımasından başka bir şey değildir. Milletimiz de “Hangi Kılıçdaroğlu?” diye sorma hakkına sahip oluyor. CHP, marjinal parti görünümüne düşmüş halde. Bir gün FETÖ’cülerle, bir gün bölücülerle iş tutuyor. Ne olacak bu CHP’nin hali? Kılıçdaroğlu, “Eski Tayyip Bey nerede?” diye soruyor. Tayyip Bey aynı yerinde de Kılıçdaroğlu nerede, onu Allah bilir.

        *************

        SEÇİM İŞBİRLİĞİNİN YOLU AÇILMALI

        - İttifak ve baraj konusunda bir gelişme var mı?

        İttifak olabilir. Ama bugünün meselesi değil. Ona yönelik düzenlemeler gerekiyor. Mevcut durumda bir partinin başka partinin listelerinden seçime girmesi mümkün. Burada değişikliğe gidilebilir. Her parti kendi kurumsal kimliğini muhafaza ederek ittifak kurabilmelidir. Bunun için yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Seçim barajıyla ilgili herhangi bir düşüncemiz yok.

        - İttifakta çoklu liste önerisine (MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli) nasıl bakarsınız?

        Şu aşamada bu tür detayları konuşmak için erken, bizi doğru bir sonuca götürmez. Ama seçim işbirliği yapmanın yolunu açmak lazım.

        - Siyasi Partiler Kanunu’nda sürpriz değişiklikler olabilir mi?

        Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle ilgili bütün mevzuat taranacak.

        ‘SÖZDE DEĞİL ÖZDE GÖSTERSİN’

        - Çipras, “Yunanistan’da darbeciler hoş karşılanmaz” dedi.

        Onu sözde değil özde göstermek lazım. Laf fiyakalı da içi boş.

        *************

        DÖVİZ CİNSİNDEN BORÇLANMAYA FREN

        - Kur biraz aşağı gitmeye başladı. Bir ara faiz artışı baskısı vardı...

        Kurda geçen yıl bu vakitler yine bir dalgalanma yaşamıştık. Aldığımız tedbirlerle piyasalar daha stabil hale geldi. Türkiye’nin bankacılık sistemi sağlam. Reel sektör iyi gidiyor. Büyüme devam ediyor. 3. ve 4. çeyrek büyümesi biraz daha yüksek gelebilir, yıl bazında 6 ila 7 arasına oturabilir. Enflasyon biraz yüksek seyrediyor, sebeplerini biliyoruz. Kurdaki dalgalanmayla ilgili. 2018’de yüzde 5.5 büyüme ve tek haneli enflasyon hedefliyoruz. Bundan sonra önemli bir düzenleme yaptık. Yabancı para biriminden geliri olmayanlar, döviz cinsinden borçlanma yapamayacak. Türk parası kazanıyorsan, Türk parasıyla borçlanabileceksin. Bugün yaşadığımız sıkıntıların bir kısmı da bununla ilgiliydi. 2002-2012 arası kur hareketi hemen hemen yok gibi. 1.5 ile 1.70 arasında, hatta 1.17’ye kadar gerilemiş. 10 yıl boyunca kur pek oynamamış. Ama 2012’den itibaren dövizli borçlanmaların vadeleri yaklaştıkça kurlara talep artmış. Bölgesel ve küresel gelişmelerin de etkisiyle kurda oynaklık söz konusu oldu. Merkez Bankası’nın elinde araçları var.

        *************

        SAMSUNG’DAN YATIRIM HYUNDAI’DEN YENİ SUV

        - Kore’de önemli görüşmeler yaptınız. Çanakkale Köprüsü başta olmak üzere büyük çaplı ortak yatırımlar var. Müjdeli haberleriniz olacak mı?

        1950 Kore Savaşı, müthiş bir Türkiye algısı yerleştirmiş. Olumlu yansımalarını görüyoruz. Kuzey Kore tehdidinin artması, Türkiye-Güney Kore dostluğunun daha da artmasının gerekçesi olarak görülüyor. 7 milyar doları bulan ticaret hacmi Türkiye’nin aleyhinde. 1’e 10 gibi fark var. Bunu kapatma arzusundalar. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli ve şimdi Çanakkale Köprüsü, Kore firmalarınca yapıldı ve finanse ediliyor. Çanakkale Köprüsü’nü bir ticari proje olmaktan çok Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılında dünyanın en uzun köprüsünü Çanakkale Zaferi’nin sembolü olarak görüyorlar. Çanakkale için Kore Eximbank 800 milyon Euro krediyi onaylamış. Çanakkale 1915 Köprüsü’nü turizm objesi olarak takdim etmeyi istiyorlar. Hyundai yeni bir SUV modelini Türkiye’de üretecek. Fabrika için 2021’i planlıyorlardı ama öne almayı konuştuk. Samsung, Türkiye’de yatırım yapmayı planlıyor. İzmir Körfez Geçişi, Kanal İstanbul ile de ilgileniyorlar. Enerjide güneş panelleri imalatı ve 1000 megavatlık solar elektrik santralı kurulmasına karar verildi. Türkiye’de imalat, teknoloji transferi gündemde. Elektrikli araçların akülerinin imalatıyla ilgili çalışma yapmak istiyorlar. Ticari klima santralları üretimi için destek istiyorlar. Çok istekli gördüm.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar