Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANKARA’da 2 gündür şu soruya yanıt aradım...

        ABD ile Rusya’nın Suriye’de siyasi çözüm konusundaki anlaşmasına başta olumsuz yaklaşan Ankara’nın, Soçi görüşmesi sonrası “mutabık” kalmasının gerisinde ne var?

        Bölgeyle ilgilenen uzmanlar ve diplomatik çevrelerden aldığım bilgiye göre yeni durum politikasının merkezinde İdlib yer alıyor.

        Anımsanırsa, Türkiye, Rusya ve İran’ın girişimiyle Astana sürecinde varılan mutabakat gereği, İdlib bölgesinde çatışmasızlığı sağlamak üzere 4 bölgede çatışmasızlık merkezlerinin oluşturulması ve garantör ülkelerin de kontrol ve gözlem noktaları kurması hedeflenmişti.

        Bu kapsamda Türkiye, 12 yerde gözlem noktası kuracaktı; bunlar aracılığıyla Şam ile muhalefet arasında çatışmaların yaşanmasını engellemek, olası ateşkes ihlallerini izleyip anında müdahale etmek olası hale gelecekti.

        Garantör 3 ülkeden 500 askerin görev alacağı bölgede, askerler arasındaki iletişim de Müşterek Koordinasyon Merkezi tarafından koordine edilecekti.

        Türkiye bu kapsamda 12 kontrol gözlem noktasından sadece 2’sini tamamladı, kalan 10’u için de bölgedeki gruplarla çatışma olmadan sorunu çözme çabasını sürdürdü.

        Bununla birlikte Rusya’nın Şam güçleri ile İdlib arasına tampon bölge oluşturma görevini de yerine getirmesini bekledi.

        YENİ DURUM

        Ancak Astana’da anlaşmaya varılmamış gibi El Bab sürecinde rastlanmayan ölçüde Şam yönetiminden İdlib bölgesindeki Türk güçlerine “İşgalci” suçlaması gelmeye başladı.

        Bunu Rusya’nın beklenmedik iki hamlesi takip etti.

        Moskova, “siyasi çözüme hazırlamak” amacıyla 18 Kasım’da Soçi’de Suriye’deki tüm etnik ve dini grupları bir araya getirmeyi hedeflediği “Suriye Ulusal Diyalog Kongresi” toplama kararı aldı.

        Bu SDG adı altında PYD/PKK’nın da katılması anlamına geliyordu.

        Yetmedi, Astana süreci devam ederken Vietnam’da buluşan Rusya Devlet Başkanı Putin ile ABD Başkanı Trump’ın “Suriye’de siyasi çözüm” için anlaştığı açıklaması geldi.

        Türkiye İdlib’de Rusya’nın tampon bölgeler oluşturmasını beklerken yeni durumla karşılaştı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan da Soçi’ye hareketinden önce tepkisini açık koydu:

        “Askeri çözüm söz konusu değilse o zaman çeksinler askerlerini. Dünya ahmak değil. Bazı gerçekler maalesef farklı söyleniyor ama uygulaması farklı oluyor...”

        ŞAM’I AŞMAK

        Moskova, Ankara’nın tepkisi üzerine SDG’yi Soçi Forumu listesinden çıkardı, “siyasi çözüm sürecinde sivil bir anayasa ve siyasi çözüm önderliğini Türkiye ile Rusya’nın birlikte yapması” konusunda da anlaştı.

        Erdoğan da Putin görüşmesi sonrası, “Gelinen noktada siyasi çözüme odaklanabileceğimiz bir zemin oluştuğu hususunda mutabıkız” dedi.

        Konuşmalarında hep “Şam rejimi” derken, bir ton yumuşatıp “Şam yönetimi” söylemini tercih etti.

        Bütün bunların Ankara’daki okuması, Şam’ın Türkiye karşıtlığının kırılması için Rusya’ya serbesti kazandırılması ve Ankara’nın İdlib’de hareketinin önünün açılması yönünde...

        ABD’nin DEAŞ’ı kendi bakışıyla çözmek için Kuzey Afrika’ya ve Myanmar’a sürme çabasına girdiği süreçte bölge yeni gelişmelere gebe görünüyor.

        Rakka’daki görüntüler de eklendiğinde dünyanın DEAŞ sorununu uzun süre sırtında taşıyacağı anlaşılıyor...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar