Yeni Türkiye siyaseti
Türk siyasal sistemi, 70 yıllık geleneğini bugün değiştirecek.
Tek parti döneminin sona ermesiyle, 1961 Anayasası henüz yazılmadan önce Cumhurbaşkanı’nın partisiyle ilişkisini kestiği süreç bugün itibarıyla tamamlanacak.
Yeni Türkiye siyasetine uygun olarak, devletin başındaki Cumhurbaşkanı, aynı zamanda partisinin de lideri olacak.
Yeni sistemin uyum yasaları tamamlanmadığı için uygulamadan kaynaklanan bazı karmaşa ve sorunları da beraberinde taşıyacağı kesin.
Bu sorunların en çok yaşanacağı yer de AK Parti olacak; bir an önce adapte olması gerekecek.
Çünkü bugüne kadar AK Parti, örgütlenme biçiminden teşkilatın yapılanmasına kadar klasik siyasal sisteme uygun inşa edilen yapıda hareket etti.
İlçe başkanından yukarı doğru ilerleyip parti liderinde son bulan örgütlenme modeli içinde kaldı.
Bugün siyaset yeni sosyolojisini oluştururken AK Parti’de bu yapı farklılaşacak.
YENİ MODEL
Cumhurbaşkanı aynı zamanda partinin genel başkanı olduğu için buna uygun model geliştirecek.
Öncelikle zaten çok sık görülmeyen parti içi liderlik mücadelesini tamamen sonlandıracak.
Çünkü genel başkanla yarışmak, aynı zamanda Cumhurbaşkanı’na da rakip çıkmak anlamına gelecek.
Hele ki rakip çıkana yenilen Cumhurbaşkanı’nın durumu daha da zorlaşacak.
Nedeni de mevcut sistemden kaynaklı...
Buna göre kongrede kaybeden lider, eğer Başbakan ise görevinden de istifa ediyordu.
Nitekim Yıldırım Akbulut ANAP’ın 1991 kongresinde kaybedince Başbakanlık görevinden istifa etti, Cumhurbaşkanı da hükümeti kurma görevini yeni seçilen Mesut Yılmaz’a verdi.
Seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın ise böyle bir yöne gitmesi olanaksız.
AK Parti bundan dolayı yeni siyasal kritere uygun farklı setleri üretmek zorunda kalacak; belki de ileride genel başkan ile Cumhurbaşkanı adayı farklılaşacak.
SİYASETİN YENİ SETİ
Ayrıca, bugüne kadar iktidarda kalan hâkim parti özelliğine uygun yeni siyaseti de üretmesi gerek...
AK Parti bu özelliğini bir süredir kaybetti.
Yönetimin de 3 sandıktır teşkilattan yakındığı bu durumun gerisinde, aslında örgütten çok toplumsal tabanının hızla değişen talebine uygun politika üretememesi var.
Teşkilat kadrolarının siyaset yerine kamuda iş ve sosyal yardım üreten haline gelmesi, onları siyasetçi yerine bürokratik kimliğe dönüştürdü.
Siyaset üretme becerisini kaybettirdi.
Anlaşılan o ki partinin yeni yapılanması da bu durum göze alınarak inşa edilecek.
Sadece partide değil, Bakanlar Kurulu’nda da yeni yapılanmaya uygun model geliştirilecek.
Yani, yeni dönemin şartlarına uygun olarak milletvekilleri yerine dışarıdan bakan atanması ihtimali de ortaya çıkacak.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı seçilmek için yüzde 51 alması gerektiğinden partinin yeni dönemde çok daha geniş toplumsal tabana dayanması gerekiyor.
Farklı siyasal ve sosyal kesimlerle işbirliği içinde onların da beklentisini karşılayan politika üretmeyi zorunlu kılıyor.
AK Parti bütün bu nedenlerle yeni döneme adaptasyon açısından zorlu bir dönem geçirecek.
Bunun başarı oranı da Cumhurbaş- kanlığı seçiminin tayin edicisi olacak.
