Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        WASHINGTON’da önceki günkü görüşme sonrası Türkiye-ABD ilişkilerinin yol haritası da kesinleşti.

        Bundan böyle her iki taraf da karşı adımları “sürpriz” görmeyecek.

        Çünkü iki taraf da beklentilerinin karşılanmayacağını, krize yol açmadan samimi havada dile getirdi.

        Türkiye, Rakka operasyonunun PYD ile yapılmamasını, Fethullah Gülen’in iade edilmesini, Reza Zarrab ile Halk Bankası Genel Müdürü’nün tutukluluğunda iyiye doğru mesafe kat edilmesini istiyordu.

        ABD tarafı da Türkiye’nin PYD konusundaki tutumunu değiştirmesini, İzmir’de FETÖ’den tutuklu papaz Andrew Brunson’un serbest kalmasını bekliyordu.

        Pozisyonlar korundu, iki taraf da atacakları adımlarda kimsenin kimseye söyleyecek bir sözünün kalmadığını, kriz çıkarmadan en üst düzeyde teyit etti...

        Yani, tavrını önceden bildiği için Türkiye’nin veya ABD’nin bölgede attığı adım müttefiki için sürpriz olmayacak.

        Neden böyle yaptığı veya niçin bu yöne gittiğini birbirine karşı sorgulamayacak.

        Bu zaviyeden bakıldığında görüşmenin diplomatik açıdan başarılı olduğundan söz edilebilir.

        TUTUM TEYİDİ

        Nitekim görüşme öncesinde taraflar da bu durumu attıkları adımlarla sergiledi.

        İki liderin buluştuğu saatlerde, ABD Başkanı’nın DEAŞ karşıtı koalisyondaki özel temsilcisi Brett McGurk, Türkiye sınırının yanı başındaki Kobani’de, PKK ve YPG’nin üst düzey yöneticilerinin de yer aldığı Suriye Demokratik Güçleri komutanlarıyla Rakka operasyonunu planlamak için toplandı.

        Rakka’ya yakın bir yer veya Cezire bölgesi yerine görüşmenin Kobani’de yapılması da tutumun sergilenmesiydi. Türkiye yönünden de benzer durum söz konusu oldu...

        Cerablus sonrası bölgede restleşmekten uzak duran Ankara kontrolündeki ÖSO, Muhsunli Köyü’nün altında kalan ve Münbiç ile doğal sınır oluşturan Sakur Çayı’nı geçip bölgede konuşlu PYD/PKK’lı grubu vurdu, kayıp verdirdi.

        Oysa bugüne kadar bu tür operasyonlardan uzak duruyordu.

        Yakın geçmişte Karaçok ve Sincar’da görüldüğü gibi benzer operasyonlarla Suriye’nin yanı sıra Irak’ta da karşılaşma olasılığı yüksek.

        Ayrıca Türkiye’nin PKK konusunda eli güçlü olduğu kadar desteği de var.

        Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Barzani de güçlenen muhalifi Goran Hareketi’nin bileşenlerinden olan PKK’nın Sincar’a yerleşmesinden duyduğu rahatsızlığı söylüyor.

        Dolayısıyla, zirve her iki tarafın da elini krize yol açmadan rahatlattı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başkan Trump görüşmesi sonrası gazetecilere söylediği, “YPG ve PYD’den Türkiye’ye bir saldırı olursa, hiç kimseye sormadan angajman kurallarını uygulayacağımızı söyledik” cümlesi de bunu gösteriyor.

        GÖRÜŞME SÜRESİ

        Görüşmenin süresine gelince...

        Yakın geçmişe kadar liderlerin baş başa görüşmesi hep 20-25 dakika olarak planlandı.

        Erdoğan-Bush veya Özal, Ecevit, Çiller ile Gül’ün görüşmelerinde planlanan sürelerin 20’şer dakikalık uzatma süreleriyle aşıldığına tanıklık edildi.

        Ancak Trump’ın “odaklanma sorunu” yaşadığı, bütün görüşmelerinin kısa tutulduğu gerçeği de unutulmamalı.

        Görüşme, bir de karşı tarafın zaviyesinden bakarak okunmalı...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar