Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İlkkez halk tarafından seçilmişti, dün de ilk kez partili oldu.

        Aslında resmi süreci 21 Mayıs’ta tamamlanacak olsa da dün itibarıyla üç makam birleşti.

        Türk siyasal ve kamu yönetimi yapısında bu anlamıyla da bir ilk gerçekleşti.

        Ancak AK Parti’ye dün tekrar kaydını yaptıran Cumhurbaşkanı Erdoğan için bütün bunların gerçekleşmesini sağlayan dünkü katılım töreni, “bıraktığı yerden yola devam” niteliğindeydi.

        Belki de bundan ötürü dünkü tören “yüksek anlam yüklenmiş”, seçmenin parti önünde birikimiyle katılım şenliğine dönüştürülmüş tören haline getirilmedi.

        Tam tersi, bu amaçla parti önünde toplanmak isteyen seçmen kibarca uzaklaştırıldı.

        Ayrıca “katılım töreni” diye farklı kulvar yaratmak yerine, “Meclis Grup Toplantısı” adı altında sade bir üyelik yenilemesi yapıldı.

        Verilen anı plaketi de “kurucu üyeliğin ihyası” diye isimlendirildi.

        Tören, Başbakan Yıldırım’ın “Ev sahibine hoş geldiniz demeye ihtiyaç yok” söylemine uygun olarak sakin ve gösteriş- siz zeminde gerçekleştirildi.

        SAKİNLEŞTİRİYOR

        Görülüyor ki, AK Parti referandum sonucunun gereğini yapıyor.

        Ortamı sakinleştirmek, gerilimden uzaklaştırmak istiyor.

        Nitekim Erdoğan’ın dünkü konuşması da buna uygundu; geçmiştekilere benzer şekilde 2.5 yıldır uzak kaldığı AK Parti grup toplantısı konuşmasının bir benzerini yaptı.

        Kendisinin deyimiyle “hukuki olarak ayrı kaldığı 979 gün öncesine” döndü.

        Bugüne kadar perde gerisinde kalmasına mecbur bırakılan hukuki zorunluluk kalktı; dün itibarıyla liderliğinin önü açıldı.

        Belki başlangıçta toplum buna alışmakta zorluk çekecek...

        Ama AK Parti teşkilatı da dahil herkes parti liderliği, başbakanlık ve devlet başkanlığını üç fonksiyonu bir arada yürüten başkanlık yapısını deneyimleyerek öğrenecek.

        Konuşmasında da “çat kapı vatandaşa gitmek” diye isimlendirdiği gibi, bu deneyimlemenin içinde AK Parti teşkilatının 2.5 yıldır farklılaşan çalışma yöntemi de olacak.

        Hükümetin icraatlarının gerçekleştirme üslubu da yer bulacak.

        Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi kullanılması kararını, belki de il başkanıyla siyaset görüşürken alacak.

        O nedenle Türkiye hiç tanıklık etmediği yeni bir siyaset üslubu ve yöntemiyle karşılaşacak.

        PARLAMENTO TRAMPLENİ

        Bu yeni siyaset üslubunun AK Parti’ye ne getireceği ilk seçimde kendini gösterecek.

        Çünkü AK Parti bugüne kadar parlamenter sisteme dayalı dinamizm ve politikalarla güçlendi.

        Örneğin 2009 yerel seçiminde oyu % 38’e indiğinde, parlamentoda “reformcu sivil Anayasa ve demokratikleşme” adı altında getirdiği 2010 referandum sandığından % 58 oy alarak çıktı.

        Cumhurbaşkanlığı krizinin yaşandığı 2007 sürecinde gittiği seçimde de yine parlamento gücünü arkasına alıp demokrat reformcu kimliğiyle oy yükseltti; Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinin önünü açtı.

        Özetle parlamento AK Parti için hep tramplen görevi gördü.

        Ancak yeni dönem her başkanlık sisteminde olduğu gibi liderleri öne çıkaracak, partilerin seçim dönemleri dışında çok büyük önemi kalmayacak.

        Bu da yeni politikaların üretilmesini zorunlu kılacak.

        Yeni duruma göre politika üreten kazanacak.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar