Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Arkasındaki binayı işaret ederek, “Ben buradan mezun oldum” dedi.

        Bundan gurur duyduğunu hissettiren ses tonuyla devam etti:

        “Burası insan hakları ve demokrasi okulu; Başbakan olarak burada öğrendiklerimi uyguluyorum...”

        Abdullah Gül, başbakanlık görevine geldikten sonra Strasbourg’daki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ni (AKPM) bizlere bu sözlerle tanımlamıştı.

        Kesintisiz 11 yıl görev yaptığı AKPM’nin demokrasi ve insan haklarının Türkiye için de vazgeçilmez olduğu inancını kendisinde pekiştirdiğine de vurgu yaptı.

        Türkiye bu bakışa sahip liderler sayesinde ilerledi.

        Merhum Özal’ın Türkiye’nin AİHM yargısı kararlarını tanıması ve AB üyeliğine başvuruda bulunması sonucu, kurucusu olduğu AKPM’nin 1980 darbesi nedeniyle askıya aldığı üyeliğine tekrar kavuştu.

        Köy boşaltmanın da arasında bulunduğu demokrasi dışı yöntemle terörle mücadele edilince, 1996’da “siyasi denetime” girmekten de kurtulamadı.

        Claudia Roth ve arkadaşlarının Türkiye ziyaretleri ve bakanlarla sözlü kapışması da bu dönemde yaşandı.

        13 YIL GERİYE

        AK Parti’nin demokratikleşme yönündeki adımlarıyla 2004’te “siyasi denetimden” çıktı; bu ziyaret ve eleştirilerden kurtuldu.

        O dönem Başbakan olan Erdoğan bunu, “Şu ana kadar verilen emeğin, yapılan mücadelenin olumlu bir neticesidir” diye değerlendirdi.

        Sonrasında AB üyelik müzakereleri başladı, AKPM’nin hukuki danışma organı Venedik Komisyonu’nun oluruyla AİHM, Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) tüketilmesi gereken iç hukuk yolu kabul etti; bireysel başvuru hakkını kazandırdı.

        Mevlüt Çavuşoğlu, bakanlığı öncesi AKPM’nin iki dönem başkanı seçildi.

        Muhtemelen bugün 13 yıl geriye gidecek, yeniden siyasi denetime alınacak.

        Türkiye de çıktıktan sonra tekrar denetime alınan ilk ülke sıfatını kazanacak.

        Şimdi, yaptırımı olmayacağına işaret edip, “Ne önemi var ki?” diyen çıkabilir.

        Ancak AKPM ve AB ayrı yapılar olmasına karşın, bu karar Gümrük Birliği dahil AB ile müzakere sürecini sıkıntıya sokar.

        “Daha iyi ya; AB’nin Türkiye’yi oyalaması bitti” diyen de olabilir.

        Unutulmamalı ki, Türkiye AB çapası ile krizlerde savrulmadı; ihracatını artırdı, birçok yatırımcı AB fonlarıyla işini geliştirdi.

        Turizmde ve otellerin dolmasında AB yurttaşlarının ağırlığı ve diğer ülke turistlerini etkileme gücü vardı.

        ‘TOPTAN CEZACI’

        Bundan dolayı Strasbourg’da dün AKPM Türk Delegasyonu Başkanı AK Partili Talip Küçükcan ile CHP’li üye Haluk Koç karar çıkmaması için çırpınıyordu.

        Koç dün telefonda komisyondan kararın çıkmaması için AKPM üyesi parlamenterlere söylediği gerekçesini şöyle tekrarladı:

        “Israrla, ‘Kararınız her renkten ve görüşten insanları referandumda bir araya getiren % 50 muhalefetin cesaretini kırmamalı, toptan cezalandırıcı olmamalı’ diyorum. Ama iknada zorlanıyoruz.”

        Aslında AKPM’de 2016’da benzer kararın önü, Deniz Baykal’ın da arasında bulunduğu CHP’li delegasyon üyelerinin girişimiyle üçte iki çoğunluk sağlanamadığı için kesilmişti.

        Ocak ayındaki toplantı öncesindeki oylama ise Türkiye’nin OHAL için komisyon kuracağı sözü nedeniyle ertelenmişti.

        Koç’un da dün altını çizdiği gibi, bu sefer çıkacak ve zor süreç başlayacak gibi görünüyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar