Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şunu baştan söyleyeyim.

        Hollanda hükümetinin yaptığı ne siyasi nezakete ne de diplomatik kurallara sığar.

        Bir bakanı, hele ki bir diplomatı görev yaptığı büyükelçiliğine yollamamak akıl alır bir durum değildir.

        Çünkü o diplomatın orada bir bakandan daha fazla diplomatik dokunulmazlığı vardır.

        Dolayısıyla yapılan diplomatik nezakete sığmayan rezalettir.

        Belki de bundandır, diplomasi bu tür durumlarla karşılaştığında önce durumu sorgular, ardından gereğini yapar.

        Çünkü diplomasi, çatışma halindeki anlaşmazlıkları nezaket kuralları içinde çözme sanatıdır.

        Nezaket kaybolduğunda çözüm için başka araçlar devreye girer ki bunun neler olduğu da bellidir.

        Özellikle uluslararası sistemde ortak payların değiştiği bu dönemde diplomatik krizlerin ne getireceğini kestirmek de zordur.

        KAZANCIN KAYBI

        Çünkü öngörülmedik, geçmiş deneyimlerin herhangi bir sonuç vermediği süreçlere tanıklık ediyoruz.

        Karşılıklı fayda, getiri sağladığını sandığınız anda, aslında ötekinin kazancının sizin kaybınıza dönüştüğü bir sürece tanıklık ediyoruz.

        Bunun en iyi göstergesi de Avrupa...

        Piyasanın daralmasıyla birlikte ekonomik milliyetçiliğin öne çıktığı, ırkçı söylemlerin en üst noktasına taşındığı, sokak gösterisine dönüştüğü dönemdeyiz.

        Bunun en iyi verisi de açılımı “Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar” olan PegIda’nın da sokağa çıkmış olması...

        Bu da gurbetteki Müslüman Türkler için ciddi bir sıkıntı yaratıyor.

        Benzer şekilde gerilim, Hollanda’da yarın yapılacak seçimde ırkçı parti PVV’nin işine yarıyor, oyunu artırıyor.

        Onun iktidara gelmesi halinde yaratacağı olumsuz etkiyi en çok orada yaşayan 500 bin Türk ve Müslüman toplum çekecek.

        PAYDAŞLAR DEĞİŞİRKEN

        Dolayısıyla bugün yaratılan gerilimin kısa süreli faydasının, yarın çok daha ağır sonuçlara yol açacağı bir sürece tanıklık ediliyor.

        Hele ki ekonomik ve siyasi ilişkileriniz de bu denli yüksek ise...

        Buna bir de son dönem Türkiye ile Rusya yakınlaşmasının Avrupa’daki basında NATO üzerinden okunmasının yarattığı olumsuz havayı da eklemek gerekiyor.

        Nitekim AB’den ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’den gelen iki ülkeye itidal çağrısının gerisinde de bu yatıyor.

        Onlar da görüyor ki yeni dönem, uluslararası sistemde paydaşları ve paydaları her türlü direnci ortadan kaldıran kolaylık içinde öngörülmez şekilde değiştiriyor.

        Suriye’de El Bab operasyonu sonrası ortaya çıkan durum da bunun en iyi göstergesi...

        Gelinen noktada 60 yıldır ittifak edenlerden daha çok yarım asırdır çatışma halinde olanların işbirliğine tanıklık ediliyor.

        Buna bir de uçtaki siyasi görüşlerin merkeze yürüyüşü ekleniyor.

        Bunu yüksek oranlı yaşayan Hollanda, unutulmasın ki Türklerin varlığının en çok hissedildiği ülkedir.

        Bir köşe başındaki büfeciden dönerciye, herhangi bir belediyedeki görevliye kadar her alanda varlıklarını hissettirir.

        O nedenle yaşanan gerilimin günün sonundaki muhasebesinin önceden yapılması her zaman faydalıdır.

        Çünkü gerilimin de bir pik, doyum noktası vardır. O noktanın aşılması halinde ulaşılan zeminde kolay çözüm üretmek ise olanaksız hale gelir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar