Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MGK’da dün alınan kararlara ilişkin detaylar bir süre sonra kendini gösterir.

        Ancak şurası kesin ki, hükümet 4 Eylül 2014’te geçerli olmak üzere TBMM’den bir yıllığına aldığı Suriye-Irak Tezkeresi’ndeki yetkiyi dilediği gibi kullanır.

        Angajman kurallarını değiştirip medya aracılığıyla bunu bütün dünyaya duyurabilir.

        ABD, 11 Eylül sonrası nasıl Afganistan’da operasyon yapabiliyorsa, Türkiye de “her türlü güvenlik riskine karşı” benzer davranış sergiler.

        Bunların hiçbirinde sorunla karşılaşmaz.

        Ancak bir şartla...

        Irak Tezkeresi sürecinde ABD ile müzakereyi yürüten emekli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı’nın dün vurguladığı gibi, “siyasi amacını, hedefini de ortaya koyması” kaydıyla.

        Eğer hedefi IŞİD ise ona karşı olduğunu ya da bir Kürt bandının oluşmasını engelleyip devletleşmesinin önüne geçmek istiyorsa da bu tutumunu açıkça ortaya koymalı.

        KAPIDAKİ BAYRAKLAR

        Diğer türlü inandırıcılık sorunuyla karşılaşır.

        Nedeni de IŞİD’in 2012’den bu yana Türkiye’ye açılan 13 Suriye sınır kapısının yakın zamana kadar en azından üçüne doğrudan, üçüne de dolaylı olarak sahip olması; hatta bayrağını dalgalandırması.

        En yakın örnek de Akçakale’nin tam karşısında bulunan ve ay başında PYD/ YPG güçleri tarafından ele geçirilen Telabyad’daki durum.

        PYD/YPG ele geçirinceye kadar sınır kapısında ve ilçenin yüksek tepelerinde IŞİD bayrağı asılıydı; Telabyad’ı da onlar yönetiyordu.

        Benzer bir durum Çobanbey’in karşısındaki El Rai kapısı için de geçerli.

        Ya da Karkamış’ın diğer tarafı Cerablus’ta, 7 Ocak’tan bu yana IŞİD hâkimiyeti var.

        Cilvegözü’ne açılan Bal El Hava Kapısı ile Öncüpınar’ın karşısında yer alan Es Selame her ne kadar Suriye İslami Cephe kontrolünde gözüküyor olsa da IŞİD ile ilişkisini bilmeyen yok.

        Kapının ve bölgenin kontrolünü sağlayan komutanlardan birinin, IŞİD’in bir üst düzey komutanıyla akrabalığı da sır değil.

        Zaten Suriye İslami Cephesi de Eylül 2014’te IŞİD ile çatışmama kararı aldı.

        Bunlar ortada iken atılacak adımda şu noktaların izahı gerekir:

        1- IŞİD yeni var olmadı; 2012’den beri sınırının karşısında silahlı gücüyle duruyor. İnsani yardımdan askeri operasyona geçişin nedeni ne?

        2- Kendisine ateş açılmadıkça karşılık vermeyen Türkiye, bundan böyle istemediği her örgütü bombalayacak mı?

        3- Koalisyon güçlerinin savaş uçaklarıyla binlerce sortiyle bitiremediğini 40 kilometrelik obüsler nasıl durduracak?

        4- Koalisyon güçlerine katılmayan Türkiye, onlardan ayrı sınırlı bir bölgede mi IŞİD’e karşı mücadele verecek?

        5- Türkiye, “ortak öteki” ile savaşan YPG’ye, “Suriye’nin bu bölgesinde IŞİD ile savaşma” diyebilir mi?

        6- Güvenlikli bölge 8 aydır konuşulmasına karşın oluşturulamazken, şimdi nasıl yapılandırılacak?

        IŞİD SALDIRISI

        Bütün bunlar bir tarafı.

        Diğer yanı ise IŞİD’in neler yapabileceği...

        BM Terörle Mücadele Komitesi Araştırma Ağı üyesi, TOBB ETÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Haldun Yalçınkaya da bu noktaya dikkat çekti.

        IŞİD’in Türkiye’ye karşı tavrının olmaması ile tezkerenin amacına ulaştığını belirten Yalçınkaya, yeni durumun ne getireceğinin iyi hesap edilmesi gerektiğinin vurguladı.

        Haksız da değil...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar