Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gaziantepspor’un düştüğü durum aslında Türkiye Futbol Federasyonu ve dört büyükler başta olmak üzere bütün kulüplerimizin düştüğü durumdur... Fazlası var, eksiği yok... Sürekli suç üreten ve suçlu besleyen sistem; Yeni Kocaelispor, Eskişehirspor, Diyarbakırspor ve Vanspor’ları vizyona koymak için var gücüyle çalışıyor... Ne bir tedbir alıyor, ne de bir çözüm üretiyor... Popülist politikalarla harama gülücükler dağıtıyor, soyguna davetiye çıkarıyor, suçu mubah gösteriyor, suçluyu kolluyor, yeni yeni skandallara yol veriyor... Bugün gündemde Gaziantepspor var... Bir süre konuşulacak, ahlar vahlar arasında tartışılacak sonra unutulacak ve her şey soygun düzenini devam ettirecek bir ortamı beslemeye devam edecek...

        BALIK BAŞTAN KOKUNCA...

        Çünkü ne federasyon üzerine alınacak ne Kulüpler Birliği kılını kıpırdatacak ne de devlet gerekeni yapacak... Kendi kulübünü tarihin en büyük borcuna sokan bir isim halen Futbol Federasyonu Başkanlığı koltuğunda oturuyor... İnisiyatif alıp kulüpleri hizaya getirmesi gereken Kulüpler Birliği’nin başında da görevi bırakan belediyenin tüm imkanlarını ve de “beyefendi” kelimesini kullanan bir popülist başkanın yerine, bugün hala futbolcu transferiyle kulübünün geleceğini değil, kendi koltuğunu düşündüğü için başarı yolunda rekor transferi mubah gören bir başkan var... Nasılsa devlet, borç dağlarını eritip cüzi bir rakama indiriyor!

        Federasyon, görevini yapıp kulüplere kriter getirmiyor, getiremiyor... Sadece Milli Takım’ı yöneten, pardon yönetemeyen tarihin en başarısız günlerini yaşatan ve yöneticilere, kulüpleri iflasa sürükleme imkânı sunan ilgisiz, bilgisiz ve kimliksiz bir yapıya bürünüyor... Biraz sıksa veya hesap sorsa, kulüp başkanlarının dilinden kurtulamayacak, “Sen önce Beşiktaş’a UEFA’dan aldırdığın cezaların bedelini öde” denecek. Bu sebeple de kulüplerin borç batağına sürüklenmesine seyirci kalıyor... Futbolun iki çatı kuruluşu da meydanı boş bırakınca, inisiyatif tamamen kulüplerde kalıyor.

        DEVLET GÖREVE

        Hele son 15 yılda, devletin bütün imkânlarını seferber eden, borçlarını silen, vergileri düşürdükçe düşüren, gelirlerini tavan yaptıran, dünya çapında statlar kazandırıp kulüplere hediye eden devlet ise ortalıkta yok... Devletin zarara uğratılmasına millet gibi seyirci... İlgili bakanlıklar, görevden kaçıyor, iki de bir “Futbol özerk” deyip yanlış teşhis koyuyor ve tedaviyi de yapamıyor... Bir “Spor Kulüpleri Yasası”nı bile çıkaramamak, devlete hiç yakışmıyor... Kulüp başkan ve yöneticilerini, borçlandırmalardan sorumlu tutacak bir irade koyabilse ve direkt onlara rücu ettirse çok şey çözülecek ama onu da başaramıyor... Almanya’da efsane kulüp Bayern Münih’in, efsane futbolcusu ve başkanı Uli Hoeness’in bile sadece vergi kaçırmadan dolayı hapse atıldığı örnekler varken bizde çok daha beterlerini yapanlar bırakın ceza almayı, toplumun en itibarlı kişileri oluyor.

        Sonra da yalancıktan gözyaşı döküyoruz, ağlar gibi yapıp daha büyük felaketlere zemin hazırlıyoruz... Çulsuz gelip köşeyi dönme yeri oldu kulüp başkanlığı ve yöneticiliği... Bu kafada hocaları da şartlara uydurduk, menajerleri kafaladık, birilerine sus payı dağıttık, kazan kazan formülüyle kulüpleri batırdık... Bir yerden başlamak varken, dostlar alışverişte görsün diye ağıt yakıyoruz... Ne denetim mekanizmasını çalıştırıyoruz, ne de yargıyı göreve çağırıyoruz...

        “Gereği düşünüldü!” diyecek ve suçluları yaka paça içeri atacak bir iradeyi bir türlü göstermiyoruz. Sonra da kulüplerin hazin haline ağlar gibi yapıyoruz. İkiyüzlü politikalara devam ediyoruz... Kimseye yutturamıyoruz, sadece kendimizi kandırıyoruz... Bugüne kadar pek sonuç alamasak da, bir kez daha “Devlet göreve” diyoruz. Özellikle de Sayın Osman Aşkın Bak’ın, “Gereği düşünüldü” demesini bekliyoruz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar