Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Yabancı sayısı çok fazla, azaltılmalı” ifadesinden sonra, bir türlü transfere gözü doymayan kulüpler ve bunlara göz yuman federasyon, tam bir özeleştiri moduna girmişti... Ardından Bakan Osman Aşkın Bak’ın, “5-6’ya düşürülmeli” demecini vermesi, “Acaba, bu yağma cidden sona erecek mi?”yi konuşturmaya başlamıştı ki, arkası gelmedi... Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Dursun Özbek ve TFF’den Ali Dürüst’ün, hiçbir şey olmamış gibi davranması, yabancı sayısına sınırlama getirilmesinin gündemlerinde olmadığını, TFF’yle kulüplerin birlikte hareket ettiğini söylemesi sürpriz oldu... Hele de Cumhurbaşkanımız’ın ve Bakanımız’ın açıklamasına misilleme gibi algılandı... Nihayet Cumhurbaşkanı’ndan gelen ve haklı olarak sözleşmeleri de hatırlatarak “2019’a kadar bir gelişme olmaz”a vurgu yapması, farklı tartışmalara sebep oldu...

        Herkes istediği, hatta işine geldiği gibi anladı veya anlamak istedi... Ben anladığımı söyleyeyim, tabii ki sözleşme yaptığınız oyuncularla, hukuksuz bir şekilde yolları ayıramazsınız... Gününün dolmasını beklersiniz ve uluslararası kurallara bağlı kalarak ve sözleşme esaslarına göre hareket ederek geleceği planlarsınız. Mesela bir oyuncunun kontratı 2018’de bitiyorsa zaten bırakırsınız, yerine de yenisini almazsınız, sayı otomatikman düşmeye başlar... Veya verim alamadığınız bir oyuncuyla karşılıklı olarak konuşur ve gönderebilirsiniz. Zaten bunu, kulübünüzü fazlaca zarara uğratarak, bolca tazminat ödeyerek yapıyorsunuz, size engel bir şey yok... Kulübünüze ve ülkemize büyük katkısı olan başarılı oyuncuları zaten bırakmazsınız. Sözleşmeleri de bitse siz yaşına ve performansına bağlı olarak 3-5 yıllık yeni kontratlar yapabilirsiniz... Aldığı parayı hak ediyorsa, karşılığını veriyorsa, helal olsun demekten başka bir düşüncemiz de olmaz... Türkiye Futbol Federasyonu ve Kulüpler Birliği, bir araya gelir ve şimdiden 2019 öncesini değerlendirebilir ve sonrasını planlayabilir... Buna da bir mani yok.

        Ancak nasılsa Cumhurbaşkanı 2019’u işaret etti ya o zamana kadar yan gel yat, “Sonra düşünürüz”e sarıl, olmaz... Hatta o zamana kadar da aynı savurganlık devam etsin, kulübün paraları, menajer-yönetici- hoca üçgeninde hortumlanmaya devam etsin... Nasılsa hesap soran yok, bedel ödeten, ya da ödeyen yok, itibar zedelenmesi yok... Elini kolunu sallayarak her kapı sana açılır... Devlet dairelerinde itibar görürsün, istediğinle anında randevu alırsın, ihale kovalarsın, vurgunu yapar kenara çekilirsin...

        Menajer-yönetici-hoca üçgenindeki soygunda kazanan sadece azınlık bir grup... Kaybeden ise, olup bitenden haberi olmayan, namuslu düzgün yönetici, teknik direktör, futbolcular ve en çoğu da kulüpler ve taraftarlar... Tabii, sefil bir takım, yüzü kızarmış bir taraftar ve borca girip enkaz altında bir kulüp... Avrupa arenasında averaj takımı olmuş, en zayıf ülkelerin ekiplerine bile elenen takımlarımız, dünya sıralamasında gerileyen bir Türkiye ve bunlardan Ay-Yıldız çıkaramayan, başarısızlıkta kulüplerle yarışan bir Milli Takım...

        Yönetimler, yabancı transferi yapmıyor, kulübün paralarını yağmalıyor, geleceğini tüketiyor... Var olan bir bütçeyi harcamıyorlar, yayın gelirlerini, federasyondaki kaynaklarını, 3-5 yıl sonraki hak edişlerini, şimdiden bitiriyorlar... Kendileri kaynak üretmedikleri gibi, kulübün istikbalini kurutuyorlar... Kendilerinden sonra gelecek yönetimlere, 3-5, belki de 10 yıl para girmeyecek bomboş bir kasa ve artık milyarlarla telaffuz edilen bir borç bırakıyorlar.

        Yıllardır idarecilik yaptığını bildiğimiz ve asla kirliliğe bulaşmamış başkanları ve yöneticileri, teknik direktör, antrenör ve menajerleri, yanlışa alet olmayan futbolcularımızı takdir ediyor, elbette ayrı tutuyoruz... Ancak, kötü niyetli idarecilerin durumdan vazife çıkarıp 2019’a kadar kulüpleri soymaya devam edeceğinden cidden endişe ediyoruz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar