Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Arda-Terim-Demirören kavgası sadece kabak tadı vermedi, yüz kızartıcı bir hal aldı aynı zamanda... Kosova maçının kazanılması ve iddiamızın devam ediyor olmasının verdiği güven ortamıyla tırmandırılan bir utanç dönemi yaşıyoruz...

        Milletimiz nefesini tutmuş, ne zaman duracağı bilinmeyen ve kime yarayacağı kestirilemeyen, yönetici, hoca ve futbolcuları yıpratan, en çok da Milli Takım’ımıza zarar veren bu menhus kaos ortamına teslim olmuş durumda...

        Merak edip duruyoruz, durup dururken çıkarılan ve kamuoyunu nedereyse bir yıldır meşgul eden bu milli kavga acaba kimin işine yarıyor?.. Hangi yanlışlar gözden kaçırılıyor, hangi projeler sümenaltı ediliyor dersiniz?..

        Yıllardır bitirilemeyen şiddeti, bir kalkan olarak kullanıp da yapması gerekenleri yapmayanlar, şike süreciyle yıllarımızı heba edenler, dopingi bir sığınma mecrası gibi kullananlar, neleri gizliyor acaba?...

        Şöyle bir bakalım... Bugün çıkıyor, yarın kanunlaşacak, denen Spor Kulüpler Yasası, niçin hala gündemde yok?.. Bir yasama yılı daha geride kalıyor, yasanın esamesi bile okunmuyor...

        Sporumuzu düzene koyacak, idari mali, ekonomik ve insan kaynakları açısından düzenleyecek, yöneticilere kriterler getirecek, suçu ve suçluları tasfiye edecek, idarecileri harcamalardan, özellikle aşırı transferlerden sorumlu tutacak, bunları, kulübü borç batağına sürükleyenlere rucu ettirecek düzenlemeleri de içeren kulüpler yasası, bir başka bahara, pardon, yasama yılına kaldı...

        Sporu yönetenler, pardon, ‘yönetemeyenler’ yine ortada yok ve verdikleri sözleri hiç hatırlamıyorlar bile... Arda-Terim kavgası da onlara rahat nefes aldırmış durumda... Emin olun ki, şiddeti önlemek için inisiyatif almayanlar, bu kavgayı da keyifle izliyorlar... Çünkü onları göreve çağıran yok, sorumluluklarını hatırlatan da yok...

        Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli hocalardan biri bir ömür kazandığı itibarı, bir kavgayla kaybetmiş, otoritesi sarsılmış, Milli Takım kaosa teslim olmuş umurlarında değil...

        Türk tarihinin en büyük yıldızlarından biri, Barcelonalı övüncümüz Arda Turan’ı, elbirliğiyle harcamışız, Katalunya’daki prestijini sarsmışız, takımından dışlanacak duruma getirmişiz, Milli Takım’dan koparmışız, yeni yıldızlarımızın devlere giden yolunu kapamışız, hiç sorun değil...

        Terim’le Arda’yı, birbirlerine kırdırarak ve bu işten yara almadan kurtularak, kendimizi de tartışmanın dışında tutarak sıyrıldık ya, gerisi önemli değil... Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın anlayışı...

        Çıkmış yasaları bile uygulamakta acizsiniz, aranızda koordinasyon yok, görev dağılımı yapıp sistemi çalıştıramıyorsunuz, 10-15 yıl önce konuştuğumuz, çözümünü bulduğumuz konuları bile hala gideremediniz... Hani şunları yapacaktınız, sadece edebiyatıyla kaldınız, milleti oyaladınız, spora merhem olamadınız, yeni değer üretemediğiniz gibi, olanları da harcadınız...

        Geriye neredeyse övünülecek bir şey bırakmadınız, bu büyük devlete reva mı, 80 milyonluk bir ülkeye layık mı bu?..

        Halbuki bu yaşananların hepsi, direkt yönetim zaafiyeti yönetenlerin, ya da yönettiğini zannedenlerin başarısızlığı... Sorunları öteleyerek veya sümenaltı ederek değil, üzerine üzerine giderek çözmek gerekirken...

        Suç sabitken, suçluları yakalayıp adalete teslim etmek varken, meydanları onlara bırakmak, yeni mağdurlar yaratmak ne zamandan beri çözüm oldu?..

        En doğru olan hiçbir fiil, suça dönüşmeden, kimseye suç işletmeden, hiç kimseyi zanlı duruma düşürmeden ihtilafları giderebilmek oysa... Gelinen nokta, modern bir ülkeye, Türkiye gibi büyük bir devlete yakışıyor mu?...

        Gazetelerdeki çarşaf çarşaf haberler, TV’ler ve internet medyasındaki dakikalarımızı alan, daha da önemlisi huzurumuzu bozan yorumlar sizi hiç rahatsız etmiyor mu?.. Sahi bu kavga kime yarıyor?...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar