Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Doktor kökenli Rogg’la başlayan ve bugün Prof.Dr. Uğur Erdener’in de Başkanvekili olduğu, Alman Thomas Bach’ın başkanlığını sürdürdüğü IOC’nin ve WADA’nın gayretli çalışmalarının bir gün sonuç vereceğine yürekten inanıyoruz...

        Ancak, yıllarca dünya sporunu yöneten elitlerin, ensesi kalın, midesi şişkin, suratı pişkin, rüşvetçi, güçlünün esiri hokkabazların düzeni hala dimdik ayakta... Ülke güçlüyse, onun sporcusunu kollayan anlayış, zayıf ülkelere karşı uygulanan acımasız muamele ve intikamcı düşünce devam ediyor...

        Brezilyalı Havelange’dan İsviçreli Blatter’e, kirli FIFA’yla dünya futbolunun midesini bulandıran baronlar, Fransız Platini’yle Avrupa’nın ahlakını da bozmuştu... Ama dünya başkanıyla Avrupa başkanı, doğru-yanlışta çarpışarak değil, kirliliğe ortak olarak el ele yaptı bunu... Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası finallerini ülkelere verirken veya her iki kurumun başkanlık seçimlerini, rüşvetle, al gülüm ver gülümle yapıyorlardı...

        ***

        Utanç vesikası skandallarıyla çalkalanan bir birliğe dönüp bakalım... Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği’ne (IAAF) ne demeli?... “Biyolojik pasaport”la sporu, doping illetinden kurtarma ümidini amacından saptırarak, neredeyse zayıf ülkelerin başında sallanan “Demoklesin Kılıcı”na dönüştürdü...

        Elvan Abeylegesse’ye 2008 Olimpiyatları’na kadar uzanarak ceza veren, 2012 Olimpiyatları’nda önce Aslı Çakır Alptekin, sonra da Gamze Bulut’un altın madalyalarını alıp götüren IAAF’ın çelişkilerine ne diyelim peki?..

        Olan hep zayıf ülkelere oluyor... Elbette ki kusursuz değiller, hatalar da yaptılar, yanlış yapan ve cezasını çekenler de oldu... Tıpkı Batılı ve Doğulu ülkelerin sporcuları gibi...

        1970’lerden beri Doğu Bloku’nun, sporcularını devletler eliyle, sistemli bir şekilde performans geliştirici ilaçlarla desteklediği iddia ediliyordu... Bırakın Sovyetler Birliği’ni, diğer ülkeler de olimpiyatlarda zirvelerdeydi...

        Kornelia Ender’in Doğu Almanya’sı, Nadia Comaneci’nin Romanya’sı, Kozakevich’in Polonya’sı, Kratoçvilova’nın Çekoslovakya’sı, Bulgaristan’ı, Macaristan’ı... Michael Gross’un 70 milyonluk Batı Almanya’sının, 17 milyonluk Doğu Almanya’nın gerisinde kaldığını unutmayalım...

        1988 Seul Olimpiyatları’nda ikinci olan ABD’li Carl Lewis’i şampiyon yapmak için, Kanadalı Ben Johnson’ın altın madalyasının doping gerekçesiyle iptal edildiğini de unutmadık... Rusya’ya gözdağı için Sharapova’nın saf dışı bırakılmasını da kabullenemedik...

        O devir geldi geçti. Bugünün şartlarıyla o günkü madalyaları geri alamayız... Yeni tedbirler, muhteşem teknoloji, ayırt edici cihazlar ve özellikle de biyolojik pasaport, müthiş caydırıcı unsur...

        ***

        Elvan, 2008 Pekin öncesinde 5 ve 10 bin metrede gümüş aldıktan sonra, defalarca doping kontrolüne girmiş ve temiz çıkmıştı... Bugünün kurallarıyla geçmişi yargılamanın ve bunu da belli ülkelerin sporcularına uygulamanın anlamı yok...

        Hele başkanı Lamine Diack’ı, Dopingle Mücadele Komisyonu Başkanı Gabriel Dolle’ü yolsuzluktan, dopingi rüşvetle aklamaktan kaybetmiş, son başkan, ünlü İngiliz atlet Sebastian Coe’nun da aynı ithamlara maruz kaldığı IAAF’ın kendini aklama girişimlerini bizim üzerimizden yapması, suçluluk psikolojisidir...

        Bence Başkan Coe’nun Olimpiyat şampiyonluğunu da biyolojik pasaporta tabi tutması ve kendini aklaması daha doğru olacaktır... Ha UEFA eski Başkanı “futbolculuğu büyük, adamlığı küçük” Fransız Platini, ha “efsane şampiyon ama şaibeli insan” İngiliz Coe... Al birini vur ötekine...

        Bizden önceki bakan ve genel müdürlerimiz de dopingle mücadele veriyordu, biz de verdik... 2008’de WADA’nın listesinde doping oranını binde 7’lere düşürmüş, dünyanın en iyi ülkelerinden biri olarak WADA’dan tebrik mektubu almıştık...

        Bu dopinge karşı sıfır toleranslı mücadele, “kılıç”la kesip geçmişi karalama, kendini aklamaya yönelik, son iki yılla sınırlandırılacak bir şey de değil... Adını doğru koyalım ve rakamları doğru okuyalım, gerçekleri saptırmayalım...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar