Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu hafta gösterime giren “Blade Runner 2049” vesilesiyle 2000’li yılların en iyi bilimkurgularını seçtik. Seçkiyi hazırlarken dışarıda kalan filmlerin kalitesi bilimkurgunun son 17 yılda bir çeşit altın çağ yaşadığını düşündürdü bize. Süper kahraman filmlerini seçkinin dışında tutmasak işimiz kuşkusuz çok daha zor olacaktı

        1- Başlangıç /2010 (Inception) / Yönetmen: Christopher Nolan

        Aksiyonun merkezi, rüyalar ve insan zihni... Rüya Makinesi aracılığıyla başkalarının rüyalarında gezen Cobb’un trajedisiyle bir soygun öyküsünün birleştiği film, rüya sahnelerinde benzersiz bir görsel deneyim sunuyor. Nolan; Dali ve Escher’in eserleri üzerinden sürrealist gelenekten yola çıkıyor ve gerçekliği bir tür algısal bozukluğa ve yanılsamaya dönüştürüyor. Sanal dünyalara sığınan günümüz insanının bilinçdışına bir bakış...

        2- Donnie Darko/2001 / Yönetmen: Richard Kelly

        Ergenlik sancıları, ergen aşkının saflığı ve gençliğin geri gelmeyecek masumiyeti üzerine hüzünlü, karanlık bir film. 1980’lerin ABD’sinde geçen film, genç Donnie’nin olağanüstü tuhaf öyküsünü anlatıyor. “Bilimkurgu”nun bu gerçekçi gençlik dramına dahil olmasıyla yapbozun bütün parçaları bir araya geliyor ve öykünün özünde gençlik isyanıyla, vicdanla ilgili olduğunu anlayıp adeta ayrı bir âleme geçiyorsunuz.

        3- Sil Baştan /2004 (Eternal Sunshine of the Spotless Mind) / Yönetmen: Michel Gondry

        Sinema tarihinin en sahici aşk hikâyelerinden birinin bir bilimkurgu olması çok şaşırtıcı değil. Bilimkurgu usta ellerde daha da güzelleşen bir tür... Her şey, birbirlerini kırgınlık ve öfkeyle hafızalarından silmek isterken aşklarını yeniden keşfeden iki sevgiliyle ilgili... Acılarını dindirmek için ellerinde torbalarla “hafıza şirketi”nin bekleme odasında oturan o yalnız insanlar, 2000’ler bilimkurgu sinemasının en hüzünlü görüntülerinden biri.

        4- Avatar /2009 / Yönetmen: James Cameron

        Her canlının birbirine bağlı olduğu büyük bir organizmayı andıran Pandora gezegeninde geçen bir kahramanlık destanı... Sömürgeci zihniyeti eleştiren film, sadece çevreci yaklaşımıyla değil, ABD’nin dış politikasını eleştiren politik içeriğiyle de öne çıkıyor. Gezegenin yerlisi Na’viler, Batılı sömürgeciler gelip yok edene kadar doğayla uyum içinde yaşayan dünya halklarını temsil ediyor. Görsel olarak da benzersiz bir deneyim...

        5- Aşk /2013 / (Her) Yönetmen: Spike Jonze

        Bilgisayarının işletim sistemi Samantha’ya âşık olan yalnız adamın öyküsü, tek kişilik hayatların giderek yaygınlaştığı çağımızda aşkın anlamını sorguluyor. Teknoloji bağımlılığıyla yalnızlaştıklarını fark etmeyen, dokunmanın ve karşılıklı etkileşimin değerini unutan insanlar üzerine bir film bu...Jonze, bu hüzünlü ve gerçekçi aşk öyküsünü rengârenk bir gelecek dekorunda anlatıyor.

        6- Arrival /2016 / Yönetmen: Denis Villeneuve

        Dünyayı ziyaret eden uzaylıların dilini çözmeye çalışan bir dilbilimcinin öyküsü... İletişim ve paranoya arasındaki çelişkiyi işleyen film, paranoyanın militarizmi besleyerek dünyayı rayından çıkardığının altını çiziyor. Sorunların tek çözümü ise iletişim! Hafıza, sevgi, iletişim ve zaman boyutu arasında daha önce benzerini pek görmediğimiz görsel bir bağ da kuruluyor filmde.

        7- Mad Max: Fury Road /2015 / Yönetmen: George Miller

        Kıyamet sonrasının çöllerinde geçen filmde Max, Ölümsüz Joe’nun yönettiği yarı vahşi toplumun avcıları tarafından yakalanır. Daha sonra kendini, isyancı kadınlarla birlikte Yeşil Diyar’a kaçarken bulur... Filmde iktidar, kadınları ve savaşçıları sömüren hastalıklı, çirkin, deforme erkeklerden oluşuyor. Toplumu, dini fanatizm ve militarizmle ayakta tutuyorlar. Kadınlar ise insanlığın umudunu ve geleceğini temsil ediyor. Aksiyonu ve görsel atmosferiyle seyirciyi mest eden bir film.

        8- Wall-E /2008 / Yönetmen: Andrew Stanton

        700 yıl sonra... İnsanlar gezegeni terk etmiş durumda. Küçük, şirin ve meraklı robot Wall-E ise çalışmayı sürdürüyor; boş vakitlerinde romantik filmler seyrediyor... Çalışkan, sorumluluk sahibi ve mütevazı Wall-E, insanlığa ve uygarlığa dahil bütün iyi şeylerin temsilcisi... Bir çocuk filmi gibi durduğuna bakmayın. Bütün iyi bilimkurgular gibi bize bugünü ve bugünün sorunlarını anlatıyor. Ve aynı zamanda bir aşk filmi...

        9- Star Wars: Güç Uyanıyor /2015 (Star Wars: The Force Awakens) / Yönetmen: J.J. Abrams

        Serinin “seçilmiş kişi”, “özgürlük savaşı”, “demokrasi özlemi”, “aşk”, “korkunç teknolojik silahlara karşı insan”, “şirin droidler”, “etnik çeşitlilik” gibi vazgeçilmez şifrelerini kullanan hikâye ilk üçlemenin 30 yıl sonrasında geçiyor... Film 3 yeni genç karakteri itibarıyla genç olmak, büyümek ve seçim yapmakla ilgili görünüyor. Öyle ki hikâyenin her yanında gençlik çağı sorunları dolaşıyor. Aidiyet, kimlik ve baba kompleksi öne çıkıyor. Duygusal yanı ağır basan bir hayran filmi olduğunu da unutmayalım.

        10- Ex Machina /2014 / Yönetmen: Alex Garland

        Genç programcı Caleb, patronu Nathan tarafından üretilen robotu test etmek üzere dış dünyadan izole edilmiş eve gelir. Evde Nathan, hizmetçi Kyoko ve Ava adlı dişi yapay zekâdan başka kimse yoktur... Caleb, testler sırasında Ava ile duygusal olarak yakınlaşır ve kaçması için ona yardım etmeye karar verir. Yapay zekâ – insan ilişkisi üzerine kapsamlı ve derin bir düşünce egzersizi olan film, Frankenstein öyküsüne getirilmiş en kayda değer yorumlardan biri aynı zamanda...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar