Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yönetmen Luc Besson, çizgi romandan sinemaya uyarladığı “Valerian ve Bin Gezegen İmparatorluğu”nda (Valerian and the City of a Thousand Planets) uzay operası diye adlandırılan türün eğlenceli bir örneğini veriyor, “Star Wars” benzeri renkli bir evren kuruyor

        “Valerian ve Laureline” (Valérian et Laureline) Fransa’da yayımlanan, bilimkurgu türünde bir çizgi roman serisi. Pierre Christin ve Jean-Claude Mézières imzalı seri, “Star Wars”ın esin kaynaklarından biri olarak da kabul ediliyor. Daha önce “5. Güç”te de benzer bir dünyayı resmeden Besson, senaryosunu bizzat yazdığı “Valerian ve Bin Gezegen İmparatorluğu”nun açılış sahnesinde, 1975’te ilk adımı atılan uzay istasyonunun yıllar içinde dünya halkları ve uzaylıların katılımıyla büyük bir şehre dönüşmesinin hikâyesini özetliyor. Filmin geri kalanını şekillendiren açılış sahnesi, farklı uygarlıklar arasındaki barış ve teknolojik işbirliğinin altını çiziyor; filme bir tür “birleşmiş gezegenler” hissiyatıyla girmemizi sağlıyor.

        Ardından egzotik kumsallarıyla cenneti andıran Mül gezegenine gidiyoruz. Doğayla uyum içinde yaşayan uzaylı bir halk geliyor karşımıza. Bir sonraki sahnede Valerian ve partneri Laureline’nin dahil olacağı hikâyenin temelleri Mül’de atılıyor. Film boyunca herkesin peşinde olduğu “dönüştürücü”yü ve fevkalade marifetlerini ilk kez orada görüyor, Mül halkının yaşadığı trajediye tanık oluyoruz.

        “Valerian”, Batılıların “uzay operası” dediği türün sadık bir örneği. Tür, binlerce farklı uygarlığın iletişim ve etkileşim içinde olduğu renkli bir evrende geçen savaş hikâyeleriyle ilgilidir daha çok. Böylesi filmler seyirciye içinde bulunmaktan keyif alacağı görsel bir atmosfer sunmak zorundadır. “Valerian”, özellikle uzaylılarıyla akılda kalmaya aday. Bilgisayar programcıları Omelite halkı, kafanızı içine soktuğunuzda medyuma dönüştüğünüz ahtapot ve minik şirin bir timsahı andıran Melo dikkat çekici...

        VİDEO OYUN ESTETİĞİ

        “Valerian”, robotlardan ve mekânlardan ziyade “genetik biyolojik yapılarıyla ileri teknolojiyi temsil eden” bu uzaylı varlıklarla bir adım öne çıkıyor. Rihanna’nın oynadığı ve çağımızdaki mülteci dramına dikkat çeken uzaylı Bubble’ı da unutmayalım. Çöle kurulmuş dijital çarşıda fiziksel / sanal dünya arasında sürüp giden kovalamaca sahnesi, video oyunu estetiğini kullanması bakımından öne çıkıyor.

        “Valerian”ın en hoş yanı, türün çok sevdiği tarzda bir “dünya, galaksi ya da evren kurtarma hikâyesi” anlatmaması... Bunun yerine, düşman yaratarak güçlenmeye çalışan, kendi halkının iyiliği için soykırım yapmaktan çekinmeyen savaşçı bir zihniyetin eleştirisini yapıyor. Besson orijinal çizgi romandaki liberal, muhalif duruşu koruyor. Ama türün yapısı gereği, derinlemesine işlenen temalar, karakter gelişimleri ya da zengin dramatik çatışmalar beklememek gerekiyor. Aksiyon ve macera, her şeye hükmediyor. Olaylar, iyilerle kötülerin kesin çizgilerle birbirinden ayrıldığı masalsı bir dünyada geçiyor. “Valerian” Alexander Desplat’nın müzikleriyle birlikte kendi türünün hoş örneklerinden biri. Besson uzay operalarına “5. Güç”te olduğu gibi yine eğlenceli bir dokunuş getirmeyi başarıyor. Dane DeHaan, kurallara bağlı cesur, atılgan Binbaşı Valerian’da, Cara Delevingne ise sezgileriyle hareket eden Çavuş Laureline’de enerjik bir çift oluşturuyorlar.

        Filmin notu: 6.5

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar