Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Güney Kore filmi “Zombi Ekspresi” (Busanhaeng), şehirlerarası bir tren yolculuğu sırasında zombilere karşı mücadele veren insanların hayatta kalma savaşını anlatıyor

        Bir zombi filmini seyrederken Amerikalı yönetmen George A. Romero’yu akla getirmemek kolay değil. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Romero, modern zombi filmlerinin öncüsüydü. Zombiler sinemada 1930’lardan beri vardı ama vampirler kadar popüler değildiler. Romero, ilkini 1968’de çektiği filmlerle çağdaş sinemadaki zombi imajına önemli katkılarda bulundu. Zombi filmleri türüne politik bir içerik ve şiddetle mizahı birleştiren bir yaklaşım getirdi. Romero sonrası tür, “Shaun of the Dead” gibi birkaç filmi dışarıda tutarsak özel efekt teknolojisinin yardımıyla giderek daha kanlı ve sert hale geldi.

        “Zombi Ekspresi”, Romero tarzına yakın değil ama çok kanlı olduğu da söylenemez. Karakterlerin bir tren yolculuğu boyunca zamana karşı yarıştığı bir gerilim filmi bu... Öte yandan, Güney Kore usulü bir zombi filmi olduğunu söylemek zor. Hatta, senaryosu itibarıyla Güney Kore tür filmlerinin Batı sinemasına daha çok yaklaştığının kanıtı olarak dahi görülebilir. “Zombi Ekspresi”nde birçok Amerikan korku – gerilim filminde olduğu ahlaki mesaj öne çıkıyor. Öykü, fon yöneticiliği yapan finansçı Seok-woo’nun (Yoo Gong) geçirdiği değişim üzerinden ilerliyor. Seok-woo sadece kendi çıkarlarına odaklanmış bencil ve işkolik biri. Eşinden ayrı yaşıyor. Kızına yeterince vakit ayırmıyor. Kızını annesine götürmek için bindiği trende, zombilere karşı mücadele verirken kızı sayesinde bencilliğiyle yüzleşiyor.

        Filmin asıl meselesi ölüm korkusu karşısındaki insanlık halleri. İnsanlar sadece zombilere karşı değil henüz enfekte olmamış kişilerin bencilliğine karşı da savaşıyor. Bir yanda sadece kendi canını düşünen korkaklar, diğer yanda ise zombilere karşı savaşırken temel insani değerlerini kaybetmeyenler var. Kimisi Seok-woo gibi olumlu değişim gösterirken kimisi de korkusunun esiri olarak zombilerden daha tehlikeli hale geliyor.

        Gerilimin hiç bitmediği hareketli bir filme göre, karakterlerin psikolojik olarak iyi yazılıp işlendiğini söylemek mümkün. Senaryo yazarlarından biri olan Sang Ho Yeon’un yönetmen olarak da iyi iş çıkardığı kesin. Ama insan – zombi mücadelelerini biraz uzatıp tempoyu düşürüyor.

        Filmin en önemli sorunu, kadınları korunmaya muhtaç, kendilerini savunmaktan aciz figürler olarak sunması... Gerçi dayanışma duygusu ve bencilliğin aşılması konusunda öncülük hep kadınlardan geliyor, kadınlar erkekleri olumlu anlamda değiştiriyor ama erkekler zombilerle savaşırken kadınlar ve kızlar çoğunlukla pasif kalıyor. Prodüksiyon kalitesi açısından Amerikan filmlerinden geri kalmayan “Zombi Ekspresi”ni zombi filmlerini sevenlere gönül rahatlığıyla öneririm. Kendi türünün iyi örneklerinden biri.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar