Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Chris, sevgilisinin ailesiyle tanışmak için geldiği orman içindeki büyük evde kendini bir türlü rahat hissetmez. Aile konuksever ve sıcak davransa da ayrıntılar huzursuz edicidir. “Kapan” (Get Out) ırk ayrımcılığı üzerine özgün bir gerilim

        İlk sahnede ırkçı bir film klişesi tersyüz edilir. Zengin beyaz mahallesinde, gece yarısı tek başına yürüyen Afrika kökenli Amerikalı genç, saldırıya uğrar. Tekinsizlik, sadece sokağın tenhalığından değil, beyazların gücünden gelir. “Kapan” baştan sona bu tür ırkçı endişelerle ilgili bir film.

        ‘BEKLENMEYEN MİSAFİR’

        Yazar ve yönetmen Jordan Peele, hikâye olarak 1967 yapımı ünlü “Beklenmeyen Misafir”den (Guess Who’s Coming to Dinner) esinleniyor. “Beklenmeyen Misafir”, ırkçılığa belirli bir “samimiyetle” bakmayı deneyen filmlerdendir. Beyazların sözde değil özdeki liberalliği test edilir. Afrika kökenli nişanlının eve gelmesiyle birlikte aile için zor anlar başlar... Film, olayları beyazların bakış açısından yansıtan bir komedidir. “Kapan” ise benzer bir hikâyeyi Afrika kökenli genç fotoğrafçı Chris’in (Daniel Kaluuya) cephesinden anlatan bir gerilim filmi.

        DERİNLERDEKİ IRKÇILIK

        Ziyaretin ilk saatlerinde Rose’un (Allison Williams) anne (Catherine Keener) ve babasının (Bradley Whitford) konukseverliği, sadece Chris’i değil, bizi de bir türlü rahatlatmaz. Ormanın içinde, dış dünyadan izole edilmiş o büyük evde Chris, Armitage Ailesi’nin gücü karşısında kendini yalnız ve savunmasız hisseder. Ailenin liberal söylemi, derinlerdeki ırkçılığı örtbas edemez. Ayrıca Afrika kökenli bahçıvan ve hizmetçiyle birlikte bütün evde kölecilik dönemini hatırlatan bir ortam vardır. Annenin ipnotizmacı bir psikoterapist olması Chris’i daha da rahatsız eder. Kendini güvende hissetmez. Üstelik ailesiz büyümüş, çocukken travma geçirmiş biridir. Tıpkı yolculuk sırasında kazaya kurban giden geyik gibi, olmaması gereken bir yerde olduğunu düşünür.

        BİLİNÇDIŞINDAKİ KORKULAR

        Chris’in ilk gece yatağa girdiği andan sonra olup bitenleri bir kâbus olarak görmek mümkün. Kaldı ki, ertesi gün yaşananlar da rüyayı andırıyor. O rüya günümüz ABD’sinde, ırk ayrımcılığından kaynaklanan sorunların bir yansıması... Beyazların kölecilik döneminde Afrika kökenli Amerikalıları sömürmesi, Chris’in bilinçdışındaki etkisini sürdürüyor. Spora yatkınlıkları ve cinsel çekicilikleriyle beyazlar tarafından salt beden olarak görülmekten duyulan rahatsızlığı da unutmayalım. Chris, beyazların bedenine sahip olmasından korkuyor. Finalde olup bitenler, zorlama gibi görünse de sembolik olarak bu bedensel sömürü korkusunu yansıtıyor... Finalde anahtar bir rol üstlenen pamukların, Afrikalı kölelerin çalıştırıldığı pamuk tarlalarını hatırlattığını da not edelim.

        GERİLİM VE MİZAH İÇ İÇE

        Jordan Peele, ilk yönetmenliğinde derinlerdeki korkuları açığa çıkarabilme ve filmin görsel malzemesi yapma konusunda gerçekten iyi iş çıkarıyor. Chris’in aklından geçen korkuları hissetmemiz için sakin bir tempo tutturuyor. Korku gerilim türünün karanlığı yerine aydınlık, canlı ve sıcak renkleri kullanıyor. Kadrajlar da dikkat çekici. Yakın yüz planlarıyla gerilim yaratmayı iyi biliyor. Chris’in anne ve babayla ilk kez tanıştığı sarılma sahnesini uzaktan çekmesi de yerinde bir fikir. Böylelikle seyircinin kuşkularını artırıyor. Son olarak, “Kapan”ın ince bir mizahla gerilimi iç içe geçirmeyi başardığını belirtelim. Birçok sahnede gülümseyerek geriliyoruz...

        Filmin notu: 7

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar