Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Güzel ve Çirkin” (Beauty and the Beast), canavara dönüştürülen prens ile Belle’in masalını 1991’deki animasyon filmin izlerinden giderek yeniden karşımıza getiren gösterişli bir müzikal. Başrollerde Emma Watson ve Dan Stevens oynuyor.

        İç güzelliğin önemi ve dış görünümün yanıltıcılığı üzerine birkaç bin yıl öncesinden gelen bir peri masalı... Hem de en popüler olanlarından biri. Başta Fransız yazar Villeneuve’ün 1740’ta yayımlanan hikâyesi olmak üzere defalarca yeniden yazıldı, uyarlandı ve yorumlandı. Aynı zamanda başka eserlere de ilham kaynağı oldu. Şimdi büyük bütçeli, görkemli bir Disney prodüksiyonu olarak karşımızda. Yeni “Güzel ve Çirkin,” Walt Disney’in 1991’de gösterime giren animasyon müzikalinden esinleniyor ve Alan Menken’in bestelerini yeniden kullanıyor.

        KİBİRLİ PRENS

        Stephen Chbosky ve Evan Spiliotopoulos imzalı senaryo, Canavar’ın (Dan Stevens) lanetlendiği geceyle birlikte başlıyor hikâyeyi anlatmaya... Kibirli ve genç prens, dış görünüme verdiği önem nedeniyle cezalandırılıyor. Bir cadı tarafından iki ayaklı, tüylü ve boynuzlu bir hayvana dönüştürülüyor. “Güzel”, yani Belle (Emma Watson) ise mekanik aletler yapan Maurice’in (Kevin Kline) kızı... İlk şarkıda Belle’in köyde herkes tarafından “farklı” biri olarak görüldüğü ve kitaplara değer verdiği anlatılıyor. Köyün en güzeli olduğu için kendisiyle evlenmeye can atan yakışıklı ve kibirli Gaston’a (Luke Evans) yüz vermiyor; çünkü Belle, iç güzelliğin değerini bilen olgun bir karakter. Oysa orijinal masalda “rüyalarındaki yakışıklı prens”i arar ve dış görünümün aldatıcılığını zaman içinde kavrar. Aslına bakarsanız, Belle’in bu olgun halleri, filmin tansiyonunu düşüren bir unsur..

        FARKLI VE ÖZGÜN DEĞİL

        “Karlar Ülkesi”ni ( Frozen) andıran, sonsuz bir kışın hüküm sürdüğü şatosunda eşyalara dönüşmüş hizmetkârlarıyla birlikte yaşayan Canavar, lanetten yıllar sonra hırlayan, gürleyen öfkeli bir hayvan gibi çıkıyor karşımıza. Ama Belle’e duyduğu aşkla birlikte içindeki iyilik daha çok görünür hale geliyor. Sonrası bildik hikâye...

        Açıkçası farklı ve özgün bir yorumdan söz etmek mümkün değil. Masalların eğilip bükülmesine, yeniden ele alınmasına alıştığımız bir çağ için biraz muhafazakâr bir tavır bu... Kötülükleriyle öyküyü sürükleyen Gaston, senaryonun en zayıf halkası. Tipik bir kötü adam olarak çiziliyor ve derinliksiz duruyor. Oysa bu tür yeni uyarlamaların dramatik kalitesi, masal dahi olsalar biraz da kötü adama getirilen yorumla ilgili değil midir? En ilgiye değer karakter kuşkusuz LeFou (Josh Gad). Onu ilginç kılan, kötü adamın arkadaşı olarak yaşadığı vicdani çelişki... LeFou’nun sezdirilen ama öne çıkarılmayan eşcinsel kimliğinin bazı ülkelerde neden bu kadar sorun edildiğini anlamak mümkün değil.

        GÖSTERİŞLİ MÜZİKAL SAHNELER

        Canavar’ın şatosundaki şamdan, dolap, çaydanlık gibi canlı eşyalar filmin en eğlenceli yanı. Ewan McGregor, Ian McKellen, Stanley Tucci ve Emma Thompson gibi usta oyuncuların dublajıyla hayat bulan lanetli hizmetkârlar, filme mizahi bir boyut katıyorlar. Bu sahnelerdeki özel efektlerin filme nerdeyse bir yarı animasyon havası dahi verdiği söylenebilir.

        Yeni, taze bir yaklaşım içermeyen “Güzel ve Çirkin”i çok beğendiğim söylenemez. Ama yönetmen Bill Condon’un profesyonel anlatımı, gösterişli müzikal sahneleri ve yüksek prodüksiyon kalitesiyle ideal bir aile filmi olduğu kesin.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar