Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İNSANLARIN dikkatini çekmek için ne acayip kampanyalar, ne kadar dikkat çekici sloganlar buluyorlar değil mi? Şok şok şok!.. Hiç işiniz olmasa bile, “Bu kadar şoklanacak ne var?” diye hemen bu ifadeyi takip eden cümleleri okumak ister, merak edersiniz.

        30 yıllık cari açığın önümüzdeki günlerde tamamen kapatılacağı, işsizlik oranının yüzde 0.01’e kadar gerileyeceği, sıfır faizle bin ay taksitle ev alanlara yanında bir ev de hediye edileceği, tüm borçların silinmesi, emekli maaşlarının 700 misli artması gibi bir haberi okuduğunuzda gözler yuvasından fırlayacak gibi olur, yalan bile olsa kulak kabartmadan, duymadan, dinlemeden geçemeyiz.

        Peki ne oluyor da Ramazan’la alakalı muazzam, mucize, Allah’ın (CC) kitabı Kur’an-ı Kerim’de bunlardan çok daha büyük müjdeler olmasına rağmen aymaz ve umursamaz tavırlar içine giriyoruz. O kadar mühim bir ay ki, yemek içmekle bile uğraşmayıp, her anını, her dakikasını ganimet bilip, hayatımızın belki son fırsatı, en önemli dönemeci, son Ramazan’ı, son Kadir Gecesi, belki bir daha asla elde edemeyeceğimiz fırsat gün ve geceleri olarak işte birkaç gün sonra karşılayacağımız Ramazan ayı; niçin sadece adını bildiğimiz, manasını idrak edemeden âdet halinde, belli ritüellerden ibaret sandığımız günlermiş gibi bir tavır içerisindeyiz? Amma da uzun cümle oldu he... Hatırım için birkaç kere daha okusanız herhalde daha iyi anlaşılır.

        Bazı televizyon programlarına çağırıyorlar. Güya din diyanet konuşalım, insanlara dini bilgiler açısından yardımcı olalım diye. Sonra bir bakıyoruz ki iş dönüyor dolaşıyor tıklanma rekoru kıran videolara, magazine konu olan haber ve görüntülerin yorumlamalarına. Niçin bu kadar mevzuları sulandırmaya gayret ediyoruz bir türlü anlayamıyorum. Güzel şeyler ciddiyetle, emekle ortaya çıkar. Mizah, karikatür, stand-up, insanları güldürmek için yazılan skeçler, bunlar bile arka planında ciddi bir emek ister. Peki niçin dinle iman, Kur’an-ı Kerim ve neredeyse hayatımızın tamamını içine alan güzel ahlakı, temiz kalbi, sağlam ruh yapısını ortaya koymak için emek, gayret ve ciddiyet içerisinde bulunamıyoruz?

        Cuma günleri bizi kesmiyor, 3 ayları eskisi gibi kimse umursamıyor, hele Allah hidayet etsin “3 aylar, mübarek gün ve geceler yoktur” diyen bazı hocacıklar da cehennemden adam kurtarmaya çalışacaklarına ateş için odun toplamakla meşgul oluyorlar. Bazıları da “Efendim bu mübarek günleri âdetlerle, lüzumsuz tören ve merasimlerle sulandırmayın” diyerek ahkâm kesiyorlar. Eee, tamam işte! Hazır bu gün ve geceleri tanıyan insanlar varken, sen de tut işin bir başka ucundan, işin sulandırılan kısmını, ihmal edilen taraflarını muhabbetle, ona buna hakaret etmeden, insan gibi imanla anlatıver. Neyse, tekrar konuya dönersek...

        ARTIK BİZİ RAMAZAN DA KESMİYOR

        Öyle bir manevi mevsim ki Efendimiz (SAS) keyfi olarak tutulmayan bir Ramazan orucunun kıyamet sabahına kadar başka bir vakitte tutulan tüm oruçlarla kıyas edildiğinde denk olmayacak bir ecir ve sevaba mazhar olduğunu beyan ediyor. Bu öyle bir ay ki Kur’an-ı Kerim’i anlamak için adeta tüm rahmet kapıları, anlayış, idrak, kalp ve ruh kuvveleri seferber ediliyor. Manevi rızık kapıları ardına kadar açılıyor. O kadar bol rahmet, feyiz, bereket, ilim ve yeniden güzel insan olma fırsatları bahşediliyor ki değil gayrimeşru ve günah işlerle uğraşmak, helal ve meşru sayılan yemek, içmek bile bir süreliğine tatil ediliyor.

        “Aman lüzumsuz işlerle uğraşmayın, bu ayın her dakikasını güzel insan olmak, hayatınızı bambaşka yapabilmek için fırsat ve ganimet bilin” diye. Bu nasıl gayr-i ciddi olarak karşılanabilir ki? Çorum’da güya mezarda dolaşan bir kız görülmüş. Siz şöyle bir bazı gazetelerin veya internet sayfalarının açıklamalarına baksanıza, yaşadığınız ve bulunduğunuz şehirde her gün kaç kişi ölüyor? Popüler haber mi istiyorsun? Bak ben sana söyleyeyim, hepimiz için ölüm var yahu. Bundan daha gerçek, insanın önünde adeta karşısında dikilmiş böyle bir sarsıcı haber varken hangi magazin haberinin peşine düşebilir ki insan?

        Çok meraklı bir toplum olduk diyorlar. Bendeniz bu söze hiç katılmıyorum. Biz meraklı olan bir toplum olsaydık ilk önce çok sevdiğimizi her fırsatta iddia ettiğimiz Allah Teâlâ tarafından bize gönderilen Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamaya ve doğru anlatanlara ulaşmaya çalışırdık. Birçok şeye ilgi duymamız maalesef bizi meraklı insanlar sınıfına sokmuyor. Tam tersine bu cehaletin bir göstergesi.

        PEKİ BİZİM GERÇEĞİMİZ NE OLACAK?

        Bundan 15 sene evveldi. Sokaklarda aktüel kamerayla din, diyanet konularının işlendiği bir program yapıyorduk. Aman ya Rabbi! El sallayanlar, kameranın kordonunu çekenler, itip kakanlar, bağıranlar, çağıranlar, herkes kadraja girmek için taklalar atıyordu. Sosyoloji sahasında araştırmaları olan bir profesör abim çok acayip bir tespitte bulunmuştu. Yaşadığım bu durum için “Fatih Bey biliyor musunuz? Bu nevi davranışlar sosyolojinin ve sosyal psikolojinin araştırma mevzularındandır. Genellikle eğitim seviyesi düşük olan toplumlarda böyle anormal tepkiler ve ilgi çekme hastalığının baş gösterdiği araştırmalarla ortaya çıkartılmıştır” demişti.

        Güncel, gündem, herkesin konuştuğu şeyler, Allah’ınızı (CC) severseniz söyleyin bunu gerçekten merak, ilgi olarak düşünebilir misiniz? Peki bizim gerçeğimiz ne olacak? “Güncel” dediğin şey senin ömür kumaşını cayır cayır kesen makasın kapanıp açılması gibi bir şeydir. Peki bu kumaş ne zamana kadar kesilmeye devam edecek? İnsan hakikate dair bir kelime, bir harf öğrenmeden mi ölüp gidecek? Bunu öğrenemez, bilemez, cahil yaşar, cahil şekilde toprağa düşerse yazık değil mi?

        Her sene söylediğim gibi, haydi bismillah, kendi hırs ve dünya ihtiras, şehvet ve isteklerimizi birazcık frenleyelim de bu Ramazan’ı bu senenin değil, hayatımızın fırsatı olarak görelim. Abuk sabuk tartışmalarla her sene sahnelenen Ramazan’ı berbat etme tartışma ve çekişmelerinden de kendimizi uzaklaştırıp Allah’a (CC), Kur’an-ı Kerim’e ve Resulullah Efendimiz’in (SAS) ahlakına yakınlaşmak için bu eşsiz günleri fırsat bilelim.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar