Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KIYMETLİ dostlar! Bugün Muhammed Lütfi Alvarlı Hazretleri’nin şiirlerinden bazı kıtaları alarak sizlere aktarmaya gayret edeceğiz. Gelin bayramımızı bayram yapacak bu hakikatlerle, geride bıraktığımız günleri, yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı yeniden tefekkür edelim.

        Mevlâ bizi affede

        Gör ne güzel ıyd olur

        Cürm ü hatalar gide

        Bayram o bayram olur

        Aslında “Ramazan Bayramı” diye bir tâbir yoktur. Ramazan’ın sonundaki bayrama (iyd-i fıtr) “Fıtır Bayramı” denir. Hele “Şeker Bayramı” tâbiri, maneviyattan uzaklaşmış ve Ramazan’ı idrak edememiş kişilerin uydurdukları bir tâbirdir.

        Kul; Fıtır Bayramı’nda Cenâb-ı Hakk’ın kendisine bahşetmiş olduğu yüce yaradılış fıtratını bulup idrak ettiği için günahsız, temiz, asıl kaynağına kavuşmuş bir hâlde bayram etmiş olur. Günahlarından tövbe etmeyen, kendi özünü bulamayan, bu mânevî mevsimde kalbindeki Allah (CC) muhabbetini fark edemeyen bir kişinin bayramın özünden bir şey alması mümkün değildir. Affolma müjdelerini alabilmekle bayram ederse, bak işte o zaman bayram, “bayram” olur.

        Merhamet ede Rahîm

        Dermanı vere Hakîm

        Lutfede lutf-i kadîm

        Bayram o bayram olur

        Cenâb-ı Hakk’ın izniyle ve yardımıyla kırık dökük de olsa bir Ramazan geçirdik. Allah Teâlâ bizim kusur ü kusurumuza bakmasın, merhametiyle muamele etsin. Eğer adaletiyle ve hakkaniyetiyle bizi sorguya çekerse, değil bizim gibi günahkâr kullar, sâlihler bile sıkıntı ve azaba düşebilirler. Cenâb-ı Hakk’ın adaletinden merhametine sığınıyoruz. Sorgulayıp bizi imtihana çekmesinden ise O’nun (CC) “Settar” ve “Rahim” ismine sığınıyoruz. Çünkü O (CC) ezelden bize lütufta bulunmuş. Yüce Allah (CC) bizim amellerimizle cenneti ve cemalini verecek değildir. Kırık dökük amellerimiz sadece O’nu bu dünyada unutmadığımızın bir nişânesi olabilir.

        O (CC) bizi bu dünyada var edip de sevmedi. Daha bizleri yaratmazdan evvel lütufta bulundu, bizi murad etti, yani sevdi. Bizim de bugün niyâzımız odur ki; Cenâb-ı Hakk bizi rahmet ve merhametiyle kuşatsın, yaradılış hikmetimizden haberdâr eylesin. İbadet ve tâatın sırrına, hikmetine bizleri eriştirsin. Böylece kalbimiz mutmain olsun, gönlümüz sürurla dolsun ve ezelden daha biz ortada yokken bahşettiği lütuflar ve kullarına kerem ettiği yakınlık ve güzellikler vuku bulsun, gerçekleşsin. İşte o zaman böylece bayram etmiş olalım. Böyle bir halle elbet, ne güzel bayram olur.

        Hakk’ı seven merd-i şîr

        Kalbi olur müstenîr

        Allah ola destigîr

        Bayram o bayram olur

        Kime sorsanız herkes

        “Allah’ı (CC) seviyorum” der. Fakat sevmenin kantarı, ölçüsü; fedakârlıktır. Ayrıca sevgi; üzerine titremeyi, gayretle, titizlikle sevgilinin yolunda hizmeti ister.

        Güçlükler ve zorluklar yolu kesmekte, nefisle uğraşmak gözümüzü korkutmaktadır. Ama Allah’a (CC) itimat edip, O’nun (CC) rızasını kazanmak için muhabbetimizi kendimize rehber edinerek cümle sıkıntıların bir bir üstesinden gelebiliriz. Tembellikle, gafletle, cennet ganimeti elde edilmez. Kendi işini, üzerine düşen vazifeyi dürüstlük ve doğrulukla yapmak gerekir. Kul mademki ruhlar âleminde söz vermiştir, bu dünyanın gam, keder ve zorluklarına aldırmadan, şevkle gayret etmeli ve her zaman Allah Teâlâ’nın yardımına sığınmalıdır. İşte böyle nefsine uymadan devamlı mücahede eden, nefsiyle cihad ederken zorluklara göğüs geren ve bu güzel halleriyle Cenâb-ı Hakk’ın inâyetine mazhar olan, elinden tutulup hiçbir zaman yalnız bırakılmayan kişi neticede bayram etmiş olur. Bütün gam ve kederi sevince döner ve Cenâb-ı Hakk’ın yakınlığıyla, tam bir hoşnutlukla, bayram olur.

        Ganîler ede kerem

        Ref ola derd-i verem

        Sahî ola muhterem

        Bayram o bayram olur

        Ramazan’da zekât, fıtır ve sadakayla bol bol ikramlar yapılır ve yapanlar bayramın zevkine ererler. Zengin olan kesenin ağzını açmalı, Ramazan’da ve bayramda etrafında aç insan bırakmamalı. Tek ve yegâne gani yani zengin Allah’tır (CC). Kullarına bol bol ihsanda bulunur, verirken de verdiğine bakmaz. Kulun hâcetine göre ihsanda bulunur, verdiğinde de gözü olmaz. Zaten verdiği ve ikram ettiğinde ganidir, ihtiyacı yoktur. İşte bir insan gani olan Allah’ın (CC) sıfatına bürünür, onun ahlakıyla ahlaklanarak açları doyurur, bol bol cömertlik yaparsa etrafı memnun ettiği için hem toplum içerisinde mutlu olur hem de Cenâb-ı Hakk bu iyiliklerinden dolayı ona dünyada cennet gibi bir hayat, ahirette de cennet ve cemalini ikram eder.

        Yaşadığı toplum içerisinde hemcinslerinin yani insanların gözyaşını silemeyen, onlara faydası olamayan kişinin bayram etmesi ne kadar mümkündür? Kendi çalıp oynadığında kişi ne kadar mutlu olabilir? Halka ikram ede, ihsanda buluna, onların gönlünü bayram ettirdiği için de Allah (CC) da onun gönlünü bayram ettire. İşte bayram, o zaman tadına doyulmayacak bayram olur.

        Tevhîd ede zevk ile

        Hakkı seve şevk ile

        Tasdîk inerse dile

        Bayram o bayram olur

        İnsan bu çokluk âleminde sadece bir şeyi tahsil için geldi. O’nu (CC) birlemek için kendinden vazgeçmesi, O’nun (CC) için yaşaması; tevhidin sırrı oldu. İnsana düşen “Lâ ilâhe illallah” demek, bir olan Allah’la (CC) zevke ermek, kalben daima O’nu (CC) tasdik etmek ve bu dünyadaki tahsilini en güzel şekilde tamamlamaktır. İşte ancak bu mümkün olursa bayramdan bahsedilebilir. Kişi Ramazan’ları, zamanları, günleri, geceleri ve bayramları ancak bu şuurla idrak edebilirse hakiki bayramı bulur.

        Lutfî’ye lutf u kerem

        Dâhil-i bâb-ı harem

        Dâimâ Allah direm

        Bayram o bayram olur

        Cenâb-ı Hakk bizleri hakiki kullarının arasına kabul eylesin. Kalbimizde Cenâb-ı Hakk’ı misafir edebilme şerefine bizi yükseltsin, böylece kendisinin vahdet sarayına mahrem olmayı, güzel kullarıyla beraber nasip eylesin. Alvarlı Lütfi Efe Hazretleri gibi âşıklarıyla ve aşk ile ümmet-i Muhammed’e (SAS) duâ edenlerle bizleri buluştursun, insan olmayı nasip eylesin. Bayramlarımızı rızaya uygun şekilde yaşamak ve o rızaya erişmek olarak anlamamızı nasip eylesin. Hepinizin bayramını tebrik eder, hürmet ve muhabbetle ellerinizden öperim.

        ASR-I SAADET’TE BİR BAYRAM GÜNÜ....

        Bir Ramazan günü, Efendimiz (SAS), huzurunda bulunanlara raftaki karpuzu göstererek, “Şunu keser misiniz, canım istiyor” buyururlar. Lâkin kime söylerlerse “Yâ Resûlallah (SAS), bugün Ramazan’dır” cevabını alırlar. Hazret-i Ali (RA) meclise dâhil olunca Efendimiz (SAS) kendisine, “Yâ Ali! Bugün canım çok karpuz istiyor, şu karpuzu kes de yiyelim” buyururlar. Hazret-i Ali (RA) derhal kalkıp karpuzu kesmeye yönelince orada bulunanlar “Yâ Ali! Ramazan olduğunu unuttun!” derler.

        Bunun üzerine ilim şehrinin kapısı İmâm Ali (RA) “Ben Ramazan’ı da, orucu da kendilerinden öğrendim. Bana ye derlerse yerim, tut derlerse tutarım!” diye cevap verirler. Bu cevap üzerine tebessüm eden Efendimiz (SAS) şöyle buyururlar: “Hepimiz yiyeceğiz. Şimdi taraf-ı ilâhîden Cibril (AS) geldi, bugün bayram olduğunu haber verdi. Yalnız dikkat edin! Hepiniz Ali (RA) gibi olmaya çalışın!”

        SORDUM ÖĞRENDİM

        - Hanımlar bayram namazı kılmakla sorumlu mudur?

        Kadınlar, cuma ve bayram namazlarıyla yükümlü değildirler. Bu namazların kılınması yalnızca erkeklere farzdır. Bu hususta kadınların bir mecburiyeti yoktur. Ancak Peygamber Efendimiz (SAS) kadınları bayram namazına katılmaya teşvik etmiştir. Efendimiz (SAS) döneminde bayram namazlarında kadınların da namaza katıldıkları, hatta âdetli yani hayızlı oldukları için namaz kılamayacak durumda olan kadınların ise musallanın kenarında durup namaz için getirilen tekbirlere katıldıkları ve hutbeyi dinledikleri bilinmektedir. Bu durumlara bakıldığında Ramazan ve Kurban bayramlarında kadınların bayram namazına katılmaları konusunda serbest oldukları ve katılmalarında da bir mahzur olmadığı anlaşılmaktadır.

        - Bayramlaşmak için, Hazret-i Allah’ın (CC) haram ettiği şekilde bayram kutlaması yapmak veya yapılan bir yere gitmek câiz midir?

        Bayramlaşmak kastı ile de olsa Allah’ın (CC) yasak ettiği fiiller meşru görülemez. Bu sebepten bayramlaşma münâsebetiyle tertip edilen cemiyetlerde helal-harama ve kadın- erkek ilişkilerindeki hususiyetlere dikkat edilmesi mecburiyeti vardır.

        Tehdit ve mecburiyet haricinde ise Allah’ın (CC) haram ettiği şekilde bayram kutlaması yapılan bir meclise gitmek asla câiz değildir. Bu hususta akrabalık ve kul hakkı sorumluluğu oraya gitmeyene değil o meclisi kuran ve oraya iştirâk edenlere aittir. Kişi, tercihini Allah’ın(cc) rızasına göre yapmalıdır.

        AYET-İ KERİME

        “EY insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah (CC) yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan (CC) en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah (CC) bilendir, her şeyden haberdar olandır.”

        (Hucurat - 13)

        HADİS-İ ŞERİF

        “ARAP’ın Arap olmayan üzerine bir üstünlüğü yoktur. Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur. Beyaz derili olanın siyah derili üzerine bir üstünlüğü yoktur, siyah derili olanın da beyaz derili üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvâ iledir.”

        (Hadîs-i Şerîf - Ahmed İbn-i Hanbel-Müsned)

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar