Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çok meraklı bir toplum olduğumuzu söylüyorlar. Evet, her şeyle ilgileniyoruz, bizi hiç alakadar etmese de... Ana haber bültenlerinden internete düşen birçok enformasyona, abuk sabuk birçok malumata adeta karşı konulmaz bir isteğimiz var. Kendi şeridimizde olmasa da diğer yöndeki trafik kazalarına bile ilgi gösterip lüzumsuz yere trafiği tıkamayı dahi göze alıyoruz: Sırf merakımızı tatmin için...

        Yurtdışına gideriz, bazen yurtiçinde belli yerleri gezeriz, kiliseleri, havraları ve daha birçok yerleri merak ederiz, dolaşmak için zaman ve vakit harcarız.

        İnsanın meraklı oluşu ayrı bir mesele, insanın kendisine lazım olan bir şeyi öğrenmek için merakı ise ayrı bir özellik.

        İş, aile, çevre, din hatta ırk ve örf insanın merak alanlarını belirleyici unsurlardandır. Ancak insan neye inanırsa inansın, dini ile inancı merakını ve öğrenmesini şekillendirir.

        İşte bunun için soruyorum: Hiç mi merak etmiyoruz? Yahu elimizde bir harfi bile değişmemiş, Allah Teâlâ’nın indirdiği, dünya üzerinde eşi benzeri olmayan 600 sayfa civarında bir kitap var. Haydi, hepsini okuyamadık diyelim. Fatiha’yı, dilimizden düşürmediğimiz Yasin-i Şerif’i, kısa sureler olarak bildiğimiz sureleri, cenaze namazında okuduğumuz duaları, ölümüze de dirimize de lazım olacak bazı ayetleri hiç mi merak etmeyiz?

        Şahsiyetimizi, dünya ve ahiret hayatındaki duruşumuzu, insanlar arasındaki münasebetlerimizi, kısacası her şeyimizi kendisinden öğrenmek ve tabi olmakla şekillendireceğimiz yegâne ve eşsiz örnek olan Efendimiz’in (SAS) hayatını hiç mi merak etmeyiz?

        Sadece İstanbul olarak düşünmeyin, ama bulunduğunuz yerde hiç mi tarihi bir cami yok, bir kabir taşı, bir çeşme, bir medrese? Hiç mi merak etmeyiz, bunları kimler yaptırmış? Bu güzel beldeler, bizlere hangi emanetlerle ulaşmış? Nice canlar ve kanlar, nefesler ve aşklar bu uğurda harcanmış?

        Bırakın Müslüman olmayı, bir insan gerçekten meraklı ve öğrenmeye açıksa içinde bulunduğu maddi ve manevi konumun farkında olabilmek için gayret sarf eder. Bizler o kadar şanslıyız ki çok fazla efora ihtiyacımız yok. Biraz insaf ve birazcık vicdanın içinde bulunduğu bir insan olmamız bizlere bahşedilen manevi güzellik ve emaneti idrak etmemize yeter de artar bile.

        Kıymetli dostlar! Belli konularda konuşabilmek ve tartışabilmek için ilk önce bilgi sahibi olmak gerektiğini hepiniz bilirsiniz. Maalesef her sahada olduğu gibi inanç dünyamızda da okumadan, öğrenmeden hükümler vermeye pek meraklıyız. Konuşmak için bile dinlemek lazım. Hazret-i Mevlânâ’nın dediği gibi “Dinleme çağında konuşmaya çalışan çocuk, konuşması gereken çağa geldiğinde kekeler durur” yani söylediklerinden kimse bir şey anlamaz.

        Biz; dinimizi, İslam’ı merak etmiyor değiliz aslında fakat derler ya “Cin olmadan adam çarpıyor” diye... Birisi ortaya bir haber atar, Fatiha’nın manasını bile okumayan bizler saatlerce bu tartışma programlarını dinler, kendimizce yorumlara iştirak ederiz. Yahut kitap veya sünnetten adeta cımbızla çekilen bir mevzuyu şom ağızlının biri kendince yorumlar, bizler de hemen hocalara uzatılan mikrofonlara yapılan yorumları dinlemek için seferber oluruz. Eee, tabii... Ne de olsa bizler okumuş adamlarız, gündemden haberimiz olmalı öyle değil mi?

        Ben başka bir şey söylüyorum “Hiç mi merak etmiyoruz?” derken. Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerifler dışındaki birçok şeyi okuruz da bir türlü gönlümüz ve kulağımız Kur’an’ı öğrenmeye çalışmaya ve Efendimiz’in (SAS) sözlerini ve ahlakını anlatan kitaplara meyletmez.

        Öyle uzun uzun ilim sahibi olmayı, ihtisas yapmayı kastetmiyorum. İmanı, insan gibi yaşayabilecek kadar bilgiyi niçin merak etmiyor ve öğrenmiyoruz? Bunun sırrını çözemiyorum.

        FATİHA SURESİ

        1- KUR’AN-ı Kerim’in ilk suresi olup besmeleyle beraber 7 ayet, cümle açısından 3 cümleden oluşmaktadır.

        2- Kur’an-ı Kerim, Allah Teâlâ ve tüm kâinat ve insanı eksiksiz ve mükemmel açıklayan yegâne kitap olduğu için “Fatiha” bu kelamullahın başlangıcı ve anahtarıdır.

        3- İman, İslam ve kulluk bilinci tamamıyla Fatiha Suresi’nde bulunmakta olduğundan Efendimiz (SAS) “Kur’an-ı Kerim Fatiha’da, Fatiha besmelede, besmele de ‘be’ harfinde gizlidir” mealindeki hadis-i şerifleriyle bu konuya dikkat çekmişlerdir.

        4- İlim, irfan, iman, şifa, rızık genişliği, maddi ve manevi saadet sırları ve hikmetleri Fatiha’da mevcuttur.

        5- Kur’an-ı Kerim okumak ve namaz kılmak Allah Teâlâ ile sohbettir ve sohbet olduğundan her ikisinde de bu ibadet ve buluşmaya Fatiha’yla başlanır.

        6- Fatiha Suresi’nde geçen kelimeler, kavramlar yani mevhumlar üzerinde bir insan ömür boyu araştırma yapsa, öğrendikleriyle amel etmek kaydı şartıyla kendisine iman ve İslam için kâfidir.

        7- Bu sure; içinde en kıymetli duaları barındırmaktadır.

        8- Bu sure hakkında Elmalılı Hamdi Yazır’ın Fatiha tefsiri, ilk etapta kolay olmasa da mükemmel bir bilgi kaynağıdır.

        9- Haluk Nurbaki, Süleyman Ateş Hoca’nın Fatiha tefsiri ve Diyanet’in hazırlamış olduğu tefsirin Fatiha bölümlerinin okunması çok faydalı olacaktır.

        10- Fatiha Suresi; 5 vakit namaz düşünülürse günde en az 40 kere okuduğumuz, sair vakitlerde de okumamız gereken ve çocuklarımıza ezberletmemiz şart olan en önemli suredir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar