Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İtalya’ya doğru gitmek isteyenler için ülkenin kuzeyinden 3 özel bölge önerisi...

        BRESCİA

        Ne yalan söyleyeyim daha önce Brescia hakkında bilgim yok denecek kadar azdı. Bir dönem Hagi’nin aynı adlı takımın formasını giydiğini biliyorum, bir de İtalya’nın kuzeyinde olduğunu... Verona ile Bergamo arasında sıkışmış Lago di Garda’nın hemen bitişiğinde küçük bir kent. Şehre girip arabayı park ettikten sonra izlenimlerim değişmeye başladı. Ara sokaklarda Loggia Meydanı’na yürüdüm. Ne kadar çok yabancı var! Evet, Brescia İtalya’nın en önemli sanayi şehirlerinden biri, dolayısıyla epey göç almış. Hint ve Çin lokantaları ve kebapçıların sıralandığı daracık arka sokaklardan geçtim, birbirlerine köprülerle bağlanmış binalara ulaştığımda anladım ki artık eski Brescia’dayım. Loggia tüm İtalyan şehirlerindeki Piazza’lardan. Rönesans Dönemi şehir meydanlarının tipik özelliklerini taşıyan Piazza Loggi, 1492’de mimar Filipo de Grassi tarafından yapılmış. Brescia’nın en önemli yapılarıysa eski ve yeni katedral. O da bir başka büyük meydan olan Piazza Paolo’da. Eski Brescia kendi halinde bir yer ama İtalyan şıklığından kısmen faydalanmış. Şehirde fazlaca dikkat çeken özel mekânlar yok. Ancak şehrin en güzel oteli Viktoria’nın girişindeki kafe-restoranı yazmadan geçemem. Her İtalyan şehri uzun yürüyüşlerin üzerine bir Aperol Spritz içmeyi vaat eder. Aperol, prosecco ya da şampanya olmadı beyaz şarap, soda 1 dilim portakal ve 3-5 küp buzdan ibaret. Yanında elbette lezziz atıştırmalıklar. Hemen her İtalyan şehri ve kasabasında bulabileceğiniz bir aperatif içki.

        LAGO Dİ GARDA

        “Como mu, Garda mı?” diye soranlara yanıtım kesinlikle Como. Lago di Garda bana fazlasıyla 70’li, 80’li yılların sosyalist kıyı kasabaları izlenimini verdi. Turist dolu sokaklar, yoğun trafik ve kocaman bir göl... Oysa Como’nun kendine özgü farklılıkları var ve sanırım en büyük avantajı da İsviçre sınırından gelen Alp Sıradağları’nın en güzel coğrafyasında yer alması. Sirmione ise gölün güneyinde bir yarımada. Ayrıca bölgenin en popüler yeri. Ancak ben çok sevemedim. İlla Lago di Garda’da kalacaksam Garda ya da Bardolino’yu tercih ederim. Yok kıyı olmayacaksa, Monte Baldo ya da Pazzon gibi göl manzaralı dağ köylerini tercih ederim. Turistin daha az olduğu, güzel yemek ve hizmet sunan kafe restoranlar, sakin küçük meydanlar Lago di Garda günlerine daha çok yakışır. Bu arada Sirmione’de bulunan Osteria al Torcol’u da tavsiye etmeliyim. Aileden restorancı küçük ama lezzetli ve hesaplı bir mekân. Hatırlatayım, yaz aylarında çok daha kalabalık oluyor...

        SAN MARTİNO DELLA BATTAGLİA

        Yine arabayla dolaşırken keşfettiğim yerlerden. İlginç bir detay vereyim. San Martino Della Battaglia Kulesi, 1859’da gerçekleşen Solferino Savaşı’nın bir parçası olan San Martino Muharebesi’ni anmak için 1878’de inşa edilmiş. Zamanla çevresi gelişmiş. Etraftaki köyler ve eski yapılar da zamanla yenilenmiş ve küçük otellere dönüştürülmüş. Eğer Lago di Garda’ya araba kiralayıp geldiyseniz bu bölgede kalmak bir alternatif. Civarda birçok şarap üreticisi var.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar