Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ALİ Koç’un başkanlığı kazandığı seçim ve önceki gün mazbata töreninin ardından ‘iyi’ F. Bahçeli bir arkadaşım, “Mutluluktan öleceğim galiba!” dedi.

        “Yok daha neler!” diyecektim ki lafı ağzıma tıkadı: “Uzun süredir kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim. Sen G. Saraylısın anlamazsın! Resmen ağzım kulaklarımda geziyorum oğlum. Bir daha bu kadar mutlu olamam diye düşünüyordum. Şimdi ulan mutluluktan ölünür mü? diye dertleniyorum...”

        Birbirini uzun yıllardır tanıyan, 40’lı yaşlarının ikinci yarısını oynamaya başlayalı birkaç ay olan iki erkek olarak ne zamandır sohbetlerimizin ana konusu ‘orta yaş krizi’ ve ‘ebedi mutsuzluğumuz’du. Benim tamamen farklı nedenlerden mutluluk denizinde dipten kum çıkardığım şu günlerde arkadaşımın da Ali Koç yüzünden ‘mutluluktan’ ölmekten korkması tuhaf geldi.

        Hayattan çektiğimiz mutluluk kredisini son kuruşuna kadar harcamış elimizde avucumuzda hiç mutluluk kalmamış gibi hissettiğimiz bir anda ikimiz de aniden mutluluk piyangosunda ‘büyük ikramiyeyi’ kazanmıştık. Ve evet bu tuhaftı! Bu işte illa bir yanlışlık olmalıydı!

        BU NASIL İCAT ELLIOTT!

        Arkadaşım, “Geçenlerde bir yerde okudum. Mutluluktan ölünüyormuş. Hatta bir profesör örnek olarak kayıp oğlu uzun bir süre sonra ortaya çıkan annenin ani ölümünün yaşadığı büyük mutluluk olduğunu söylüyordu...” diye saçma sorusuna saçma bir cevap bulunca “Bu orta yaş krizini kim icat ettiyse Allah belasını versin” diye bağırdım. Öyle ya belki de hayatımızın en mutlu dönemini yaşadığımız günlerde sohbeti dönüp dolaşıp ölüme getirmeyi başarmıştık! Ve bu aptallığımıza uydurabileceğimiz tek kılıf ‘orta yaş krizi’mizdi.”

        O mutlu mesut Fenerium’dan forma almaya giderken ben de benim ‘mutluluğuma’ doğru yola çıktım... Yanımda biraz önce “Allah belasını versin!” dediğim ‘orta yaş krizi’nin mucidi Elliott Jaques oturuyordu!

        HAYAT DİK BİR YOKUŞ

        1957’de 40 yaşında bir bilim insanı olan Jaques, Londra’da İngiliz Psiko-Analitik Cemiyeti üyelerine bir makalesini okumuş. Uzun bir süre büyük sanatçıların hayatlarını incelediğini belirttiği makalesinin ana fikri, 30’ların ortalarındaki insanların genellikle birkaç yıl süren depresif bir dönem geçirdiğiymiş. Bu tezinin sadece sanatçıları değil sıradan insanları da kapsadığını, bu yaşlarda kişilerin aniden dini uyanışlar yaşadığını, hayattan zevk almadıklarını düşündüklerini, genç gibi davranmaya başladıklarını anlatmış. Ve 36 yaşındaki bir hastasının şu sözlerini delil olarak sunmuş: “Şimdiye kadar, hayat, görünüşte uzak ufuktan başkahiçbir şeye sahip olmayan, sonsuz yukarı doğru bir yokuşa benziyordu. Şimdi aniden tepenin zirvesine ulaşmış gibi görünüyorum ve orada ileriye doğru uzanan eğim, yolun sonuyla birlikte aşağıya doğru gidiyor ve sonunda gözle görülür bir ölüm var....”

        Elliott Jaques yaptığı bu tespite bir de isim vermiş: “Orta yaş krizi...”

        Orta yaş krizini ilk tespit eden kişinin kendisi olmadığını belirten Jaques, Dante’nin 35 yaşında yazdığı İlahi Komedya’daki şu dizelerini örnek göstermiş: “Yaşam yolumuzun ortasında, karanlık bir ormanda buldum kendimi, çünkü doğru yol yitmişti...”

        MUTLULUK DURAĞI

        Elliott Jaques makalesini bitirdiğinde salonda derin bir sessizlik olmuş. Genelde bu gibi sunumlardan sonra, makale sahibini dut gibi silkeleyen yüzlerce dernek üyesinin tek kelime etmeden yerlerinde kalması üzerine Jaques, “Çok utanç vericiydi çünkü bu çok nadir olan bir şeydi...” diyor.

        O günün üzerinden yaklaşık 6-7 yıl geçtikten sonra Elliott Jaques makalesini ‘Ölüm ve Orta Yaş Krizi’ başlığıyla Uluslararası Psikanaliz Dergisi’nde yayınlatmış. Bu kez Londra'daki sessizlik yerine büyük bir takdirle karşılanıp ‘icat ettiği’ orta yaş krizi terimi benimsenip kullanılmaya başlanmış... Jaques, makalede bahsettiği ‘orta yaş krizinden’ mustarip 36 yaşındaki hastasının da kendisi olduğunu itiraf etmiş!

        Elliott Jaques’ın, son birkaç yıldır imanımızı gevreten,‹“Orta yaş krizi”› adını verdiği bu mendeburu nasıl bulduğunu okurken, kendi mutluluk durağıma geldim.

        Ali Koç’un F. Bahçe başkanlığı sonrası kendi ‘orta yaş krizi’nin kalesine bir mutluluk golü atan, ama maçın sonu için “Ulan mutluluktan ölünür mü?” diye endişe eden arkadaşımı aradım. Elliott’tan bahsedip, “Nasıl ki mutsuzluktan ölmedik mutluluktan da ölünmez... Yeter ki saadeti bir yük gibi değil en değerli şeyimiz gibi taşıyalım, Yorulduk›deyip eşeklik ederek bir köşe başında sırtımızdan atmayalım...” dedim.

        Ben kendi mutluluğuma doğru yürürken o telefonda “Ali Koç başkan F. Bahçe şampiyon” diye bağırıyordu!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar