Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Stanley Kubrick’in ‘2001: A Space Odyssey’ini 90’ların başında ilk izlediğimde “Bu mu ya o klasik film!” diye düşündüğümü hatırlıyorum. Genç ve küstahtım o zamanlar. ;)

        Ne dediğini anlamadığım R2-D2 ve geveze arkadaşı C3PO’nun eline doğmuş bir sinema sever olarak Kubrick’in ‘her şeyi bilen’ bilgisayarı HAL 9000’ine ısınmam biraz zaman aldı.

        2000’lerin başında filmi yeniden izlediğimde HAL, “I’m sorry, Dave. I’m afraid I can’t do that” derken hissetiklerim yüzünden ergenliğime içimden az saydırmadım...

        Nisan 1968’de vizyona giren ‘2001: A Space Odyssey’in bugünlerde 50. yılı kutlanıyor. Filmle, Kubrick’le ilgili yazılan kitaplar piyasaya çıkıyor. Hatta 70 mm’lik yeni baskısı mayısta Cannes Film Festivali’nde seyirciyle buluştuktan sonra dünyanın dört bir yanında sinemalarda yeniden gösterilecek. Uzay madenciliğinden yapay zekâya birçok konuda döneminin çok ilerisinde öngörülerde bulunan, birçok sanatçıya göre sadece bilimkurgu türünün değil tüm sinemanın formunu değiştiren ‘2001’in, 2018’in gençleri için ne ifade edeceğini bilmiyorum doğrusu...

        Sonuçta konuşan bilgisayarlar artık bir uzay gemisinden çıkıp herkesin cebine girmiş durumda. Siri’lerle, Alexa’larla el ele geziyoruz artık... ‘Tatil’ düşündüğümde ‘tatil’ promosyonun, ‘yemek’ düşündüğümde restoran tavsiyesinin şak diye mesaj olarak geldiği akıllı telefonumun iyiden iyiye zihnimi okuduğunu düşünmeye başladığım bugünlerde konuşulanları anlayıp cevap veren, yüzleri tanıyan ‘HAL’ kime ilginç gelebilir ki!

        Neyse, bu uzun hikâye. Benim asıl anlatmak istediğim geçenlerde New York Times’ta rastladığım filmde HAL 9000’i seslendiren Kanadalı aktör Douglas Rain’in öyküsü...

        BİLGİSAYARI OYNAMAK

        Kubrick daha filmi çekmeye başlamadan HAL’in yaratacağı etkiyi düşünerek onun nasıl bir ses tonu olması gerektiğini hesaplamış: “İnsanları yakın gelecekte bu gibi ‘yaratıklar’la bir arada yaşayacağımızı düşünmeye teşvik etmek istedim...” Kimsenin bir ‘bilgisayar’ın sesinin nasıl olması gerektiği hakkında hiçbir fikrinin bulunmadığı bir dönemde Kubrick, HAL’i konuşması için Oscar’lı Martin Balsam’la anlaşmış.

        Balsam’ın oğlu, yönetmenin babasının sesini olabilecek en gerçekçi şekilde kaydettiğini söylüyor: “HAL’ın hafızasının kaldırıldığı sahneyi ağlayarak tamamladı.”

        Her şey iyi giderken ‘kılı kırk yarmasıyla ünlü’ Kubrick, Martin Balsam’ın çok Amerikalı konuştuğunu düşünüp bütün kaydı çöpe atmış...

        1960’ta ‘Universe’ adlı bir belgeselde duyduğu ve ‘çok sıradan olmasına rağmen ilginç bulduğu’ sesin sahibi Douglas Rain’i aramış: “Bir bilgisayarı oynar mısın?” İkili, 1967'de Londra'da bir kayıt stüdyosun da buluşmuş...

        FİLMİ HİÇ İZLEMEMİŞ

        Filmin neredeyse bütün çekimlerinin tamamlandığı, oyuncuların işlerini bitirdiği bir ortamda Rain, bir odaya kapanmış... 3 metre ilerisinde oturan Kubrick’in “Burası biraz endişeli olsun...”, “Sanki özel bir istekte bulunuyor gibi söyleyebilir misin?”, “Sanki biraz depresif burada...” gibi yönlendirmeleriyle ‘bir uşak ile bir psikanalist karışımı’ HAL 9000’in bütün repliklerini 2 günde toplam 10 saatte kaydetmiş.

        Kubrick, HAL’i çocukluğuna döndüren ‘Daisy Bell’ şarkısını Douglas Rain’e değişik tempolarda 50 kez söyletmiş. Ve sonunda ilk kaydı kullanmış...

        Rain’in kaydettiği ‘ses o kadar ikonik’ ki mesela Anthony Hopkins ‘Kuzuların Sessizliği’nde Hanibal Lecter’in sesi için ondan etkilendiğini söylüyor.

        Douglas Rain'nin 'Kanada İngilizcesi' aksanının nasıl bir 'tınısı' varsa bugüne kadar HAL'in sesi için ipeksiden, sersemleticiye, unisex'ten rüya gibiye, sakinden nötre onlarca tanımlama yapılmış...

        Öykünün en ilginç yanı ise sinema tarihinin en unutulmaz 'karakterlerinden' birini, bir bilgisayarı, konuşan Douglas Rain’in, ‘2001: A Space Odyssey’i hiç ama hiç izlememiş olması!

        Bugün 90 yaşında olan Rain Amca’nın bu gamsızlığına gıpta etmedim desem yalan olur. Ya insan “Ulan bu kadar insan bu filmi konuşuyor. Ben neyi seslendimişim?” diye hiç merak etmez mi! Allah uzun ömürler versin, Douglas Bey bu rahatlıkla bir 90 yıl daha yaşar gibime geliyor.;)

        Başta da dediğim gibi, ceplerinde Siri’lerle Alexa’larla gezen gençler için ‘HAL 9000’ Facebook’ta sülalenin düğün fotolarına bakan, okey oynayıp fal açan sevimli bir ‘dede’ gibi gelebilir bugün...

        Daha 50’sinde ‘her yanı dökülen’ zavallı bir ihtiyara dönen HAL, çoluğun çocuğu elinde oyuncak olan ‘yapay zekâ’ torunları için, benden yardım istese ona tek söyleyebileceğim, “I’m sorry, HAL. I’m afraid I can’t do that...” olur.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar