Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bazen burnumun dibini görmüyorum. İçinde yaşayıp gittiğim hayatla ya da kendimle ilgili farkında olmadığım, olamadığım şeyler cevabı çok alakasız bir anda, birdenbire karşıma çıktığında şaşırıp mutlu oluyorum. Böyle anlarda kendimi Kristof Kolomb gibi hissediyorum. Sanki daha önce hiç gidilmemiş, bilinmeyen topraklarda yürüyen bir kâşifmişim gibi... İşte bu ‘hiçbir halta yaramayan boş keşiflerimden birini’ önceki gün yaptım.

        BAFTA Ödülleri gecesine katılan Hollywood güzellerine bakarken ekranın sol tarafında, “İnsanoğlu konuşmaya 1 milyon yıl önce başladı” diye bir başlık gördüm. Gemma Arterton, Jennifer Lawrence, Margot Robbie gibi güzelleri bırakıp soy ağacında yeterince geriye gidebilsem konuşmayı başaran ilk atamın ilk kelimesinin, ilk cümlesinin ne olduğunu düşünmeye başladım!

        Her ‘gerçek kâşifin’ yaptığı gibi konuyla ilgili kazılara devam ederken, konuşmadan önce görmenin var olduğunu fark ettim. “Ulan ben bunu daha önce niye hiç düşünmedim” diye hayıflanıp milyonlarca yıl sürünüp emekledikten sonra “5 milyon yıl önce iki ayağı üzerine dikilen canım atamın ufukta gördüğü ilk şey neydi?” diye sordum kendi kendime! İki ayağı üzerinde doğrulan atam ile yanı başında onun arkadaşı olan bir diğer sevgili atamın ilk baktıklarıyla gördükleri şey aynı mıydı acaba? John Berger’e göre hiçbirimiz etrafımızdaki şeyleri tamamen objektif bir gözle görüp algılamıyoruz. Bu nedenle de gördüğümüz şeyi başkalarına tamamen kişisel yaklaşımımızla anlatıyoruz. Tabii ‘gördüğünü’ fark eden ilk atamız, Berger’den haberi olmadığı için, 1 milyon yıl önce ilk konuşmaya başladığında, gördüklerini anlatırken ‘kendi algılama’ biçimine göre nesneleri eğip büktüğünün de farkında değildi.

        BENCE AÇIK YEŞİL!

        Oturup portakal yiyerek dizi izleyeceğim yerde internette Evliya Çelebi misali ‘görme ile algılama’ arasında oradan oraya gezerken The Atlantic’ten Marina Koren’in ‘Tenis topu ne renk?’ başlıklı yazısına denk geldim. Aslında başlığı okurken “Bu da soru mu?” diye içimden geçirip cevabı verdim: “Yeşil!”

        Koren de bu soruyu geçenlerde Twitter’da önüne düşen bir anket nedeniyle kendine sormuş. O direkt “Sarı” demiş. 30 bin kişinin katıldığı oylamanın sonucunda şaşkınlıktan dibi düşmüş. Çünkü katılımcıların yüzde 52’si tenis topunun ‘yeşil’, yüzde 42’si ‘sarı’ yüzde 6’sıysa her ikisi de değil başka bir renk’ olduğunu söylemiş...

        Ertesi sabah iş arkadaşlarıyla konuyu tartışırken ‘yeşilciler’ ve ‘sarıcılar’ olarak ikiye bölünmüşler. Marina, rakip tarafın masasına bıraktığı topun ‘yeşil’ göründüğünü fark edince işin peşine düşmeye karar vermiş.

        Önce tenis topunun renk tarihine bakmış. Uluslararası Tenis Federasyonu 1972’ye kadar tenis maçlarında siyah ve beyaz toplar kullanırken, 72’de başlayan TV yayınlarıyla birlikte izleyiciler ekran başında topu görmekte zorlandıkları için ‘sarı’ya dönmüş.

        Marina Koren bununla yetinmemiş; dünyanın önde gelen tenis topu üreticilerine mail’ler yollamış: “Tenis topu ne renk?”

        Birçoğu soruyu ciddiye alıp geri dönmezken Gamma Sports yanıt vermiş hem de büyük harflerle: “Optik Sar ı!”

        Ulusal Göz Enstitüsü’nden Bevil Conway de tenis toplarının sarı olduğunu belirtip eklemiş: “Sarı insanlar için en hassas tanımlanan renklerden biri ve rahatça görülecek kadar parlak...”

        DUYULARIMIZ KESİN Mİ?

        Coldplay’in ‘marş’ şarkısı ‘Yellow’da (Sarı) “Yaptığın her şey sarıydı” diye bağıran Chris Martin’in şarkıyı yazarken son ana kadar bulamadığı ‘anahtar kelime’ olarak neden ‘sarı’yı seçtiğini şimdi daha iyi anlıyorum...

        İki ayağı üzerine dikilip konuşmaya başlayan ilk atalarımızdan milyonlarca yıl sonra gördüğünü, hissettiğini, kendini en güzel anlatan atamız Montaigne, aynı şeye bakıp farklı şeyler görmemizle ilgili, “Duyularımız kesin olmadığı için, onların ortaya koyduğu hiçbir şey de kesin değildir...” diyor ve soruyor: “Peki ama bu ayrılıklar karşısında doğruluk hükmünü kim verecek?” Montaigne bu sorusuna “Akıl” diye cevap verip sonra da “Ama hiçbir akıl başka bir akıl olmadan ortaya çıkmaz ve biz yine başa dönmüş oluruz” diyerek cevabın içinde boğuluyor...

        Oysa ben daha kesin konuşabilirim...

        Tenis topu benim için ‘yeşil’dir. Görüyorum da söylüyorum...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar