Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Instagram’da topu topu 50-60 ‘like’ alan bir ‘selfie’ yüz yıl sonra Picasso’nun ya da Dali’nin tablolarından daha değerli bir sanat eseri olabilir mi?

        Bu soruya neresiyle güleceğini şaşıran yüzlerce hatta binlerce kişi vardır eminim! Ama kahkahalarınızı birkaç dakikalığına içinizde tutun...

        Pazar günü HT Pazar’da Deniz Çağlar, Londra Saatchi Galleryde marttan beri açık olan ‘From Selfie to Self-Expression’ (Selfie’den Kendini İfade Etmeye) sergisini yazmıştı.

        Sergide dev iPhone’lara benzeyen dijital ekranlarda Diego Velazquez, Rembrandt, Edvard Munch, Vincent Van Gogh gibi tanınmış ressamların ikonik otoportreleriyle 2013’te Mandela’yı anma töreninde çekilen Barack Obama, David Cameron ve Helle Thorning-Schmidt selfie’si, Ellen DeGeneres’in 2014 Oscar selfie’si ve Kim Kardashian gibi popüler ‘ünlü selfie’leri yan yana sergileniyor. Bunların yanı sıra 113 ülkeden 14 bin selfie meraklısının katılımıyla gerçekleşen dünya çapında bir yarışmanın finale kalanları da sergide ziyaretçilere gösteriliyormuş. Çağlar, bu ‘selfie’ler için, “Çoğu benliklerini usta sanatçıların kendi portrelerini resmettiği gibi olağanüstü şekilde yorumlamış. Gerçek kimliklerini kaygısızca ortaya koydukları derin bir yaratıcılık var” diyor...

        Ziyaretçilerin ekranlardaki ‘selfie’leri ve ‘otoportreleri’ ‘like’layabildiği sergiyi okurken en başta sorduğum sorunun cevabı için yüzyıl beklememize gerek kalmayacağını düşündüm...

        MOZART OUT, ‘TITANIC’ IN

        Durum sadece resim için değil müzik için de böyle sanki... Geçenlerde BBC’nin internet sitesinde son 25 yılda en çok satılan ‘klasik müzik albümleri’ listesi vardı. Listenin zirvesinde ne Mozart ne de Beethoven gibi ünlü besteciler değil Hollywood’un emektar bestecilerinden James Horner’ın ‘Titanic’ filmi için yaptığı müziklerin albümü vardı. Kaldı ki Horner’ın eşi, kocasının bu eserinden çok da haz etmediğini söylüyor...

        Yeni neslin klasik müziği dev konser salonlarında değil sinemalarda dinlediği söyleniyor.

        Howard Shore’un ‘Lord of The Rings’, John Williams’ın ‘Star Wars’, ‘Jurassic Park’, ‘Harry Potter’ filmleri için yaptığı besteler Vivaldi’leri Bach’ları geçmiş durumda. Bundan 100-200 yıl sonra ‘klasik müzik’ dendiğinde Mozart, Beethoven, Bach değil Horner, Williams, Shore isimleri akla gelecek belki de...

        İKNA EDERSEN SANATTIR!

        Bir yerlerde Orhan Pamuk’un günümüzün ‘en büyük romancılarının’ dizi senaristleri olduğunu söylediğini okumuştum... Bugün popüler diye burun kıvırdığımız bazı romanların yıllar sonra ‘başyapıtlar’ olarak selamlanmayacağını kim iddia edebilir ki!

        Dostoyevski’nin kumar borcunu ödemek için birkaç haftada yazdığı ‘Kumarbaz’ romanı ya da kirayı çıkarmak için Monet’nin üç otuza sattığı tablosunun bugün milyon dolarlar etmesi gibi, bugün burun kıvırdığımız birçok ‘eser’ geleceğin ‘klasiği’ olup bizim tahmin edemeyeceğimiz kadar değer görecek mi acaba?

        Selfie’lerle ‘otoportreleri’ buluşturan Saatchi Gallery’nin başkanı Nigel Hurst, “Yeterince ikna edici olursa, her şey sanat eseri sayılabilir” diyor...

        Bence artık selfie çekerken iki kere düşünün... Birkaç ‘like’ uğruna çektiğiniz o manasız ‘poz’ belki de yıllar sonra Da Vinci’yi mezarında ters döndürüp ‘Mona Lisa’nın yerini alacak, kimbilir? Müzayedelerde ‘selfie severler’ gözlerinizi kısıp duduklarınızı büzdüğünüz selfie’nize ‘milyon dolarlar ödeyecek... Tribünde ya da rakı masasında çekilen o kalabalık ‘selfie’ler sürrealizmin pabucunu dama atacak, Picasso’nun ‘Guernica’sının yerine dünyanın en ünlü müzelerinde sergilenecek, onu görmek için insanlar önünde kuyruk olacak belki de...

        “Olmaz olmaz” demeyin...

        Hurst’ün dediği gibi bütün mesele ‘ikna edici’ olabilmekte...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar