Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        INSTAGRAM’A ilk fotoğrafı 13 Aralık 2010’da koymuşum. Gazeteden Utku’yla bir selfie’miz! Şimdi hatırlamıyorum ama muhtemelen yaptığımızın adının ‘selfie’ olduğunu ikimiz de bilmiyorduk o zaman.

        İlk 6 fotoğrafın 4’ünde ben varım! Çay bardakları, niyeyse bir avuç çakıl taşı, Master Yoda ve canımın içi Tom Waits...

        Başta sadece eğlence olsun diye başladığım Instagram kariyerime geri dönüp bakınca hesabımın resmen evrim geçirdiğini görüyorum. Önceleri kadraja, konuya pek önem verilmeden çekilen özensiz, bol efektli fotoğrafların yerini zaman içinde gittikçe ‘estetik kaygıları’ ön plana çıkaran fotoğraflar almış. Mutlu olduğum anları da tepkilerimi de Instagram’a yüklemişim. Roma sokakları da var orada, Suruç katliamına tepki için bir karanfil de... Akyaka’da Azmak’ta yüzen ördekler de Portekiz’de okyanus kıyısında güneşlenen insanlar da...

        ‘Takipçilerimle’ paylaştığım 780 fotoğrafa manasız yüzüm ve yediklerim içtiklerim dışında 7 yılımı sığdırmışım... Gittiğim yerlerde Instagram için bir ‘kare’ peşine düştüğümü yeni yeni fark ediyorum. Bazen bir kafede otururken ya da sahilde güneşlenirken gördüğüm ‘Instagram’lık’ bir fotoğraf için işi gücü bırakıp doğru açıyı yakalamaya çalışıyorum.

        Evden çıkarken aynada, asansörde, tribünde, düğünde, cenazede, kâh köpeğiyle kâh kedisiyle, en çok da bebeğiyle sürekli ‘Instagram’lık’ pozlar kovalayan sizler ne demek istediğimi anlıyorsunuz eminim...

        INSTAGRAM’LIK BİR YER

        Bizim, daha doğrusu dünyanın bu ‘Instagram’ manyaklığıyla ilgili önceki gün The Verge’de bir yazı okudum. Instagram, restoranları ‘fotoğrafçılar’ için karşı konulmaz olma konusunda zorluyormuş!?

        Şöyle ki...

        Birçok restoran mönülerindeki yemekleri Instagram’da ‘paylaşılmaya’ cezbedecek şekilde süslerken, şimdilerde iş kontrolden çıkmış. Artık dekorasyonlar ‘Instagram’lık’ olacak şekilde yapılıyormuş.

        San Francisco’lu girişimciler Madelyn Markoe ve Jessie Barker ilk restoranlarını açmaya karar verdiklerinde dekor konusunda hiçbir fikirleri yokmuş. Anlaştıkları tasarımcılar “Nasıl bir şey hayal ediyorsunuz?” dediğinde gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalmışlar. Günlerce düşündükten sonra Markoe, tasarımcılara, “Instagram’lık bir yer olsun” demiş.

        Madelyn Markoe ve Jessie Barker’ın restoranı Media Noche’nin tasarımını üstlenen Hannah Collins konuyla ilgili, “İşte Y kuşağının restoran anlayışını böyle anlayabiliyorsunuz” diyor.

        ÇİN’DEN TURİST GELİYOR!

        New York’taki kokteyl barı Death&Company’nin sahibi Ravi DeRossi, restoranlarının ve barlarının dizaynında hiçbir zaman ‘Instagram’lık’a bakmadığını söylüyor: “Hep içgüdülerimi kullandım.” Instagram çağından önce 2007’de açılan Death&Company’nin loş ışığı, koyu renk ahşap dekorasyonu için “Hoş ama Instagram’cılar için ‘kriptonit’ etkisi yapıyor” deniliyor...

        Bir Küba restoranı olan Media Noche’yi ‘Instagram’lık’ yapabilmek için günlerce çalışan Hannah Collins, eski Küba tasarımlarını araştırmış. Pembe, yeşil çiçek desenli fayanslar, yer döşemeleri bulmuş. Tuvaletlere muz baskılı duvar kâğıtları, siyah plastik harflerden eski moda tahta bir mönü ve başlarını kalp şeklinde eğmiş flamingolarla dekorasyonu her Instagram’cıyı fotoğraf çekmeye cezbedecek ‘Instagram’lık’ bir mekân yaratmış... Mart ayında açıldıktan sonra Instagramcı’lar restoranın yer döşemelerinden, muz baskılı duvar kâğıtlarına kadar her köşesinin onbinlerce olan takipçileriyle paylaşmış. Çin’den, Japonya’dan turistler bile geliyormuş.

        BU DAHA BAŞLANGIÇ

        Ülkemizde ‘önemli’ gazetecilerin köşelerini bir gün önce Twitter’da, Instagram’da gördükleri fotoğraflarla, yorumlarla yazdığı günümüzde sosyal medyanın gücü ve etkisini yadsımak olmaz. Sosyal medyada oluşan ‘duyar’a göre görüş belirleyip nabza göre şerbet veren meslektaşlarımız, ‘Twitter’lık yazılar yazarken, restoranların dekorasyonlarıyla ‘Instagram’lık’ mekânlar yaratması çok da acayip olmasa gerek.

        Twitter’ın, Instagram’ın, Snapchat’in değiştireceği daha çok şey var... Yediğinin lezzeti değil görüntüsü, gittiğin yerde rahatlık değil fotojeniklik önemli artık. Söylediğine inanıp inanmaman değil, yapmacık duyarınla alacağın ‘retweet’ aslolan... Sonuçta devir bol ‘like’ devri...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar