Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bırakıp gidebilen insanlara gizli bir hayranlığım var.

        Yıllar önce 3 tarafı sevdiklerimle çevrili sakin bir koya benzeyen hayatımın kıyısında tatlı tatlı sallanan sandalın iplerini çözüp hiç bilmediğim dev bir okyanusa açıldığımdaki korkuyu şimdi, her aklıma geldiğinde, yüzümde koca bir tebessümle hatırlıyorum.

        Ve o günkü cesaretimi özlüyorum!

        Mütemadiyen tekrar eden, ‘yekpare bir an’ı yaşıyormuşum gibi hissediyorum artık. Bir zamanlar Horatius gibi “Fırtına nereye atsa beni, orada bir yer vardır yaşanacak” diyerek beni bağlayan her şeye meydan okuyup bilmediğim bir okyanusa balıklama dalan ben, şimdi ne zaman canım ‘gitmeyi’ çekse içimden Montaigne’den ödünç aldığım “Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgârdan hayır gelmez” cümlesini tekrarlıyorum kendi kendime...

        Yaprak kımıldamayan bir hayatın orta yerine saplanmış pergelin sabit ucu gibi duruyorum ve etrafımda dönüp duran dünyayı seyrediyorum. Gidecek bir limanım yok, gemimi ne zaman yaktığımı da hatırlamıyorum.

        Ben zavalı hava durumu sunucusu Phil Connors gibi hep aynı günü yaşarken, bırakıp gidebilen insanların arkasından gizli bir hayranlıkla bakakalıyorum.

        İşte tam da bu yüzden ‘gerçek bir giden’ olabilen Leon Logothetis’in öyküsünü okurken gıpta ettim!

        SEPETLİ, SARI MOTOSİKLET

        Britanyalı yazar, hayırsever, maceracı Leon, 1999-2004 yılları arasında Londra’da broker olarak çalışmış. O günleri “Duygusal ve ruhsal olarak iflas etmiştim” diye anlatıyor.

        Bir gün Che’nin 1952’de Güney Amerika’yı boydan boya kat ettiği yolculuğunu anlattığı ‘Motosiklet Günlükleri’ni okuyunca kafasında bir ışık yanmış. Ve bu ışık onun 2013’te her şeyi geride bırakıp çebinde 3-5 kuruş parayla çıkacağı muhteşem dünya turunun yolunu aydınlatmış.

        4 yıl önce sarı, sepetli motosikleti ‘Kindness One’la yola çıkan Logothetis’in yolculuğu bugünlerde Netflix’te ‘The Kindness Diaries’ adıyla yayınlanıyor. Yol boyunca karşılaştığı hiç tanı- madığı kişilerle ilişkileri, dostlukları Leon’un 13 bölümlük ‘belgesel’inin omurgasını oluşturuyor.

        BİR EVSİZİN EVİNDE KALMAK

        Doğrusu ben Leon Logothetis’le bu belgesel sayesinde tanışmadım.

        Bizi Leon’la tanıştıran, 2013 Ağustos’unda Pittsburgh’ta West Park’ta karşılaştığı evsiz Tony Holmes’un, Pittsburgh Post-Gazette’nin internet sitesinde okuduğum öyküsü oldu. Her ikisinin de hayatını değiştiren bir öykü...

        Pittsburgh’a yorgun, aç ve kaybolmuş bir halde giren Leon, Tony’yle karşılaştıktan birkaç dakika sonra gittiği her yerde daha önce defalarca sorduğu o soruyu sormuş: “Bu akşam senin evinde kalabilir miyim?”

        Tony, yabancı adama biraz bakıp “Üzgünüm, benim evim yok! Olsa seni ağırlamayı çok isterdim” diye cevap verip devam etmiş: “Eşimle ayrıldıktan sonra, 1 yıldan fazladır evsizim.”

        Sonra Leon’la yemeğini paylaşmış hatta temiz iç çamaşırı vermeyi teklif etmiş. Aralarındaki ‘dostluk’ biraz ilerleyince Tony, imkânı olsa okulunu bitirmeyi ve kendi İtalyan restoranını açmayı istediğini anlatmış.

        BUGÜNÜ GELECEĞE FEDA ETMEK

        İkili ertesi sabah ‘Kindness One’la bir şehir turu atmış. Leon, Tony’nin yaşadığı mahallelere gitmiş. Günün sonunda ona okulunu bitirmesi için yardım etmek istediğini söylemiş. Gittiği yerlerde tanıştığı insanların çoğuyla bağını koparmış olsa da Tony’yle iletişimi devam etmiş. Ayda birkaç kez telefonda konuşan ikili, birbirlerinin hayatını değiştirdiklerini söylüyor.

        Bu tuhaf karşılaşmanın ardından evsiz Tony Holmes, Pittsburgh’un güneyinde Gaynor’s Aşçılık Okulu’nda 3 aylık bir sertifika programına başlamış. Hayali bir İtalyan restoranı ya da evsizler, yardıma muhtaç kadın ve çocuklar için bir yemekhane kurmak.

        Leon Logothetis hâlâ yollarda...

        Bense ne zaman bir gidenin öyküsüyle karşılaşsam yaptığım şeyi yapıyorum, İtalyan yazar Papini’nin “İnsanlar gelecek günler için yaşarlar, bugünleri gelecek günler için feda ederler” sözlerini düşünüyorum.

        “Yarının uzak kokusu olmasa bugünün kara ekmeğini yemezdik... İnsanlar, yaşamı ölüm için yitiriyoruz, gerçek olanı imgesel olan için tüketiyoruz...” diyen Papini’ye hak verip gideceğim gün gelene kadar elimdeki kara ekmeği kemirmeye devam ediyorum

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar