Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir süre önce ülkemizde de gösterilen, ABD’de yılın en çok ses getiren filmlerinden biri olan ‘Get Out’ (Kapan), siyahi kahramanımız Chris öldürdüğü bilmem kaç kişiyi geride bırakıp giderken bitiyor. O arkadaşıyla cesetleri geride bıkamış uzaklaşırken derih bir ‘oh’ çekip “Herkes hak ettiğini buldu” diye düşünüyor insan!

        Ama böyle bir son ancak filmde olur!

        Yönetmen Jordan Peele de böyle düşünmüş olacak ki bir de ‘gerçek hayatta olacak’ final çekmiş. Bu finalde Chris polisler tarafından yakalanıp hapse atılıyor. Turuncu cezaevi tulumuyla hücresine giderken perde kararıyor.

        Geçen hafta ‘filmde olmayan bu gerçekçi final’ Youtube’da yayınlandığında insanlar “Çok şükür bu finali kullanmamış” diye yazıyordu.

        Sonuçta bu bir filmdi ve kimse kahramanın ‘hak edenlere hak ettiği cezayı verdiği için’ cezaevine girmesini istemiyordu.

        CEZAEVİNE GİTME LAVINIA!

        Hafta içinde İngiltere’de herkes Oxford Üniversitesi’nde tıp eğitimi gören Lavinia Woodward’ı konuşuyordu. ‘Tinder’da tanıştığı sevgilisi Thomas Fairclough’la kavga eden, üzerine laptop, bardak ve reçel kavanozu fırlatan Woodward, hızını alamamış bir de genç adamı bacağından bıçaklamış.

        Okuldaki bir arkadaşının “Nobel kazanacak kadar zeki” dediği, daha şimdiden saygın tıp dergilerinde makaleleri yayınlanan, gelecek vaat eden bir kalp cerrahı olan genç kadının davasında yargıç ‘akıllara durgunluk verecek bir karar’a imza attı. Lavinia’nın ceza almasının kariyerini kötü etkileyeceğini söyleyen yargıç, “Bu olağanüstü yetenekli genç kadının istediği mesleğe girme konusundaki çabalarını görmezden gelmek, kariyer hedefini önlemek çok ağır bir ceza olur” diyerek beraat kararı verdi.

        İnsan, “Nasıl yani?” diyor: “Bir insan, ortalama zekâlı ve düz biri olsa içeri gireceği bir suçtan sırf zeki ve gelecek vaat ettiği için paçayı kurtarabilir mi?”

        Bu ancak filmlerde olabilecek bir son! Hafta arası Telegraph’tan Verity Ryan da konuyla ilgili yazısında böyle söylüyordu.

        ADALETİN BU MU DÜNYA?

        Ryan, “Lavinia böyle bir durumla karşılaşan ilk ‘zeki’, ‘başarılı’ öğrenci değil. Başarılı öğrenci (Stanford Üniversitesi) Brock Turner daha yeni cinsel saldırı suçundan 3 ay cezaevine girip çıktı” diye yazıp Michael Young’ın ‘liyakat sahiplerinin en tepede olduğu diğerlerinin aşağılarda kaldığı bir dünyayı anlattığı distopik romanı ‘The Rise of Meritocracy’yi (Meritokrasinin Yükselişi) hatırlatıyordu.

        ‘Liyakat’ sisteminin yasalara da sızdığını anlatıp karşı çıkıyordu: “Böyle devam edemez. Adil, özgür ve istikrarlı bir toplum, onu yöneten yasaların şeffaf, herkes için geçerli olmasını ve uygulanmasını gerektirir. Çalmanın benim için de komşum için de suç olduğunu bildiğim gibi, birimiz bir şey çaldığında ‘suç’un aynı yasal standartlarla ölçüldüğünü bilmeliyim. Elbette bazı durumlarda hafifletici sebepler olacaktır ama ‘yetenek’ bunlardan biri değildir. Birinin ‘umut vaat eden pembe geleceğinin bugünkü faaliyetleri üzerinde etkisi yoktur. Kanunlarımızı, ceza ve rehabilitasyon dengesini sorgulayabilir ve değiştirebiliriz. Ama yasaların dokunmadığı bir ‘iyi eğitimliler kulübü’ oluşturamayız...”

        ‘HAYAT FİLME MİSALDİR’

        ‘Get Out’ta Chris’i ‘demirparmaklıklar ardında gördüğümüz gerçekçi son’a ne kadar kızıyorsak, ‘Yetenekli Bayan Lavinia’nın ‘filmlerdeki gibi bir mutlu sona sahip olması’ o kadar rahatsız ediyor insanı.

        Bir filmle gerçek bir olayın ‘finalini’ karşılaştırmama “Ne alaka ya?” diyenlere Âşık Veysel’den iki dizeyle cevap vermek istiyorum:

        “Hakikat de hep hayaldir/ hayat filme misaldir...”

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar